İlgi odağı olma ya da dikkat çekme isteği kendi başına bir ruhsal hastalık belirtisi ya da bir ruhsal hastalık değildir. Dikkat çekme isteğinin aşırıya kaçması ve süreklilik göstermesi psikiyatride daha çok kişilik bozuklukları ile ilişkilendirilir.İlgi odağı olma ya da dikkat çekme isteği kendi başına bir ruhsal hastalık belirtisi ya da bir ruhsal hastalık değildir. Dikkat çekme isteğinin aşırıya kaçması ve süreklilik göstermesi psikiyatride daha çok kişilik bozuklukları ile ilişkilendirilir. Psikiyatride ilgi / dikkat çekme arayışı Histriyonik kişilik bozukluğunun temel özelliği olarak ele alınmaktadır. Diğer yandan narsistik kişilik ve borderline kişilikte de ilgi odağı olma davranışları görülebilmektedir. Diğer yandan bazı insanlarda bir kişilik bozukluğu olmasa bile yoğun stres altında iken bir baş etme düzeneği olarak dikkat çekme ve ilgi odağı olma davranışı ortaya çıkabilmektedir. Fakat bu durumda davranış süreklilik göstermez yalnız stresli dönemde ortaya çıkar. Gelelim filmimize. Evet Signe’de Histriyonik Kişilik ön plandaydı ama atlanan başka bir psikiyatrik hastalıktan da mustaripti. Münchhausen sendromu denilen ve az bilinen bir hastalığın mücessem hâliydi Signe. Münchhausen Sendromu (Yapay Bozukluk) veya İngilizce adıyla "Factitious disorder imposed on self" birinin hastaymış gibi davrandığı veya kasıtlı olarak kendi içinde hastalık belirtileri ürettiği psikolojik bir bozukluktur. Ana amaçları "hasta rolü" üstlenmektir, böylece insanlar onlara özen gösterir ve ilgi odağı olurlar. Fakat bu davranışlarında herhangi bir dışsal motivasyon (maluliyete bağlı para kazanma, bir çıkar elde etme gibi) yoktur. Münchhausen Sendromu'nun belirti ve semptomları çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir. En yaygın fiziksel semptomlar; karın ağrısı, eklem ağrısı, göğüs ağrısı, pıhtılaşma bozukluğu (koagülopati), ishal, hematüri, hiperkortizolizm, hipertiroidizm, hipoglisemi, enfeksiyonlar, nöbetler, iyileşmeyen cilt yaraları, kusma, zayıflıktır. Bu tablolar hasta taklidi yapmaktan, ortaya hastalık çıkarmaya veya daha kötü hâle getirmek için kendine zarar vermeye kadar gidebilir. Kendini köpeğe ısırtmaya çalışmak, tüm cildini bozup en sonunda ölümüne dahi neden olabilecek bir ilaç yan etkisinden faydalanması bizim de sık rastladığımız ve tedavisi de oldukça güç olan bu hastalığa dikkatimizi çekiyordu. Temel soru şu; Aslında sosyal medyada çoğu insanda bir miktar Münchhausen Sendromu yok mu?
İlgi manyağı çağında bir psikiyatrik hastalık: Münchhausen Sendromu
Mahir Yeşildal
Münchhausen Sendromu, birinin hastaymış gibi davrandığı veya kasıtlı olarak kendi içinde hastalık belirtileri ürettiği psikolojik bir bozukluktur. Ana amaçları "hasta rolü" üstlenmektir, böylece insanlar onlara özen gösterir ve ilgi odağı olurlar.
Mubi’de yayınlanan İlgi Manyağı filmini izledim. Rahatsız edici karakterleriyle sinir uçlarıma dokunmuş olsa da filmle alakalı birkaç tespitimi paylaşmak istiyorum. Norveç sineması (genel olarak İskandinav sineması) eskiden beri oldukça kaliteli işlere imza atıyor. Bu film yönetmen Borgli’nin 2.uzun metrajlı filmiymiş ama ben çok başarılı buldum. Signe ve Thomas karakterleri çok iyi oyunculuk ortaya koymuşlardı.
İlgi çekmek modern zamanların mühim problemlerinden biri. İlgiyi insanlar eskiden bilgileri, görgüleriyle dikkat çekiyorken şimdi ilgiyi filtreli instagram fotoğrafları, küfürlü konuşmaları, sığ esprileri ve estetik harikası bedenleriyle çekmeye çalışıyorlar. Bir ortamda abuk subuk fikir görünümlü beyin çöplerini ortaya sermekten çekinmemelerinin en büyük alt motivasyonu ‘ilgi çekmek’.
Sosyal bir varlık olması, psikolojik ve biyolojik gereksinimlerini karşılayabilmek için diğerleri ile iletişim ve ilişkiye girmek durumunda olması insanı bu yönde davranmaya yönlendirebilir elbette. Fakat bazen kişi sanki beklediği ilgiyi yeterince görmediği ya da göremeyeceği hissi içinde abartılı bir uğraş içine girer. Buna ‘kendisinin farkına varılması ‘yanında ‘diğer insanların gözünde herkesten daha farklı, özel bir yere konumlandırılma arayışı da eklendiğinde abartı daha da şiddetlenir. Kişi topluluklar içinde yıldız gibi ışıldama isteği ve gözlerin sürekli üzerinde olması isteği içindedir.
Bazı insanlar tek başına yaşamaya ve dünyanın merkezine kendilerini koymaya alışıktır. Bu sebeple sadece kendi yaşantılarını anlatma isteği duyarlar. Bu durum, iyi niyetli insanlarda da karşılaşılabilen bir hâldir. Oysa ben merkezci insanlar, hayatlarının iyi gidişatını konuşarak ve başkalarına kanıtlayarak var olurlar. Çevrelerindeki insanların ne anlattığını dinlemek konusunda istekli değillerdir. Uzun süren ilişkileri yürütmekte güçlük çekerler.
Kişi kriz anlarında onaylanma ihtiyacı duyabilir. Kendi içinde girdiği gerçekçi olmayan kompleksler, profesyonel yaşamda karşılaştığı zorluklar ve özel hayatında yaşadığı problemler sebebiyle kişi kendinden şüphe duymaya başlayabilir. Tüm bu durumlar kişide özgüven eksikliği ve kendinden emin olmama hâli yaratır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi