İktidar mücadelesi kızıştıkça her şey çirkinleşiyor. Ahlak sadece ötekinden beklediğimiz bir yükümlülüğe dönüştü. Kılıçdaroğlu’nu derin devletin ve AKP rejiminin aparatı gibi görenler de, kendisine yönelik eleştirileri 5’li çeteye ve AKP’ye bağlayanlar da zehirli bir söylem yaymakta. Güncel siyaseti kesen düşünce hayatı, siyasi olayları yorumlayan akademisyen, gazeteci ve siyasetçilerin dili, polemiklerin düzeyiyle birlikte incelendiğinde ciddi bir irtifa kaybıyla karşı karşıya olduğumuzu gözlemliyoruz. Siyasetçilerin siyaset yapmadığı, gazetecilerin basın yayın ilkelerini düzenli bir şekilde çiğnediği ve akademisyenlerin entelektüel gibi davranmadığı yozlaşmış bir dünyanın içinde debeleniyoruz. Ayrıca bir yazı konusu teşkil eden twitter’ı hiç saymıyorum bile. Twitter hakaret ve linçin düşünce tartışmasının yerine geçtiği bir savaş alanı. Samimiyet ve insaniyet yok. Kanaat ve imajları alınıp satılıyor. İnsanların düşüncelerini değişmeden pozisyonlarının değişmesi her zaman ahlaki bir sorundur. Bu sorun sosyal medya üzerinden birbirine laf yetiştiren sözde akademisyen, siyasetçi ve gazetecilerin söz ve tutumlarında kangrenleşmiş bir yaraya dönüşüyor. Daha düne kadar Kılıçdaroğlu’nun adaylığını hararetle desteklemiş, her türlü itirazı küçümsemiş, farklı fikir beyan edenlere hakaret etmiş insanlar birden en büyük Kılıçdaroğlu muhalifine dönüşüyor. Anlayamıyorsunuz, nasıl ve neden böyle oluyor diye. Toksik söylemler her yeri kaplamış durumda. Muhalifler Kılıçdaroğlu “derin devletin adamıdır” diyor. Böyle bir şeyi kanıtlamak mümkün mü? Değil elbet. Ama fısıltı gazetesi çalışmaya devam ediyor. Seçim öncesi yaratılmaya çalışılan “demokrat dede” imajı gerçeklerle bağdaşıyor muydu? Kılıçdaroğlu ve ekibinin partiyi demir yumrukla yönettiği açıkça ortadayken ona sahip olmadığı bir nitelik yüklendi. Kılıçdaroğlu demokrasi kahramanı gibi gösterildi. Bu tutum ne kadar hatalıysa şu aralar yaşanmakta olan şey de o kadar hatalı. İnsanları bir anda gökyüzüne çıkarıp ardından yerin dibine sokuyoruz. Peki, parti içi iktidarın söylemleri? Daha dün Akbelen’de seçmen tepkisiyle karşılaşan CHP milletvekilleri ağızlarını bozdu. Vatandaşa parmak sallandı. Sen benim kim olduğumu biliyor musun havasına girildi. Kadınları kolundan tutup itmek ve kendisini eleştirenlere AKP provokatörü demek CHP milletvekillerinin kamuoyuna yansıyan eylemlerinden sadece birkaçı. Dilin kabalaştığına tanıklık ediyoruz. Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiğinizde çok kolay bir şekilde 5’li çetenin adamı olmakla suçlanıyorsunuz. Hatta CHP liderine bakılırsa gazeteciler parayla tetikçilik yapıyor. Bu arada bu söylemi dile getiren partinin Halk TV ve KRT’ye düzenli bir şekilde para ödediği ortaya çıktı. AKP rejimine yapılan tüm suçlamalar CHP yönetimi tarafından tekrarlanıyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri terörize etme yandaş medya yaratma gelinen yerin özeti. İktidar mücadelesi kızıştıkça her şey çirkinleşiyor. Ahlak sadece ötekinden beklediğimiz bir yükümlülüğe dönüştü. Kılıçdaroğlu’nu derin devletin ve AKP rejiminin aparatı gibi görenler de, kendisine yönelik eleştirileri 5’li çeteye ve AKP’ye bağlayanlar da zehirli bir söylem yaymakta. Bu yolun sonu karanlık. Çünkü herkesin eli kirli.