Yarın, bu coğrafyada insanların kendilerini Ortadoğuya mı yoksa Batı’ya mı daha yakın gördüğü belli olacak. Demokrasi umutlarının yeniden yeşermesi mi, dibine kadar “ılımlı otokrasiye” gömülmek mi arasında bir seçim yapacağız. Türkiye hangisini hak ettiğine karar verecek aslında. Bugün 27 Mayıs 2023. Yarın Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri gerçekleşecek. Milyonlarca insan ilk turun ardından yarına kilitlenmiş durumdayız. Ekonomik göstergelerden vicdanlarımıza kadar birçok değerin sonuçlarına göre tayin edileceği bir seçim olacak pazar günü. İki hafta önce meclis dağılımı netleşti. Tarihinin en muhafazakâr ve milliyetçi çizgisinde bir parlamento ile yönetilecek ülkemiz. Geriye kalan, cumhurbaşkanı kim olacak sorusunun cevabı, 28 Mayıs’ta belli olacak. Aslında yarın bu sorunun cevabından çok daha fazlası belli olacak. Meclis çoğunluğunu en sağa çeken milletin kararını yeniden gözden geçirmesi için fırsat olacak her şeyden önce. Geçen 2 hafta içinde sakince, hangi senaryonun ne kadar taraftarı olmak istediğini yeniden değerlendirecek milyonlar. Bu coğrafyada insanların kendilerini Ortadoğu’ya mı yoksa Batı’ya mı daha yakın gördüğü belli olacak. Demokrasi umutlarının yeniden yeşermesi mi, dibine kadar “ılımlı otokrasiye” gömülmek mi arasında bir seçim yapacağız. Türkiye hangisini hak ettiğine karar verecek aslında. Kadınların seçimi olacak. Kendilerine biçilen değersizliğe ne kadar boyun eğdiklerinin ne kadar karşı gelebildiklerinin sonucunu göreceğiz. 6284’ü öcü gibi görmek için kötü bir insan olmak gerektiğini kaç kişinin fark ettiğinin ya da. Öldürülen hiçbir kadının arkasından orada ne işi varmış, saat kaçmış, neymiş üzerindeki gibi sorular sorulmasın isteyenlerin mi yoksa bu soruları her defasında dile getiren merhametsizlerin mi daha kalabalık olduğunun seçimi olacak. “Affedersiniz” denilerek girizgahı yapılmış tüm ayrımcılıkların ne kadar arkasında ne kadar karşısında durduğumuzun seçimi olacak bu. Herkesin başka birisine öteki olduğunun, yedi bölgesinin yetmiş yedi soydan insanının yüzyılın başında vatan için nasıl birlik olduğunun farkında olanların ve olamayacak kadar karanlık bakanların arasında bir seçim olacak. Beyaz ya da mavi yaka, emeğiyle, vergisiyle ülkeye ellerinden gelen azami katkıyı sağlayan milyonların, liyakatsiz, torpilli yandaşların karşısında mı durduğunu, yoksa kirasını bile ödeyemez hâle gelmek üzereyken (hatta gelmişken) hâlâ kara propagandaların esiri mi olduğunu göreceğimiz bir seçim olacak. Pazara çıktığında tane ile soğan almaktan utananlar mı, bir çeşit Stockholm sendromu yaşayanlar mı daha kalabalık göreceğiz bu pazar günü. İktidarın tasvip etmediği hayat zevkleri olanların en ağır vergilerle cezalandırılmasını onaylamakla, herkesin hayat tarzı kendi kararıdır, kimse bana benzemek zorunda değil diyen sağduyulu yaklaşımın arasındaki tercihin seçimi olacak bu. Hassas damarlara çoğunluğu yalan, montaj, uydurma dokümanlar, videolar enjekte eden, kötü giden her şeye karşı toplumda yükselen öfkeyi kendi üzerinden karşısında olanlara aktaran bir iktidarın devamı ile gerçeklerin ışığında her sorumlunun hesap vereceği, adalete inancın yeniden yükseleceği bir düzenin başlangıcı arasında seçim yapacağız. Hukukun sadece kâğıt üzerinde kaldığı, istedikleri gibi yaşamayan, konuşmayan, biat etmeyen herkesin her an terörist olarak damgalandığı, sesini çıkaran herkesin kanun tanımadan içeri atıldığı bir ülkede mi yaşamak istiyoruz, oyumuzu buna göre kullanacağız. Sayfalarca yazarım, ben unutmuşumdur siz eklersiniz okurken zihninizde. Bu seçimle çok fazla şeyler belli olacak bu ülkede. Her şeyin güzel olması dileğiyle…