Siyaset Bilimi Dersleri I = Devlet-Hükümet ayrımı
Can Kakışım
Siyaset biliminin giriş konularından birisi devleti tanımlamak ve modern devletin varoluş koşullarını özümsemektir. Devlet, çok kısa bir tanımla, belirgin bir iktidar yapısı tarafından yönetilen ve siyasi bir varlık olarak örgütlenmiş ülke demektir. Modern dünyada devletin olmazsa olmaz üç şartı vardır: 1) toprak parçası, 2) halk ve 3) hükümet. Bu kategorizasyonda hükümet yukarıdaki tanımda vurgulanan iktidar yapısına karşılık gelmektedir ve egemenliği devlet adına kullanan unsur demektir. Dolayısıyla devlet bütüncül bir varlık iken, hükümet onun parçalarından sadece bir tanesidir.
Geçmişten beri, devletin üç aslî fonksiyonu olmuştur. Bunlar yasama, yürütme ve yargı erkleridir. Farklı tarihsel süreçlerde farklı uygulamalar olmuş olsa da ve hala bazı coğrafyalarda aksi örnekler görülse de, bu erklerin birbirinden ayrılması ve birbirini dengeler bir pozisyonda bulunması bugün demokratik devletin en başta gelen ilkelerinden biridir. Bu ayrım dahilinde, yasama erki parlamentolar, yargı erki bağımsız mahkemeler tarafından kullanılırken, hükümetlerden beklenen yürütme işlevinin devamıdır. Bu anlamda, hükümet devletin üç temel fonksiyonundan sadece birinden sorumludur, eğer yetkisini aşmaya yelteniyorsa ortada anti-demokratik bir durum söz konusudur.
Aynı zamanda devlet kalıcı, hükümet ise geçici bir olgudur. Devletin kurucu ilkeleri kökten bir değişime uğramadığı takdirde, devlet varlığını daima sürdürür. Hükümetler ise seçimler, devrimler ya da darbeler yoluyla sürekli değişir. Nitekim dünya üzerindeki devletler varoluş koşullarına sahip olmak bakımından birbiriyle aynıyken, onların icra komitesi konumundaki hükümetlerin yapısı farklı farklıdır. Kimi cumhuriyetle, kimi monarşiyle yönetir ya da kimi laik iken, kiminde resmi din anlayışı vardır.
Kısacası devlet soyut bir varlık iken, hükümet devletin görünür yüzü niteliğindedir. Devlet soyut haliyle insanlar için bir sadakat odağıdır, onların kimliklerini, aidiyetlerini dayandırdıkları bir unsurdur. Bundan dolayı manevi bir içeriğe sahiptir. Hükümet ise bu içerikten uzak olmalıdır, zira hükümet insanlar tarafından temsil edildiğine göre hükümete manevi bir anlam yüklenmesi, bizzat o kişilerin kutsallaştırılmasına sebep olmaktadır. Bu da ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız bir vakadır.
Türkiye’de devlet, kişilerden bağımsız, soyut bir varlık olarak görülmemektedir. Genel anlayışa göre devlet hükümettir, hatta onun tepesindeki kişidir. Bu yüzden de, devlete yönelmesi gereken sadakat ve aidiyet, aynı şekilde hükümet için de talep edilebilmekte, hükümete muhalefet etmek de bizzat devlete karşı olmak olarak görülebilmekte ve vatana ihanetle eşdeğer tutulabilmektedir. Böyle bir bakış açısında, hükümet temsilcileri kutsallaştırılmakta ve eleştirilemez hale getirilmektedir. Üstelik Erdoğan’ın durumunda olduğu gibi, siyasi liderler de bu davranışı körüklüyor ve “Ben demek devlet demek, ben gidersem devlet yıkılır” demeyi tercih ediyorsa devlet-hükümet ayrımı iyice bulanıklaşmaktadır. O zaman da siyasi liderlerin istifasını istemek ya da onların seçim kaybetmesi için çalışmak ayıplanabilmekte, hatta muhalefetin seçim çağrıları “art niyetli istekler, şeytansı planlar” olarak anlaşılabilmektedir.
Bu özet bilgiler ışığında şu söylenebilir ki, devlet-hükümet ayrımının kitleler tarafından hala özümsenememesi ve liderlerin de bu bulanıklığa oynamayı alışkanlık haline getirmeleri ülkemizde siyasi hayatın aslî sorunlarından biri konumundadır. Siyaset bilimi alanının başlangıç konularından biri olarak bu hususta yaşanan kafa karışıklığı ise demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları gibi evrensel değerlerin içselleştirilmesinde ve hayata geçirilmesinde ister istemez problemler yaratmaktadır.
Siyaset biliminin başlangıç konularıyla ilgili kısa bilgilendirmelerimiz Türkiye analizleri çerçevesinde birkaç hafta daha devam edecek.
Yorumlar
Popüler Haberler
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu