Mevcut tabloda bir yandan CHP’nin kendi içinde bölünerek değil birleşerek, muhalefet bütünü içinde ise işbirliği yaparak yerel seçime odaklanılması halinde, son seçimlerin ardından başta CHP olmak üzere, muhalefete ilişkin oluşmaya başlayan ilgisizlik, kayıtsızlık aşılabilir, muhalefet yerelde başta büyükkentler olmak üzere alternatif haline gelebilir.  CHP 28 Mayıs sonrası siyasetin asli gündem ve tartışması konusu olmaya devam ediyor. Muhtemelen yerel seçime kadar, hatta sonrasında da devam edecek gibi görünüyor. Parti içindeki değişim, yenilenme arayışlarının önemi ve gerekliliği parti için bir fırsat olmakla birlikte, muhalefet bütünü için zamanlama ve yöntemsel anlamda bir tehdit olarak da düşünülebilir. CHP’de seçimin hemen ardından başlayan tartışmalar muhalefetin tüm bileşenlerinin 14 ve 28 Mayıs’taki  politik,  sosyolojik refleksleri anlama adına yapılması gereken çalışmaları, çıkarılması gereken dersleri önemli ölçüde sekteye uğrattı. Siyasal hayatta seçim sonrası işleyen olağan süreçlerde aslında iktidar da muhalefet de sandıktan çıkan tabloyu anlamaya yönelik ayrıntılı çalışmalar yürütüp, analizler yaparak, örgütleri ve toplumla paylaşma yöntemine başvururlardı. Son seçimler bu yönüyle de nevi şahsına münhasır. Muhalafetin CHP kanadında parti içi tartışmalar erken başlarken, Millet İttifakı bileşenleri örneğinde muhalefetin diğer partilerinin kendi içine kapandıkları şeklinde bir görünüm mevcut. Herşeyden önemlisi, 2018 seçiminden itibaren kimilerinin ittifak  temelli ilişkilerini sürdürdüğü (CHP, İYİP, Saadet), daha sonra aralarına DEVA ve Gelecek Partisi’nin de dahil olduğu muhalefet bloğu, seçimin hemen ardından sanki iki ay öncesinde  seçim kazanma  ideali ile özverisiyle çalışmadıkları, ittifak yapmadıkları şeklinde bir izlenim veriyor. Buna Kılıçdaroğlu’nun Özdağ’la yaptığı gizli protokole kimi muhalefet elitlerinin sosyal medya üzerinden gösterdiği tepkilerin sertliği eklendiğinde, yerel seçim sürecine yönelik muhaletin eski Millet İttifakı kanadı için en büyük tehditin ilişkilerdeki donma hatta kopma hali gösterilebilir. Oysa ki mevcut siyasal kutuplaşmanın ürettiği keskin iktidar muhalefet bloklaşması ve bunun yolaçtığı seçmen tercihlerinde bloklararasındaki hareketsizlik yerel seçimde işbirliğini kaçınılmaz kılıyor. Muhalefet partilerinin seçimin ardından yüzlerini topluma dönme yerine, ağırlıklı olarak parti örgütlerine dönüp, siyaseti elitler arasındaki bir uğraşıya indirgeyen kapalı devre siyaset tarzı, muhalefetin toplumla bağlarını zayıflatma riski üretmekte, bu aynı zamanda bir tehdide dönüşmektedir.  Bu anlamda muhalefetin yüzünü topluma, seçmene dönerek, partizan seçmenleriyle yeniden bir özdeşlik, aidiyet ilişkisi, politik katılımı oy vermekle sınırlı olan seçmenle de temsiliyet ilişkisi kurması olmazsa olmazdır.
Muhalefetin karşı karşıya olduğu temel tehditlere rağmen, tehditleri bertaraf edip, yerel seçim için fırsata çevrilebilecek potansiyeller mevcuttur. Millet ittifakı merkezli olmakla birlikte, bu ittifak dışı politik dinamiklerin kazanılmamış olsa da Cumhurbaşkanlığı seçiminde seferber olması, her şeyden önce tarihsel sürekliliği olan ideolojik zincirlerle bağlı zihniyetlerin 14 ve 28 Mayıs’ta birbirine önce değmesine, sandıkta da  büyük ölçüde kırılmasına imkan sağlamıştır.
Temsiliyet ilişkisindeki aşınmanın üretmeye başladığı risk, partilerin bir meşruiyet krizine savrulmaları, seçmen nezdinde güven, itibar kaybına yol açmasıdır ki bu durumun seçmen davranışı açısından çıktısı politikaya ilgisizlik ve seçimlere katılımın düşme olasılığıdır. Politik ilginin azalma nedenleri konusunda akademik araştırmalardaki ortak bulgular  yetersiz temsil, politik etkinliğin zayıflığı, tükenmişlik, umutsuzluk, özellikle genç seçmenlerde gözlenen politik ilgi kaybı şeklindedir. Yetersiz temsil bireylerin politik sistemde kendilerini yeterince temsil edilmeme, liderlerin, partilerin seçmenlerin gerçek ihtiyaçlarına duyarsız olduğu düşüncesine dayanırken, politik etkinliğin zayıflığı politik sistemin katılım kanalların darlığıyla ilgilidir. Özellikle yurttaşları ilgilendiren kamusal kararların alınma süreçlerine katılım fırsatları sınırlıysa ve değişimin gerçekleşmeyeceğine dair bir kanaat hakimse, bireyler siyasi süreçlerden uzaklaşabilir. Tükenmişlik ve umutsuzluk özellikle partilerin içinde sürekli hale gelen politik mücadeleler, toplumsal sorunların çözümsüzlüğü, ekonomik, siyasi krizler, bireylerde tükenmişlik ve umutsuzluk hissi yaratabilir. Sonuçta bu  politikaya olan ilgiyi azaltabilir. Politik ilgisizliğin dar anlamda partilere, geniş anlamda politik sisteme en önemli yansıması özellikle  genç seçmenlerde bu ilginin kaybolmasıdır. Gençlerde politikaya olan ilginin azalması politik süreçlerin onların günlük yaşantılarından uzak görünmesi, politikacıların gençlerin sorunlarına duyarsız kalması veya politik süreçlerin karmaşıklığına bağlı iken,  ilgisizlik arttıkça sistemin ihtitaç duyduğu meşruiyet temelli destek örüntüleri zayıflayabilir, sonuçta bundan politik aktörler kadar, kurumlar da zarar görür.  Seçimlerin ardından muhalefetin karşı karşıya kaldığı en temel risk ve oluşan tehdit algısı politikanın çözüm olduğuna dair bireyler arasında mutabakat yitiminin oluşmaya başlamasıdır ki bu, yaklaşan yerel seçimlerde en büyük darbeyi muhalafete vurabilir.
CHP’nin başta büyükkentler olmak üzere son yerel seçimde işbaşına gelen çoğu yerel yöneticisinin başarılı belediyecilik uygulamaları, özellikle sosyal belediyecilik pratikleri, yerel seçimlerde işbirliğine gidilmesi halinde, sadece CHP için değil, diğer muhalefet partileri için seçimden başarılı çıkma adına artı değere dönüşme potansiyeli taşımaktadır.
Muhalefetin karşı karşıya olduğu temel tehditlere rağmen, tehditleri bertaraf edip, yerel seçim için fırsata çevrilebilecek potansiyeller mevcuttur. Millet ittifakı merkezli olmakla birlikte, bu ittifak dışı politik dinamiklerin kazanılmamış olsa da Cumhurbaşkanlığı seçiminde seferber olması, herşeyden önce tarihsel sürekliliği olan ideolojik zincirlerle bağlı zihniyetlerin 14 ve 28 Mayıs’ta birbirine önce değmesine, sandıkta da  büyük ölçüde kırılmasına imkan sağlamıştır. Bu, Kılıçdaroğlu’nun yakın dönem Türkiye siyasal hayatına uzlaşma kültürünün inşası adına en büyük katkısıdır. İttifakta farklı geleneklerden gelen, ideolojik kimlikleri farklı elitlerin, partilerin, seçmenlerin birbirlerini tanıyarak anlamaları yerel seçimde işbiliğine dayalı başarı için önemli bir fırsattır. Bunun yolu ise bu aşamada elitler arasında seçim sürecinde yaşananlar üzerinden hesaplaşmak değil, nasıl bir işbirliği sorusuna partizanca olmayan, veri  temelli yanıtlar bulup, işbirliği yaparak birlikte kazanacakları yöntemleri bulmaktır. Eski Millet İttifakı bileşenleri başta olmak üzere, genel olarak muhalefetin teknoktarik kimlikli siyasi elit konfigürasyonu – CHP’deki sınırlılığa rağmen- muhalefetin atomize olmadan yerel seçimlere yönelik strateji, politika üretmesi, işbirliği yapmaları için bir fırsattır. Bu noktada siyasete yeni giren bazı elitlerin işbirliğini engelleyecek tarzdaki söylemlerini en azından yerel seçim döneminde yumuşatmalarının gerekliliğini belirtmek gerekir. CHP’nin başta büyükkentler olmak üzere son yerel seçimde işbaşına gelen çoğu yerel yöneticisinin başarılı belediyecilik uygulamaları, özellikle sosyal belediyecilik pratikleri, yerel seçimlerde işbirliğine gidilmesi halinde, sadece CHP için değil, diğer muhalefet partileri için seçimden başarılı çıkma adına artı değere dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Başarısız olanların ise yeniden aday gösterilmemesi, performans temelli bir süreç yönetimi adına önemlidir. Muhalefetin yerel seçimde işbirliği temelli başarısı için, yerel sorunların çözümüne yönelik üretilecek yerindelik temelli politika önermeleri, ekonomik sorunları yerel dinamiklerle hafifletmeye yönelik yerel sosyal belediyecilik politikaları, yerelde katılımcı demokrasiyi  teşvik eden, toplumla etkileşimi arttıracak yurttaş taleplerini sisteme taşıyan birlikte yönetme modelleri üretilmesi halinde, muhalefetin başarısı için fırsat işlevi görebilir. Mevcut tabloda bir yandan CHP’nin kendi içinde bölünerek değil birleşerek, muhalefet bütünü içinde ise işbirliği yaparak yerel seçime odaklanılması halinde, son seçimlerin ardından başta CHP olmak üzere, muhalefete ilişkin oluşmaya başlayan ilgisizlik, kayıtsızlık aşılabilir, muhalefet yerelde başta büyükkentler olmak üzere alternatif haline gelebilir.