Oblomov gerçekten de uzandığı divandan kalktı mı? Yoksa DYPden İYİ Parti’ye, Muharrem İnceden Özgür Özele her şey birbirini tekrar mı ediyor?     Geçen haftayı İYİ Parti’nin kesinleşen yerel seçim kararı ve Özgür Özel’in adaylık açıklamasıyla bitirdik. Bu iki olaya bakıldığında muhalif siyasette büyük bir hareketliliğin yaşandığı söylenebilir. İYİ Parti’nin kararı ittifak siyasetine karşı bir meydan okuma olarak değerlendirilebilir. Gemileri yaktılar. Limana dönmeleri artık imkânsız. Belki de kendileri de yanan gemideler. Özgür Özel ise uzun süre Kılıçdaroğlu’nun yakın çalışma ekibinin bir parçasıydı. Kendisinin deyimiyle “hiçbir şey yokmuş gibi yola devam etmek imkânsız” olduğu için adaylık sürecini başlattı. İYİ Parti amansız muhaliflerini bu sefer mahcup etmeyi umuyor. 2024 büyük çıkışı olacak bu partinin. Üzerine çok konuşulan ama bir türlü sonuca varmayan merkez siyasetin yeniden inşası Millet İttifakından kalan her şeyi paramparça eden bu cesur hamleyle birlikte somut bir içeriğe kavuşacak. Belki de gerçekten de böyle olacak. Özgür bey de bizi yanıltabilir. Özgür Özel’in adı ilk defa ön plana çıktığında Erdoğan-Gül benzetmesi yapılmıştı. Yani İmamoğlu Erdoğan gibi konum alıyor, Özel ise onun emanetçisi Gül’ün vakti zamanında oynadığı rolü bugünün CHP’sinde tekrar ediyordu. Bu yorumun fazlasıyla basit ve indirgemeci olduğu açıkça ortada. Görünen İmamoğlu ve Özel’in tarihin bu anında kader ortaklığı yaptığı şeklinde. Gelecek ne getirir, onu kimse bilmiyor. Ama İmamoğlu İstanbul Belediyesi, Özel ise CHP Genel Başkanlığı üzerinden statükoya saldırmakta. Tabii Kılıçdaroğlu karşısında başarı şanslarının az olduğunu düşünen gözlemci sayısı oldukça fazla. Yani girdikleri bu yarışta favori değiller. İYİ Parti’nin ve Özgür Özel’in çıkışları birlikte okunduğunda muhalefette hareket ve hararetin yüksek olduğunu görüyoruz. Peki, gerçekten de böyle mi? Aslında umut hiç de o kadar yakın olmayabilir. Çünkü Türk muhalefeti bütün gününü koltuğunda uzanmış bir şekilde geçiren Oblomov tipi bir tarza sahip. Bir şeyler yapıyor ama aslında hiçbir şey yapmıyor. Kendini tekrar eden bir sonsuz döngü muhalefeti hareketsizliğin rahatlığına mahkûm etmiş durumda. Son 20 yıl böyle geçmedi mi? DYP, ANAP, Genç Parti ve HAS Parti büyük çıkışlar yapa yapa tükendi. MHP de AKP’nin yanına geçti. Artık muhalefetin değil iktidarın parçası. CHP tarihi ise genel başkanlara meydan okuyan sayısız iyi siyasetçinin sonuçsuz kalan çıkışların toplamı gibi. Ertuğrul Günay, Mustafa Sarıgül, Muharrem İnce, İlhan Cihaner ve diğerleri meydan okudukları liderliğe yenildiler. Tabii geçmişin başarısızlıklarla dolu olması bugünü ve geleceği kendiliğinden bir şekilde geçmişin tekrarı yapmaz. Yine de gerçekçi olmak lazım. Oblomov gerçekten de uzandığı divandan kalktı mı? Yoksa DYP’den İYİ Partiye, Muharrem İnce’den Özgür Özel’e her şey birbirini tekrar mı ediyor?