Uzun süren boşanma davaları açısından biran evvel düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Uzun yıllar boyunca süren davalarda her iki tarafta boşanmak istese dahi tazminat, nafaka, velayet vb. hususlarda anlaşamadığı için evlilik birliği içerisinde hasım olarak kalıyor. Adalet Bakanı yeni bir açıklama yaptı. Aile hukukuna ilişkin düzenlemelerin yolda olduğunu ve süresiz nafakanın da bu kapsamda olduğunu bildirdi. Bakan açıklamasında "Aslında bu konu aile hukukuyla ilgili bir konu. Nafaka, tazminat, boşanma konusu. Özellikle aile hukuku konusunda geniş bir çalışmamız var. Bilim Komisyonumuz şu anda çalışıyor. Özellikle boşanma davalarının, nafaka ve tazminat davalarından ayrı tutularak uzun süren boşanma davalarının önüne geçilmesi gerekiyor. Çünkü tarafları mağdur eden bir durum söz konusu. Burada elbette ki bir gün evli kalıp yıllarca, on yıllarca nafaka ödeyen kişiler var ancak bu dosya bazında değerlendirdiğimiz zaman kadınların da mağduriyetine neden olmayacak bir düzenleme gerekebilir. Her dosyanın özelliği farklı olabilir. Burada özellikle kadınlarımızı da mağdur etmeyecek, nafaka alacaklısı olan kadınların mağdur olmamasıyla ilgili de bir güvenceyi sağlamamız gerekir. Bu nedenle o dengeyi gözeterek çalışma yapmak gerekir." dedi. Uzun süren boşanma davaları açısından biran evvel düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Uzun yıllar boyunca süren davalarda her iki tarafta boşanmak istese dahi tazminat, nafaka, velayet vb. hususlarda anlaşamadığı için evlilik birliği içerisinde hasım olarak kalıyor. Bu sure içinde kadınlar boşanmak istedikleri eşinin soyadını taşımaya devam ediyor ve karşılıklı sadakat bağı devam ediyor. Bütün bu anlaşmazlıklar ve uzayan giden yargılamalar kaos ortamını da besliyor. Bu konular boşanma iradesi gözetilerek karşılıklı irade uyumu hâlinde boşanma kararı verilerek irdelenmeli böylece evlilik birliği sona erip kişiler bağımsız hayatlarına devam edebilirler. Şiddet başta olmak kaydı ile ceza hukuku dışında olan tazminat, nafaka vb. hususlar içinse arabuluculuk getirilmesinde fayda olacaktır. Ancak süresiz nafaka mağdurları nezdinde hükümet samimiyetini yitirmiş bir durumda bulunuyor. Gerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı gerekse Adalet Bakanı hatta Cumhurbaşkanı dahi bu hususun ele alınacağı ve düzenleneceği konusunda birçok kez açıklama yaptı. Bir önce ki dönem ‘Cumhurbaşkanlığı 100 günlük eylem planı’ içerisinde dahi süresiz nafaka düzenlemesi vardı. Her seçim öncesi gündeme gelen ve çözüme kavuşturulacağı söylenen 1988 senesinden bu yana süresiz bir şekilde uygulanan nafaka hususu bir türlü çözüme kavuşturulmadı. Peki neden? Başta feminist dernekler olmak üzere bir kısım STK ve kanaat önderinin kadın haklarına yönelik bir saldırı olarak değerlendirdiği süresiz nafaka düzenlemesi üzerinden oluşturulan algı hükümeti bu hususta düzenleme yapmakta sınırladı. Karşı tepkiler ve söylemler hükümete yakınlığı ile bilenen KADEM cephesinden de geldi. Hâl böyle iken irade göstermek hükümet açısından potansiyel oy kaybı veya karşı siyasi koz olarak değerlendirildiği için çekingen davranılıyor.
Unutulmamalıdır ki, uzun süren boşanma davaları ve boşanan eşler arasında süresiz devam eden nafaka her iki taraf içinde zulüm olmaktan başka bir şeye hizmet etmemektedir.
Peki hukuki düzenlemeler nasıl yapılır? Elbette bir ihtiyaç doğması ve bunun üzerine oluşacak düzenlemede uzlaşı sağlanması elzem. İhtiyaç olduğu su götürmez bir gerçek olarak görünüyor. Mağdurlar her gün haber bültenlerinde hikayelerini dile getirip sosyal medyada da seslerini duyurmaya çalışıyor. Nafaka hapsi ve nafaka alacağı icraları da veri olarak karşımızda alenen duruyor. Toplum nezdinde de özellikle çocuksuz ve kısa süreli evliliklerde uzun seneler kaldırma hâli oluşana kadar süresiz olarak devam eden bu uygulamanın hakkaniyetli olmadığı kabul ediliyor. O hâlde düzenleme için artık hükümetin elini taşın altına koyması şart. Ancak o kadar hassas ve doğru düzenlenmeli ki ne kadınlar mağdur edilsin ne de erkekler… Evlilik süresi, sağlık ve çalışma durumu, yaş hali gibi sınırlamalar ile sosyal devlet gereği olarak meslek edindirme ve işe alım da ayrıcalık başta olmak üzere çalışma hâli olmayan veya yaş itibari ile çalışamayacak kişilere oluşturulacak boşanma fonu desteği sağlanması gibi detaylar unutulmamalı. Kadınların sosyal ekonomik dezavantajları bir de nafakanın kaldırılması ile kötüleştirilmek üzere değil aksine kadının birey olarak boşandığı kocasından bağımsız ekonomik varlığını sağlayabilmesi üzerine bir düzenleme getirilmeli. Böylece kadın ve erkek arasında boşanmadan sona devam eden bağ ortadan kalkacak ve yaşanan husumetlerde önemli ölçüde azalacaktır. Her ne kadar güven kaybetmiş olsa dahi bu sefer umuyorum ki, bakanlıklar konuyu meclis eli ile çözüme kavuşturacaklardır. Unutulmamalıdır ki, uzun süren boşanma davaları ve boşanan eşler arasında süresiz devam eden nafaka her iki taraf içinde zulüm olmaktan başka bir şeye hizmet etmemektedir. Dünyanın hiçbir yerinde uygulanmayan ve sosyal devlet ilkesi ile ters düşen yasaların hakkaniyet odağı ile çağımıza ve hukuk değerlerine uygun dizayn edilmesi adına artık sürecin sona gelmiş olmasını ve meclis açılınca ilk gündemler arasında olmasını bakanlıkların bu sefer samimiyet sınavını geçerek dilde kalmayıp halktan ve tüm taraflardan güven oyu alabilmesini diliyorum.