Geçen Cuma ne kadar da gururluydu iktidar eliti. Yeni Osmanlı’nın kurulma sürecinde bir aşama daha kaydedilmiş, bağımsız ekonomi ve siyaset için doğal kaynakları devreye sokacak refah dolu hayırlı bir süreç başlamıştı. Tabii muhalefetten ve bilim insanlarından AKP’nin yarattığı illüzyonu bozmaya yönelik peş peşe hamleler geldi. Önce arşivler açıldı. Türkiye defalarca petrol ve doğal gaz bulmuştu. Ama bu müjdeler bir türlü hayata geçmedi. Tabii geçmişte bir şeyin olmuyor olması gelecekte de olmayacağı anlamına gelmez. Yine de maden çıkarma gibi ciddi konularda biraz daha ihtiyatlı olmak gerekiyor. Ama “ciddiyet”, “gerçekçilik”, “ihtiyat” gibi kelimeler AKP’nin popülist ruh dünyası bağlamında değersiz ifadeler. Ardından süre, rezerv miktarı ve teknoloji tartışmaya açıldı. Gazın 2023’de kullanılabilir olması imkansızdı. Türkiye’de gazı çıkarıp işleyecek kadar teknoloji yoktu. Her ne kadar 6-7 yıllık ihtiyaç hiç kimsenin göz ardı edemeyeceği büyüklükte bir kaynağa işaret etse de, sadece bu rezerve dayanarak yeni bir Türkiye doğuyor gibi ifadeler kullanmak doğru değildi. AKP propaganda aygıtı her zamanki gibi olguların çok ötesinde bir algı yaratmıştı. Bu arka planı parantez içine alarak meseleleri yorumladığımızda iki tane soru öbeğinin ön plana çıktığı görüyoruz: İlk tartışma konusu hakikat ve siyasetle ilgili. AKP elitleri ve seçmen kitlesi için olgular neden bu kadar önemsiz? Bir şeyin gerçekliliğiyle kurgusu arasındaki fark onlar için “anlamsız”, “işlevsiz” veya “gereksiz mi”. Diğer soru seti de şöyle ifade edilebilir: Rantiye devlet neden bu kadar önemli? Türkiye popülizmin rantiye devlet özlemini ulusal bağımsızlıktan ayrı düşünmek mümkün mü? Siyasetin yapılma koşullarının akıl temelli olmaktan çıkarak arzu ve duygu yoğunluklu bir içeriğe doğru anlam kaymasına uğraması uzun bir sürecin sonucunda gerçekleşti. Şüphesiz ki sadece bize de özgü değil bu irtifa kaybı. Siyasi etkinlik bir ideale yaklaşma meselesi olmaktan çıkarak geçici ve teknik işlerin idaresine dönüştü. AKP’de her şeyin değişip sadece Erdoğan’ın yerinde kalması tesadüfi değil bu nedenle. Partilere baktığınızda karşınıza çıkan şeyler “fikir” değil, sadece “lider” ve “çıkar”. Tabii AKP, popülist çağının siyaset yapma yöntemlerini diğer partilere göre daha yoğun bir şekilde kullanıyor. Yeni bir Türkiye kurulduğu dış güçler ve terörist muhalefetin ise bu dönüşümü hazmedemediği algısı her türlü gerçek bilginin önüne geçmiş durumda bu nedenle. Bütçe açığının rekora koşması, dolar ve Euro karşısında liranın aşırı değer kaybı ve hayat pahalılığı önemsiz ayrıntılar. Muhalefetin ısrarla vurguladığının aksine iktidar aslında “yalan” söylemiyor. Bir “yalana” inanıyor. Ortada çok daha kötü bir durum var. Bu arzu siyaseti içerisinde doğal gaz ve petrol gibi madenlerin yaratacağı rantiye devlet koşulları iktidarın işini bir hayli kolaylaştıracaktır. Çünkü popülizm sadece iç ve dış düşman algısıyla devam edemez. İnsanları düşmanla korkutmanın ve arzuyla oyalamanın maddi bir sınırı var. AKP’nin ikna gücünün azalması ve bu bağlamda kaybedilen yerel seçim, maddi olanaklarla desteklenmeyen popülist bir arzu siyasetinin kaçınılmaz bir şekilde tükeneceğini de gösteriyor. İşte bu noktada rantiye devlet önemli. Rusya kadar doğal gazımız veya Suudi Arabistan kadar petrolümüz olursa insanlara arzu yanında ekmek de verebilir iktidar. Bu imkana kavuşurlar mı, şimdiden söylemek zor. Ama kaynak akmaya başladığı anda siyasette kartların yeniden dağıtılacağı kesin gibi. Armağan Öztürk (Doç. Dr. Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.)