Her 4-5 yılda bir siyasi partiler aracılığıyla yaptığımız seçimler bize özgürlük ve refah getirmiyor artık. Yönetilenler yönetenlere saygı duymuyor. Bir çıkış yolu lazım insanlığa. Yeni bir başlangıç veya yeni bir kavga. Modern demokrasi krizde. Pek çok ülkede siyasete katılım düşük seviyede seyretmekte. Merkez partiler geriliyor. Merkezdeki çöküşün yarattığı boşluğu yeni sağ partiler ve bazen de yeni toplumsal hareketlerle iç içe geçmiş sol popülist partiler doldurmakta. Ama sağ popülizm ve sol popülizm birbirine eşit güçte değil. Yeni siyaset genelde sağcı. Neo-liberalizmi savunan sağ popülist hareketler olsa da aslında bu yeni sağın yükselişi neo-liberalizmin krizine verilmiş bir yanıt. Yani insanlar azalan iş güvencesinden ve sosyal devletin çöküşünden şikayetçi. İş bulmak çok daha zor. Pek çok kişi babalarına göre daha zor şartlarda yaşıyor. Özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde kuşaklar arası ilerleme algısı hemen tümüyle devre dışı kalmış durumda. Yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve kültürel görecelik dünyayı büyük bir sosyal kaosun eşiğine getirmiş durumda. Modern demokrasi bakımından en ciddi sorun ise yabancı düşmanlığı ve ırkçılık. Küreselleşmenin iyimserliği yerini her türlü çok kültürlülüğe şüpheyle bakan bir korumacılığa bıraktı. Başkalarının hakları için mücadele eden evrensel hümanizmayı, kardeşliği ve yoldaşlığı savunan akımlar reel politiğin soğuk bencilliği karşısında mevki ve mevzi kaybediyor. Demokrasinin çöküşü sadece siyasetin cazip olmaktan çıkması ve evrenselliğin romantik bir kerteye doğru itibar kaybetmesi eğilimlerinden ibaret değil şüphesiz ki. Kamusallık da çöküyor. Herkesi ilgilendiren konular ve mekanlar hiç de cazip değil artık. Vakitlerinin çoğunu Netflix’de film izleyerek, telefonda oyun oynayarak veya internette sörf yaparak harcayan insanlar toplumsal vasatı karakterize ediyor. Topyekûn bir yabancılaşma sorunuyla karşı karşıyayız. Yılın ilk yazısı için çok karamsar bir başlangıç oldu değil mi? Ama içinde debelendiğimiz konjonktür bu. Kimsenin keyfi yerinde değil. Herkes eskiyi özlüyor. Eski Türkiye’yi, Atatürk’ü. Eski Amerika’yı. Her vatandaşın iki katlı bir evi ve en az iki arabası olduğu rüya ülkeyi. Eski Fransa’yı. Devrimi, kardeşliği ve özgürlüğü. Genel olarak modernite, özel olarak ise modern demokrasi bize umut vermiyor. Küresel sorunlara karşı küresel bir demokrasiye ihtiyacımız var belki. Belki de başka bir şey. Kesin olan ise şu: Her 4-5 yılda bir siyasi partiler aracılığıyla yaptığımız seçimler bize özgürlük ve refah getirmiyor artık. Yönetilenler yönetenlere saygı duymuyor. Bir çıkış yolu lazım insanlığa. Yeni bir başlangıç veya yeni bir kavga.