Çevre katliamına karşı sesini çıkaran sanat çevresi kente karşı işlenmiş olan suçlara da duyarlılık gösterecek mi? Sanatçısı, galericisi, yazarı, yöneticisi, koleksiyoneri, izleyicisi ile çağdaş sanat çevresi Haliç'in çehresini şimdiden değiştiren, kente ve emeğe olan yaklaşımıyla göz kamaştıran bu projeye destek olmaya devam edecek mi? Contemporary Istanbul, 28 Eylül – 1 Ekim 2023 tarihleri arasında, 18.’si düzenlenecek olan sanat fuarının mekânının Tersane İstanbul olacağını duyurdu. Fuar 2021 ve 2022 yıllarında da Tersane İstanbul’da gerçekleşmişti. 2006 yılından beri düzenlenen fuarın sahibi İKON Fuarcılık Hizmetleri A.Ş.. Şirketin yönetim kurulu başkanlığını münferiden yani tek başına imza atma ve şirketi temsil etme hakkına sahip olan Hıfzı Ali Güreli yürütürken, Rabia Bakıcı Güreli ise yönetim kurulu başkan yardımcılığını sürdürüyor. Çağdaş sanat ile ilgi olanlar Tersane İstanbul’un ismini daha önce duymuşlardı. 2019 yılındaki, iklim krizini konu olarak ele alan 16. İstanbul Bienali’nin mekânlarından biri olarak Tersane İstanbul duyurulmuştu. Bienalin başlamasından kısa bir süre önce İKSV asbestli malzemelerin temizlik çalışmalarının henüz tamamlanamadığı gerekçesiyle etkinliğin ana mekânını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi olarak değiştirmişti. İklim krizini konu olarak ele alan bienalin mekân seçimi açısından içinde bulunduğu korkunç çelişki böylece kendiliğinden çözülmüş oldu. Tersane İstanbul’un bir proje olarak geçmişi on sene öncesine dayanıyor. 2013’te yapılan bir ihale ile Taşkızak ve Camialtı tersanelerinin olduğu alan 4 yılı inşaat ve 45 yılı işletme olmak üzere Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Rixos Grubu’na 49 yıllığına kiralandı. Daha sonra ismi Tersane İstanbul olarak değişecek olan “İstanbul Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi” kapsamında, her biri 70 yat kapasiteli 2 yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otel, dükkanlar, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri, sinema ve eğlence tesisleri, 1000 kişilik cami ve otopark yapılacağı duyuruldu. Haliç’e binlerce metrekarelik yeni dolguyu gerektiren projenin yapımı başlangıçta Teğet Mimarlık’ın koordinasyonundayken, daha sonra Murat Tabanlıoğlu, Melkan Tabanlıoğlu ve Özdem Gürsel ortaklığındaki Tabanlıoğlu Mimarlık yürütücülüğü üstlendi. 2020 yılında Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Altıncı Toplantısı’nda Haliç Altın Boynuz projesine ilişkin işbirliği anlaşması imzalandı ve Katar sermayesi de projeye ortak edildi. Aynı yıl projedeki 1122 yataklı otel inşaatı için Ticaret Bakanlığı’ndan çeşitli vergi ve harç muafiyetlerini içeren proje yatırım teşvik belgesi alındı (2013 yılındaki ihalede ise her biri 400 oda kapasiteli 5 yıldızlı iki otelden bahsediliyordu). 2021 yılında ise eski AKP Rize Milletvekili Abdulkadir Kart projenin yeni ortaklarından biri oldu.
Sanatçıların bireysel çıkışlarının yanı sıra Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği AICA’nın Türkiye Şubesi bir bildiri yayınladı. LİMAK’ın yönetim kurulu başkanı Ebru Özdemir’in ismi, sanatçı, küratör ve yazarları desteklemek amacıyla faaliyet gösteren SAHA’nın yönetim kurulunda artık görülmüyor.
Tersane İstanbul kapsamında Haliç kıyısında çok katlı, etraftaki tarihi yapıları ezen, devasa bir inşaat söz konusu. Sarıyer’de bulunan Sadberk Hanım Müzesi de proje kapsamında Grimshaw Architects’in tasarımını yaptığı binaya taşınacak. Tersane İstanbul geçtiğimiz günlerde başka bir konu nedeniyle de gündeme geldi. Yönetim kurulu başkanlığını yine Fettah Tamince’nin yürüttüğü Sembol İnşaat tarafından inşaatı sürdürülen projenin şantiyesindeki kötü çalışma koşullarına karşı işçiler isyan ettiler. 17 Temmuz günü Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programına İnşaat-Sen Örgütlenme Koordinasyonu üyesi Nurseli Gözüaçık konuk olarak işçilerin neden isyan ettiklerine değindi. Gözüaçık açıklamasında şöyle diyordu: “Biz aslında Tersane İstanbul’daki Rixos Otel inşaatında bir sorunun sonucunu gördük. Burada işçiler aylar boyunca hijyensiz bir ortama mahkum edilmiş. Sorunlarını dile getirdiklerinde muhatap bulamamışlar. Yemekhanelerde farelerin gezdiği görüntüleri izledik. Bir de bunların üzerine tersaneye giriş-çıkış saatlerinde kısıtlamaya gidildiğini bizzat işçiler anlatıyor. Sembol İnşaat bu şantiyede bir cezaevi kurmuş vaziyette. İşçilerin her kötü koşula tamam demesini istiyor. Sağlıklı beslenme ve barınma ne zamandan beri lüks oldu? Kötü koşullara itiraz etmek ne zamandan beri suç oldu? İşçilerin sonuna kadar haklı ve meşru olduğunu söyleyebilirim.” Akbelen’deki ağaç katliamı nedeniyle Türkiye’de iklim krizine dair farkındalık güç kazanmış gözüküyor. Toplumun farklı kesimlerinden yükselen itirazlar arasında sanat alanından da sesler duyuldu. Sanatçıların bireysel çıkışlarının yanı sıra Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği AICA’nın Türkiye Şubesi bir bildiri yayınladı. LİMAK’ın yönetim kurulu başkanı Ebru Özdemir’in ismi, sanatçı, küratör ve yazarları desteklemek amacıyla faaliyet gösteren SAHA’nın yönetim kurulunda artık görülmüyor. Çevre katliamına karşı sesini çıkaran sanat çevresi kente karşı işlenmiş olan suçlara da duyarlılık gösterecek mi? Sanatçısı, galericisi, yazarı, yöneticisi, koleksiyoneri, izleyicisi ile çağdaş sanat çevresi Haliç'in çehresini şimdiden değiştiren, kente ve emeğe olan yaklaşımıyla göz kamaştıran bu projeye destek olmaya devam edecek mi? Destek olmaya devam edecek olanların en azından kendi sağlıklarını düşünerek güncel bir asbest raporu talep etmeleri tavsiye edilir.