Mehmed II ve Kazıklı Voyvoda’nın ‘dramları’
Mahir Yeşildal
Neyse… Böyle bir çağda en son şikâyet edilecek şeylerden biri bu yazdıklarım, her yer gırtlağa kadar vasatlık ve sığlıkla dolu. Bazan nostaljik sığınmalarla bazan da Bernhardvari mizantopizmimizle yaşayıp gidiyoruz.
Rise of Empires; Ottoman yarı belgesel dizinin ikinci sezonu da Netflix’te yayınlandı. İlk sezonda Büyük Komutan Mehmed II’nin Fatih olma serüvenini izlemiştik. Bu sezonda ise Mehmed II ile Eflak Beyi Vlad Dracula’nın (Kazıklı Voyvoda) rekabet ve savaşını izliyoruz. Bence çok başarılı bir konsept hayata geçirildi bu yapımla. İşin uzmanları eş zamanlı tarihi bilgiler veriyorlar, bir dış ses anlatıyor ve bizler belgeselimsi dizimsi izliyoruz. Bu sayede Emrah Safa Gürkan’ın konuşmasını dinleyebildim zira Hoca Türkçe konuşurken 2x video tadında konuşuyor ve mümkün değil ben yetişemiyorum. Neyse ki İngilizce konuşurken arada es’ler veriyordu. İlk sezonda da (k)akademisyen Celal Şengör’e de yer verilmişti, jeoloji konuşmuyordu tabi. (neden kakademisyen diye soran olursa Kürtler ve kaka yazsınlar Şengör’ün adıyla google’a, görürler)
Son yıllarda çok izlenen iki diziden bir tahta (Game of Thrones) diğeri de taca (The Crown) referans sunuyordu. Ülkemizin en bağımsız yayın organı olan TRT’de bu havayı iyi soluduğu için sürekli tarihi diziler yayınlıyor. İzlemediğim için yorum yapamıyorum ama o dizilerde Beyazıd’ı Veli diye taltif edilen II. Mehmed’in oğluna eleştiri getirileceğini sanmıyorum.
Konstantinopolis fethedilmiş, Prens Cem gibi tam da babasının oğlu bir şehzade varken dindar olduğu iddia edilen ve babasına ait kütüphaneyi yakmakla işe başlayan II. Beyazıd mahkum olmuş. Osmanlı tebaası şaşkınlığını 500 senedir üzerimizden atamadık bence. Yeri gelmişken II. Mehmed’den sonra bence en vizyoner padişah II. Mahmud idi. Toplumu hazırladığı Tanzimat havası torunu II. Abdulhamid tarafından darmadağın edilmişti maalesef. Kanuni Esasi’yi rafa kaldırmasa bugün çok farklı bir dünyada yaşıyor olurduk; anayasal monarşiyle yönetilen büyük Türkiye Milletler Topluluğu’nda… Keşke tarih -se -sa’lar ile okunabilseydi.
Galiba dünya tarihinin en büyük komutan ve lideridir II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet). Konstantinapolis’i 1453’te fethetmesi, bunu yaparken gösterdiği askeri ve diplomatik dehası, bildiği yabancı diller, dönemin yazınına hakimiyeti, Bellini’ye portresini yaptırması (bu yazıyı yazarken portreyi İstanbul’a getiren İBB Başkanına soruşturma açıldığını öğrendim) ve hazırlattığı kanunnamesi ile çağlar üstü bir liderdi.
Onun Konstantinapolis’i fethettiğinde yaşı 21 idi, günümüzde yaşıtları saçma sapan youtuber ve influencerlara öykünerek günlerini ‘ekran’ adı verilen zehir makinesi önünde twitch yayını izleyerek geçiriyor. Estetik diye milletin başına bela olan operasyonlarla II. Mehmed’in sahip olduğu karakteristik burunlarını hokkaya çevirmek, düşünce biçimlerini de tornadan çıkmış gibi aynılaştırmakla meşguller.
Biz yaşlardaki abileri/ablaları ise EYT ile 40 yaşında emekli olup tası tarağı toplayıp bir Ege kasabasında ölmeyi bekleyen zombilere dönmüş hâldeyiz. Bizden büyükler ise masa başlarında ülkeyi (belki de ikballerini) kurtarma peşindeler. İsimleri Fatih, Mehmet, Gülbahar olanlar hem de… Neyse… Böyle bir çağda en son şikâyet edilecek şeylerden biri bu yazdıklarım, her yer gırtlağa kadar vasatlık ve sığlıkla dolu. Bazan nostaljik sığınmalarla bazan da Bernhardvari mizantopizmimizle yaşayıp gidiyoruz.
Dizi birbirine çok benzeyen ve çok benzer şartlarda büyümüş iki liderin mücadelesini anlatıyor. Osmanlı Sarayı’na esir bırakıyor Vlad’ın babası o ve kardeşi Radu’yu. Hanedan Voyvodanın ailesine çok iyi davranıyor ama Vlad bir yerlerde hür olmadığının farkında. Tuna boylarında büyümüş ne de olsa… Mehmed’in hikayesini biliyorsunuz, babası II. Murad daha o 12 yaşında iken tahtı ona bırakmaya çalışmıştı. Bu çağda yaşansa çocuk istismarı davaları olarak mahkemeye verilirlerdi.
Vlad ve Mehmed birlikte büyüyorlar ve günü gelince de savaşıyorlar. İki benzer karakterden biri gazabını yüce idealleri doğrultusunda kullanan akıllı bir hükümdar, diğeri ise hırsı çabasına galip gelmiş muhteris bir katil oluyor. Bu noktada ikili bir dram örüntüsünü görmek gerek. Gece rüyaları gayeyi hayali nedeniyle kaçan bir adamın yalnızlığı ile kardeşini bile öldürmekten çekinmeyecek birinin dramı. Belki de II. Mehmed kardeş katlini Vlad ile mücadelesi sonrası kanun haline getirmiştir, kim bilir…
İçerdiği mesajlar, paralel tarih okumaları ve özgün konsepti ile izlenmesi gereken bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi
Bakan Işıkhan asgari ücreti açıkladı