Valiliği döneminde AYM kararlarını tanımayan sayın Yerlikayanın bakanlığı döneminde de elbette, yaptıkları yapacaklarının teminatını oluşturacak fikrindeydim. Sağolsun yanıltmadı! Hatta bir adım öteye geçti bile denebilir. Yeni İçişleri Bakanı sayın Ali Yerlikaya’nın haziran başında göreve başlaması sonrası, selefi Süleyman Soylu’nun bıraktığı enkazın etkisiyle, görevi icra ederken takip edeceği usul ve kolluk kuvvetleri üzerindeki etkisi merakla bekleniyordu. Etrafımdaki tüm hukukçularla bu atamanın görece bir yumuşamaya yol açıp açmayacağı, sayın Yerlikaya’nın İstanbul valiliği sırasında ortaya koyduğu eylem ve işlemler doğrultusunda tahmin etmeye çalışıyorduk. Aradan geçen yaklaşık iki buçuk aydan sonra, özellikle üzerinden tır geçirilen insan hakları hareketi zihninde bir fikir oluştu. Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi, İHD’den Av.Gülseren Yoleri’nin başvurusu üzerine Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 27 Mayıs 1995’ten beri her hafta Cumartesi günleri Galatasaray Meydanında toplanarak gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerini sorabilmelerinin engellenmesini toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlali olarak değerlendirmişti. Cumartesi Anneleri'nin 700. haftası buluşmasına düzenlenen polis saldırısında 47 kişi gözaltına alınmış, haklarında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla dava açılmıştı. Aslında bu, Anayasa Mahkemesi’nin konu üzerine verdiği ikici karardı; Cumartesi Anneleri'nin gösteri düzenleme hakkının ihlal edildiğine yönelik benzer gerekçeler içeren diğer AYM kararı da 23 Şubat'ta Resmî Gazete'de yayımlanmıştı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, Nisan ayının ilk haftasından bu yana her Cumartesi yeniden Galatasaray Meydanı'na çıkmak istiyorlarken, AYM'nin hak ihlali kararını tanımayan polis ise her hafta Annelere müdahale ederek gözaltına alıyordu. Valiliği döneminde AYM kararlarına bu muameleyi yapan sayın Yerlikaya’nın bakanlığı döneminde de elbette, yaptıkları yapacaklarının teminatını oluşturacak fikrindeydim. Sağolsun yanıltmadı! Hatta bir adım öteye geçti bile denebilir.
Bir bakan için kulakları bu derece sağır eden başka bir ses olur mu, emin değilim. Bir yumuşama olur mu diye düşünenlere, gelen gideni aratır diye yanıt veriyordum. Dakka bir, gol bir. Bir kere de bizi şaşırtın be!
Geçtiğimiz iki cumartesi günü üst üste, Adana’daki İnönü Parkı üzerinde -ki çoğu barışçıl gösteri ve basın açıklamasının yapıldığı kent merkezinde hemen adliyenin yanındaki bir parktır- İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi’nin çağrısıyla bir araya gelen ve Cumartesi İnsanlarına Galatasaray Meydanına çıkma imkânı talep eden gruba yoğun bir saldırı yaşandı. Meğer Adana Valiliği, 4 Ağustos Cuma gecesi aldığı bir kararla 5 Ağustos Cumartesi günü, sadece o günü kapsamak üzere, il genelinde her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklamış. Bu keyfi karardan haberiniz yoksa, anayasal barışçıl protesto hakkınız da gümbürtüye gidiyor hâliyle, “yasadışı eylemci” sınıfına bir anda terfi edebiliyorsunuz. Gazlı coplu müdahale ertesinde, çoğunu yakından tanıdığım, aralarında 70’li yaşlarda bulunan pek çok arkadaşım ve avukat meslektaşım göz altına alındı. Akşama tümünü serbest bırakmışlar. Böylelikle Adana Valisi ve Emniyet Müdürü, yeni bakana güven, iman ve biat tazelemiş oluyorlar herhâlde. 18 kişi, Adana meydanında 15 dakika süreyle “Cumartesi Annelerinin haklarını kısıtlamayın, evlatlarını aldınız, akıbetlerinden senelerdir iz yok, bari yakınlarını coplamayın. Üstelik Anayasa Mahkemesi kararıyla yaptığınızın hukuka aykırı olduğu ortaya çıktı” diye bağırıp dağılsa Türkiye yıkılabilir maazallah(!) Olmayan tehdidi algılama sanatında başyapıt yaratan Adana yöneticileri bir sonraki terfilerine garantilemişlerdir eminim. Arjantin’deki 1976 darbesinden sonra evlatlarını arayan Plaza Del Mayo anneleri, bizdeki Cumartesi Anneleri, dünyanın başka yerindeki politik gerekçelerle evlatları yok edilen annelerin sesi, ne kadar kısılmaya çalışılırsa o kadar gür çıkıyor. Bir bakan için kulakları bu derece sağır eden başka bir ses olur mu, emin değilim. Bir yumuşama olur mu diye düşünenlere, gelen gideni aratır diye yanıt veriyordum. Dakka bir, gol bir. Bir kere de bizi şaşırtın be!