Günümüzde pek çok okul gençleri meslek seçimi konusunda hazırlamada yetersiz kalıyor. Bu sadece okulların değil eğitim sisteminin de suçu. Meslek seçimi noktasına gelmeden önce eğitim sistemi kendimizi keşfetmemizin yolunu açmalı. Üniversite sınavı yapıldı, sonuçlar açıklandı. Tercih yapmaya hak kazanan gençler tercihlerini yapıyor bugünlerde. İstanbul’un pek çok meydanında gençlere tercihlerinde yardımcı olmak için standlar kurulmuş. Dershaneler, okullar da benzer yardımı yapıyor. Yapılan tercihler aslında bir meslek seçimi. Meslek seçimi, gençlerin okul hayatlarından sonra gündeme gelen konulardan bir tanesi. 12 yıllık eğitimden sonra hayatımızın geri kalanını nasıl geçireceğimizi belirleyecek kadar büyük bir şeyi seçmek, ona karar vermek göründüğü kadar kolay değil. Neredeyse herkes 6-7 yaşından 18-19 yaşına hayatlarının uzun bir kısmını -12 yılını- öğrenci olarak geçiriyoruz. Bu zaman aralığında hemen her konuda fikirlerimiz sürekli değişiyor. Bu da normal çünkü büyüyoruz. Bu 12 yılın ancak son birkaç yılında geleceğimizi, seçeceğimiz mesleği düşünüyoruz. Ve bu süre içinde edindikleri bilgi ve çevrelerinden aldıkları bilgi ile seçim yapıyorlar. Gençlerin hayatlarının geri kalanını etkileyecek böylesi önemli bir konuda aile, okul, dershane ne kadar destek veriyor? Ya da verdikleri destek yeterli mi? Ekonomik durumu orta ve üstü olan ailelerde ve çevrelerinde meslek seçimi konusunda örnek olabilecek pek çok mesleği tanıma imkanı olabilir. Tabi bu şansa sahip olmayan pek çok genç de mutlaka vardır. Benzer biçimde özel okullarda okuyanlar için lise hayatı boyunca çeşitli meslek tanıtım günleri, farklı meslekten uzmanların okullarda verdikleri seminerlerde gençlerin meslek tanıma imkanı söz konusudur. Yine bu şansa sahip olmayan pek çok gencin olduğunu da hepimiz biliyoruz. O yüzden tüm liselerde meslek tanıtım seminerleri mutlaka daha çok yapılmalıdır. Diğer yandan 18-19 yaşında hala ergenlik çağında olan biz gençlerin üzerine bu kadar yük bindirilmesi de doğru değil. Çünkü liseye başladığımızda kendimizi keşfetme, kendimizi anlama ve anlatma yerine birer yarış atı gibi sınavlara hazırlanmak zorunda kalıyoruz. Çevremde lise 2’ci sınıftan itibaren dershane, özel ders takviyesi ile üniversiteye hazırlanan gençler var. Bu arkadaşların hiç özel hayatı olmayacak mı, sinemaya, tiyatroya gitmeyecek mi? Arkadaşlarıyla eğlenmeyecek mi? Diyelim bir genç, üniversiteye giriş sınavından iyi bir not aldı ve tercih ettiği bölüme girdi. Peki sonrasında ilgisi, sevgisi başka bir bölüme kaydıysa, tercih ettiği bölümü okumayacaksa ne olacak?
Sınava girip başarılı olup üniversiteye girenler bile bugünün Türkiyesi’nde geleceğini “kadere” bırakmış durumda. Çünkü üniversite bitse bile seçilen meslekte iş bulmak günümüz Türkiyesi’nde mezun olmaktan daha zor.
Şunu itiraf etmek durumundayız ki, günümüzde pek çok okul gençleri meslek seçimi konusunda hazırlamada yetersiz kalıyor. Bu sadece okulların değil eğitim sisteminin de suçu. Her şehre üniversite açmakla, eğitim sistemini ezbere dayandırmak bize eğitmiş olmuyorsunuz. Bizden birer robot olmamamızı istiyorsunuz böylece. Okullar eğitim kadar öğrencilerin kendini keşfetmesine izin vermiyor sadece sınava hazırlıyor ve sınavdan sadece geçerli bir not alması için çabalıyor. Bunun yerine yapılması gereken şey gayet basit; gençlerin kendilerini keşfetmeleri için çeşitli programlar yapılmalı. Bununla birlikte sınavlardan da yüksek not almaları için çabalanmalı. Eğitim sistemi öğrencilerin hangi konularda, hangi alanlarda yetenekli, istekli olduklarını erken yaşta keşfedilmesini sağlamalı. Buna lisede değil ilk okuldan başlamalı ve aileleri bu konuda yönlendirmeli. Özetle meslek seçimi ve yönlendirmesi eğitim sistemi içinde ilkokuldan başlamalı ve öğrencilerin önce kendilerini keşfetmelerinin yolunu açmalıdır. Meslek seçimi bu sürecin sonunda gerçekten sadece bir “tercih” olmalıdır. Haklı olarak çoğu genç, üniversiteye giriş sınavın bütün hayatlarını belirleyeceğinin farkında. Bu yüzden sınavdan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor. Özellikle lisenin son iki yılını bu sınav için feda edenler var. Ama sınava girip başarılı olup üniversiteye girenler bile bugünün Türkiyesi’nde geleceğini “kadere” bırakmış durumda. Çünkü üniversite bitse bile seçilen meslekte iş bulmak günümüz Türkiyesi’nde mezun olmaktan daha zor.