Hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuç elde etmek mümkün mü? Muhalefetimiz bu vasatta olduğu müddetçe Erdoğan bir 20 yıl daha yönetir bu ülkeyi. Seçim bitti. Siyasetçilerin bize ihtiyacı kalmadı. Evlerimize dağılabiliriz. Cumhurbaşkanı seçimleri sonuçlandı. Muhalefetin ortak adayı Kılıçdaroğlu, mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında seçimi kaybetti. Böylelikle iki hafta süren uzun seçim periyodu da tamamlanmış oldu. Meclisin ardından Cumhurbaşkanlığı da Cumhur İttifakında kaldı. Geldiğimiz yer bakımından muhalefetin durumunu açık yüreklilikle ele alabiliriz. Her şeyden önce siyasi muhalefet toplumsal muhalefetin gerisinde. Toplumda büyük bir değişim beklentisi var. Ama bu ruh hâli sonuçlara yansımıyor. Karşımızda ekonomik kriz ve depremin yarattığı büyük travmaya rağmen aynı siyasi parti ve lidere 20 yıldır oy veren bir seçmen çoğunluğu var. Muhalefet açısından ise bir rasyonellik kriziyle karşı karşıyayız. Çünkü muhalefet hem aynı tercihlerini yapıyor hem de her defasında seçim yenilgileriyle siyasi depresyonunu uzatıyor. Her seçim başarısızlığından sonra genel başkan ve ekibi değişseydi ne 10 yıl Baykal ne de 13 yıl Kılıçdaroğlu o koltukta oturabilirdi. Yeni gelen daha iyisini mi yapacak? Belki evet, belki hayır. Ama demokraside bu değil mi? İnsanların seçim şansının olması. Kılıçdaroğlu 13 yıldır genel başkan. CHP her seçimde AKP’nin gerisinde kaldı. Defalarca genel seçim, yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ve referandum kaybedildi. Bu uzun sürede muhalif seçmenin gerçekten de seçim şansı oldu mu? Yoksa eli mahkûm, yanlış veya eksik olduğunu bile bile aynı partiye ve aynı lidere oy vermeye devam mı etti? Peki, Yeşiller ve Sol (HDP)? HDP’nin siyasal performansı 2015’den beri düşüş trendinde. 2018 ile 2023 arasında geçirilen değişim ise oldukça dramatik. % 12 sınırındaki oy % 10’un altına düştü. Meclis seçimlerinde CHP ve TİP, HDP oylarının bir kısmını aldı. Güneydoğu’da CHP’nin yükseldiğini, Urfa ve Diyarbakır gibi kentlerde vekil çıkardığını görüyoruz. Büyük kentlerde ise her ne kadar beklentinin altında kalsa da ciddi bir TİP etkisi söz konusu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bakımından da parlak bir durum yok. Hem birinci turda hem de ikinci turda Yeşiller ve Solun (HDP) güçlü olduğu illerde seçime katılım oranı Türkiye ortalamasının altında kaldı. Kürt hareketi toplumsal muhalefeti destekledi. Ama kararsızlık ve kan kaybı apaçık gerçekler olarak önümüzde duruyor. HDP’ye göre istikrarsızlığın nedeni siyasi baskı. Demirtaş dahil olmak üzere önemli sayıda siyasetçinin hapiste olması ve kayyım uygulaması partiyi zorluyor. Ama bölgeyi ve HDP’yi tanıyanlar bu açıklamanın yetersiz olduğunu çok iyi biliyor. HDP sıkışıp kaldı. Yeni seçmen yaratamıyor. PKK etkisi nedeniyle dokunanın yandığı bir siyasi teşekkül hâlâ. Parti yeni aktörler ve yeni söylemlerle üzerindeki ölü toprağını atmazsa gerilemeye devam edecek. Kürt siyaseti % 5-6 arasında oy alırdı eskiden. Baraj nedeniyle bağımsız adaylarla seçime girmek zorunda kalırdı. Böyle bir sonla HDP arasındaki mesafe hiç de o kadar uzak değil. İYİ Parti’de ise ayrı bir dram yaşanıyor. İYİ Parti tutmadı demeyeceğim. Ama bekleneni veremediği, arzuladıkları büyük çıkışı yapamadıkları da herkesin malumu. 2018’den beri girdikleri tüm seçimlerden iç burukluğuyla çıktı İYİ Parti. Neden böyle oluyor? Geniş sağ oy havuzundan beklenen desteği neden alamıyor Akşener liderliği? Çünkü hâlâ CHP’nin gölgesinde siyaset yapıyorlar. İyi Parti siyasette hangi boşluğu dolduruyor sorusunun net bir yanıtı yok. AKP’nin yerine talip bir merkez sağ parti teşebbüsüyle mi karşı karşıyayız? Yoksa CHP’nin biraz daha milliyetçi haline mi İyi Parti diyoruz? Tabii ideoloji oturmayınca haliyle liderlik ve örgüt de bekleneni veremiyor. Sonuç ise şerefli mağlubiyetler serisi. Bu üç parti muhalefetin ana omurgasını oluşturuluyor. Üçünde de sorun var. Dünkü Cumhurbaşkanı seçiminin kaybedilmesi sadece bir sonuç. Neden ise muhalefeti oluşturan büyük partilerin kendi iç yetersizlikleri. Muhalefet partileri değişmeden iktidar değişmeyecek. Seçmen bir kez daha bu mesajı verdi bize. Peki, umut var mı diye soruyorsanız? Aslında zerre kadar umudum yok. Göreceksiniz hiçbir şey değişmeyecek. Kılıçdaroğlu elde ettiği oyu başarı sayıp yoluna devam edecek. “Önümüzde yerel seçim var, şimdi yenilenmenin zamanı değil” diye propaganda yapacak parti elitleri ve onların medyadaki organik aydınları. İYİ Parti arayış içinde. Ama milliyetçi cenahta Oğan, Özdağ ve MHP gibi güçlü rakipleri var. Merkez sağı canlandıramıyor Akşener liderliği. Elleri mahkûm CHP ile siyaset yapıp, %10 seviyesinde kalmaya devam edecekler. HDP ise ihtimal ki yine burnundan kıl aldırmayacak. Zaten kapatma davası var. Yeni bir mağduriyet dalgası özeleştiri ihtiyacının önünü kesecek. Ezcümle, hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuç elde etmek mümkün mü? Muhalefetimiz bu vasatta olduğu müddetçe Erdoğan bir 20 yıl daha yönetir bu ülkeyi. Seçim bitti. Siyasetçilerin bize ihtiyacı kalmadı. Evlerimize dağılabiliriz.