Grev süresince Genel İş yöneticilerinin işçilere darp ve hakarete varan söylemleri, işçilerin eylemlerinde yer almayışları unutulmayacak deneyimler bıraktı. Türk-iş ve HAK-iş bu sendikaların üyelerine takındığı tavır ile DİSK’in üyelerine takındığı tavır arasında bir fark yoktu.Şimdi gelelim DİSK’e bağlı Genel İş Sendikasına, çoğunlukla CHP belediyelerindeki işçilerin üyesi olduğu binin üzerinde belediye ile toplu sözleşme hakkı olan bu sendikanın belediye işçilerinin etrafından dolaşarak imzaladıkları sözleşmelere işçilerin gösterdiği tepkiye yöneticilerinin göstermiş olduğu reaksiyona. Genel İş Sendikası belediye işçilerinin önemli eylemlerinde varlığını geçmişte hissettirdi. Sadece iki örnek vereceğim. 1970 yılında Adana belediyesi işçilerinin maaş ve diğer talepleriyle başlattıkları grev bunlardan birisi. Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi Diğeri de 1980 yılında Ankara Büyükşehir belediyesi işçilerinin grevi. Genel İş Sendikası bu grevlerde varlığını hissettiriyordu. Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi Son bir hafta içerisinde Ankara’da Mamak, Çankaya, Yenimahalle ve Etimesgut belediyesinde çalışan işçiler aldığımız maaşlar ile geçinemiyoruz diyerek iş bırakıp eylemler gerçekleştirdiler. Bu belediyelerin biri AKP diğeri MHP diğer ikisi de CHP’li başkan ve yöneticiler ile yönetiliyor. İşçilerin verdikleri mücadele de hem sendikacıların hem de belediye yöneticilerinin dışardan seyirci gibi izleyişlerine tanıklık ettik. İşçilerin mücadeledeki kararlılıkları kazanım ile sonuçlandı. Süreçte Genel İş yöneticilerinin işçilere darp ve hakarete varan söylemleri, işçilerin eylemlerinde yer almayışları unutulmayacak deneyimler bıraktı. Türk-iş ve HAK-iş bu sendikaların üyelerine takındığı tavır ile DİSK’in üyelerine takındığı tavır arasında bir fark yoktu. Genel-iş sendikasında 18-19 Ağustos tarihlerinde genel kurul yapacak. Bu sendika neler yapılmaması gerektiğine dair bir örnek. Uzlaşı, sarı sendikacılık ve bürokratik sendikacılık anlayışıyla tepeden bakan bu yapıların işçi sınıfına katacağı herhangi bir artı olamaz.
Genel iş Sendikası’na sarı sendikacılık yakışıyor mu?
Özgür Hüseyin Akış
Uzlaşı sendikacılığı bugün AKP ile HAK iş sendikasıyla tanımlanıyor. Türk-İş’te dünün ve bugünün başka bir sendikacılık misyonuyla işlev görüyor. İçin de bulundukları durumu Partiler üstü sendikacılık diye tarif etseler de her zaman sağ hükümetlerin destekçisi olmuşlardır.
Burjuva devrimlerimden hemen sonra işçi sınıfının gündelik ve kısa süreli ekonomik talepleri için bir araya gelmelerinde önemli bir araç olan sendikalar yıllar içerisinde patronların kıskacına girmiştir. İşçilerin üretimin makineleşmesiyle beraber kalabalıklar ile çalışma zorunluluğu da ortaya çıkmıştır. İşçi sınıfının hak taleplerinde kullandıkları iş bırakma yani grev en etkili eylem biçimidir. Türkiye’de grev hakkı ilk 1909 yılında Tatil-i Eşgal Kanununda değişiklik ile başlamış 1936 yılında kabul edilen 1937 yılında uygulanan 3008 sayılı iş kanunuyla grev hakkı ortadan kaldırılmıştır.
Sermaye sınıfı için işçi sınıfının grev kazanımı fırsat buldukları her an müdahale edilen bir duruma dönüşmüştür. 1938 yılından 1963 yılına kadar grev yasağı sürmüştür. 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunun bazı maddelerindeki değişiklik ile grev hakkı işçiler için yeniden uygulanabilir bir hak olarak yürürlüğe girmiştir.
MADDE 3. — 15 Temmuz 1963 tarihli ve 275 sayılı Toplu İç Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 19 uncu maddesinin 2 inci bendinin 5 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir : «Bu bendin 1 inci fıkrasına göre greve veya 2 inci fıkrasına göre lokavta karar verilmesi halinde, uyuşmazlıkta taraf olanlardan birinin veya Çalışma Bakanlığının esas hakkında dâva açılmadan önce veya dâva sırasında mahkemeye başvurması üzerine, mahkemece, hakkaniyet gerektiriyorsa yahut grev veya lokavtın durdurulmamasında uyuşmazlığın konusu olan hakların korunması bakımından tehlikeli olan veyahut önemli bir zararın doğacağı anlaşılan hallerde, grev veya lokavtın durdurulmasına karar verilir. Bu kararın re'sen tebliği ile grev veya lokavta son verilir.»
Bu maddeyle grev hakkı birçok gerekçeyle yasaklanabilir olsa da işçi sınıfı bu hakkını birçok kez kullanıp kazanım elde etmiştir. Grevin patronlar ve hükümetler açısından rahatsız edici yanı göz ardı edilemez. Bugün de bu durum geçerli. Ancak sınıf sendikacılığı yaptığını iddia eden, isminde devrimci geçen bir konfederasyona bağlı bir sendikanın ve sendikacıların bu durumdan duyduğu rahatsızlık gerçekten anlaşılabilir değil.
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra sınıf temelli sendika, parti kurulması da uzun bir süre yasaktı. Sendika tarihine 1946 Sendikacılığı olarak geçen kısa bir zaman diliminde çıkarılan yasa ile kurulan sendikalar hızlı bir şekilde kapatıldı. İşçi sınıfının sendikal arayışına ek olarak, Demokrat parti, Amerikan tarzı sendikacılık modelinin Türkiye’de yansıması olan Türk İş’in kuruluşunu destekledi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra soğuk savaş döneminde ABD’nin gelişmekte olan kapitalist ülkelere siyasi ekonomik müdahalesinin bir aracı olarak da bu sendikacılık tarzı kullanıldı. Sendikacılara hem ekonomik artılar sağlayan hem de ayrıcalıklı bir statü getiren bu sendikacılık tarzının temelin de sermaye sınıfıyla uzlaşı vardır.
Uzlaşı sendikacılığı bugün AKP ile HAK iş sendikasıyla tanımlanıyor. Türk-İş’te dünün ve bugünün başka bir sendikacılık misyonuyla işlev görüyor. İçin de bulundukları durumu Partiler üstü sendikacılık diye tarif etseler de her zaman sağ hükümetlerin destekçisi olmuşlardır. Sol kamuoyunda sarı sendikalar olarak tanımlanırlar.
DİSK’i iki döneme ayırmak işçi sınıfı mücadelesi için önemli. Kuruluşundan 1967 ile 12 Eylül 1980 darbesinde kapatılmasına kadarki dönemi ayrı değerlendirmek gerek. 1992’de yeniden kurulduğunda ne Türkiye ne Dünya ne DİSK eskisi gibiydi.
Yorumlar