İnanıyorum. 2023 biterken yazacağım yazıda geleceğe dair umutlar çok daha az kırık dökük olacak. Yaralar kabuk bağlamış, izleri belli belirsiz olacak. Daha çok güneşli gün görmüş, daha çok deniz havası almış olacağız. Çocukken ya da daha genç olduğum zamanlarda diyelim, bir yılın bitişi, yenisinin gelişi büyük heyecandı benim için. Yılbaşı gecesi evde dahi olsam o akşam için hazırlanır, özenirdim. Kurulan sofraya yakışmak isterdim. Heves edip dışarıda, sokaklarda ya da bir restoranda, kulüpte kutladığım zamanlar da oldu. Hazırlıklar en az eğlencesi kadar uzun sürerdi pek tabi. Nasıl girersen bütün yıl öyle gider diyenlere inanıyorduk her durumda. En ihtişamlı halimizle, en neşeli, en dertsiz, tasasız merhabayı demek için yarışıyorduk yeni seneye. Umut hep var evet ama, o zamanlar umut adeta içimizden taşıyordu. Şimdi yeni gelecek olanın coşkusu bir ayağım gibi kırık. Ağır aksak. Hiçlik değil ama eksiklik, bir boşlukla bakıyorum önüme. Daha çok, son bir kez arkama dönüp bakmak istiyorum. Sadece bir kez, fazla değil. Bu da umutla ilgili aslında. Daha umutlu olabilmek için neleri nasıl yaptım, bundan sonra nasıl yapmalıyım diye soruyorum. Kâğıt üzerindeki yaşınızı gösteren sayılar ilerledikçe geçmişe belki bir kere bakıyorsunuz, belki bir kere de geleceğe. Anın, o an alınan nefesin, o an yanınızda olanların, sahip olduklarınızın değeri artıyor. Bir hedefiniz olacaksa illa o da sağlık, mutluluk oluyor. Tembelleşiyorsunuz sanmayın, basit hedefler demeyin. Bu ikisi hayatta sahip olabileceğiniz en kıymetliler. Muhasebeyi neye, kime ne kadar değer verdim, neye zaman harcadım, pişman mıyım, hangi seçimlerim doğru yanlıştan ziyade içime sinen ne sinmeyen ne odağıyla yapıyorum. Olan oldu pişmanlık yok ama sil baştan başlayan sayaçta kulağımda küpe olsun maksat. Yoksa kabullenmeyi öğreniyorsun hayatı giderek. Ama hayatı, hataları ve haksızlıkları değil. Takvimler daha da acımasızlaşacak elbet. O zamanlar geldiğinde muhtemelen en zor senelerimden biri olarak hatırlayacağım 2022’yi. Hayatımdan ve sağlığımdan gidenleriyle… Ama bir yandan da şu yaşıma kadar hayatımda yaşadığım en güzel iki tecrübenin adımını attığım seneydi. Oreo’yu sahiplendim ve vejeteryan oldum. Artık kendimi daha çok seviyorum. Bu tercihleri neden daha önce yapmadım? Demek ki hazır değilmişim, demek ki zamanı değilmiş. En doğru zamanında, hayatımın en doğru kararlarını vermişim. Bütün o karanlık, gri gündemlerine rağmen geride bırakıyoruz 2022’yi. Geride bırakabilmek bile büyük bir adımdır. Önüne bakabilmek. Sırtımızda ödevler, yükler var. Hayvanlara, çocuklara, kadınlara dair, özgürlüklere dair, en basiti geçinebilmeye dair. Her ne olmuş olursa olsun, nefes aldıkça, var oldukça umut var. Olmalı. İnanıyorum. 2023 biterken yazacağım yazıda geleceğe dair umutlar çok daha az kırık dökük olacak. Yaralar kabuk bağlamış, izleri belli belirsiz olacak. Daha çok güneşli gün görmüş, daha çok deniz havası almış olacağız. Belki hâlâ “en güzel günlerimiz henüz yaşayamadıklarımız” diyeceğiz, o şiiri hep okuyacağız ama, geriye dönüp baktığımızda her şey güzel olmaya başlamış olacak.