Sermaye sınıfı neden çocuk işçiliği istiyor?
Özgür Hüseyin Akış
Serbest piyasayı daha fazla serbest bırakma vaadi ne yoksulluğa çare ne de çocuk işçiliğini sona erdirecek bir çözüm yolu. Liberallerin Küba ile ilgili birçok getirdiği eleştiri var. Ancak çocuk işçiliği var diyemiyorlar.
Doğa olaylarında ve savaş durumlarında çocukların öncelikli olduğu söylemini savunan yetkililerin söylemleri ve uygulamaları arasındaki farkı hep görüyoruz. Türkiye, tarihinin en büyük deprem felaketiyle karşı karşıya kaldığında yüzlerce yaralı çocuğun ebeveynlerine ulaşamadığı, bununla birlikte çocukların çalındığı iddiaları çokça konuşuldu. Devlet yetkililerinin açıklama yaparken zırh olarak kullandıkları çocukların üstünde montlarının, ayaklarında botlarının olmadığını gördük.
Depremin ağır hissedildiği yerlerden olan Gaziantep sanayisinin ağırlıklı tekstil üzerine kurulu olduğu biliniyor. Sektörün kalifiye eleman ihtiyacı ve çırak usta hiyerarşinin olduğu bu sektörde on binlerce çocuk gündelik ücretlere veya iş öğrenme gayesiyle ücretsiz çalıştırılıyor. Ürettiklerini üstüne giyemeyen çocukların öncelik hakkının olmadığını görmüş olduk.
Türkiye’nin çocuklara armağan ettiği bayramı Türkiye’de en az 2 milyon çocuk işyerlerinde oldukları için kutlayamıyor. Yine yasalara göre haftalık çocuk işçi çalıştırma saati 40 iken bunun uygulanmadığını biliyoruz. Çocuk işçi yaşının 15 ile sınırlandırılması çocuk işçiliği ile mücadelenin diğer eksik ayağını oluşturuyor.
Çocuk işçiliğinin temelinde yatan en büyük nedenin serbest piyasa ekonomisi olduğunu ve sermaye sınıfının hükümetlerden her dönem çocuk işçi talep ettiğini birçok yazımda belirtiyorum. Nedeni ise piyasa ekonomisinin kâr dışında toplumsal herhangi bir kaygı taşımadığıdır. Elinde sermayeyi bulunduran dar bir grubun milyonlarca çalışanın yaşına bakmadan veya biyolojik zihinsel gelişimini dert etmeden kazanacağı kârı düşünmesi ekonomik modelin doğasında var.
Marksizmin üretim ilişkilerinde tarif ettiği artı değer, üretimin fazlalığı, ücretin asgarisi arda kalanın patronlar tarafından bölüşümüdür. Bu tarif ayrıntısıyla makale hâline getirilmiş meraklısına tavsiye ederek yazıya devam edelim.
Sermaye sınıfı, örgütsüz bir toplumda ücretlerin belirlenmesi konusundaki kararını istediği şekilde verebilir. Hükümetlerine açıklattığı asgari ücret rakamları böyledir. Örgütlü işçi sınıfı, iş yerlerinden başlayarak, sendikalar aracılığı ile pazarlıklar yaparak ve ücretlerinin artışı için birlikte hareket ederek her zaman kazanım sağlamışlardır. Ancak işçilerin yoksulluğu her dönem devam etmiştir. Yoksulluk arttıkça da çocuk işçi sayısı artmıştır.
Evet Türkiye’de çocuk işçiliği 23 nisanlar da hep tartışılır. Tartışmaya piyasa ekonomisinin neden olduğunun altını çizerek ben de bir katkı koymuş olayım. Serbest piyasayı daha fazla serbest bırakma vaadi ne yoksulluğa çare ne de çocuk işçiliğini sona erdirecek bir çözüm yolu. Liberallerin Küba ile ilgili birçok getirdiği eleştiri var. Ancak çocuk işçiliği var diyemiyorlar.
Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi sosyalist ekonomide mümkün. Devletleştirme ekonominin merkezinde yer aldığında çok da uzun bir zaman almadan bu sorun çözülür. 23 Nisan çocuklara bağımsızlığı armağan etti. Çocukların bayramı, bağımsızlık ve eşitlikle birlikte bir arada uygulanırsa işte o zaman çocuklar bayramlarını kutlayabilecek.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu