Armağan Öztürk yazdı | Devlet krizi
Armağan Öztürk
Hükümet salgınla mücadele etmiyor demek şüphesiz ki çok büyük haksızlık. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere devlet aygıtının çeşitli unsurları canla başla çalışıyorlar. Ancak özellikle sağlık krizine eşlik eden ekonomik krizin kontrol altına alınması ve devlet kapasitesinin daha etkin bir şekilde kullanılması noktalarında bir memnuniyetsizlik hali söz konusu. Salgın küresel. Bu nedenle niye Türkiye’de corona var diye kimse hükümeti suçlayamaz. Ama alınan, geç alınan ve alınmayan tedbirlerin içeriği nedeniyle hükümeti siyasi açıdan eleştirmek pekala mümkündür. Eleştirileri durdurmak veya itibarsızlaştırmak için birlik ve beraberlik söyleminin yoğun bir şekilde kullanılması pratiği ise bence artık işe yaramıyor. Evet şüphesiz ki, bir belayla mücadele edilirken saflar sıklaştırılır. Farklılıklar ve kırgınlıklar unutulur. Tüm güç ve enerji tek bir noktaya toplanır. Ama böylesi bir eylem ahlakı için herkesin bahsi geçen ilkeye göre hareket etmesi gerekir. Yani hem iktidar hem de muhalefet dar politik gündemini bir kenara bırakmalı, bir anlamda siyaset yapmayı bırakmalı ve milli seferberlik ruhu içinde birlikte çalışmalıdır. Ancak ne yazık ki Türkiye’deki vaziyet tam olarak böyle değil. Hükümet tek taraflı olarak herkesi bağlayacak kararlar alıyor. Kararların hem alınış hem de uygulanış biçimi bakımından ise muhalefet dışlanmakta.
Elbet bu kriz de atlatılacak. Geriye dönüp baktığımızda şu cümlenin herkesin hafızasına kazınacağını düşünüyorum: “Devlet maske bile dağıtamadı”. İyi de neden? Hani Almanya bizi kıskanıyordu? Hani büyük bir şahlanış içerisindeydik? Hükümetin bu süreçte algıları ve olguları yönetmek konusundaki başarısızlığın nedenleri açıkça önümüzde durmakta.
CHP liderliğindeki Millet İttifakı unsurların belli başlı belediyelerinin yönetimlerini devralması AKP parti-devlet aygıtı içerisindeki senkronizasyonu bozmuş. İlk sorun bu. Belediyelerin bu süreçte mutlak bir şekilde dışlanması stratejisini başka türlü açıklayamayız. İstanbul ve Ankara son 25 yıldır olduğu üzere AKP’li kadroların elinde olsaydı maske ve erzak dağıtımı başta olmak üzere pek çok sosyal yardım faaliyetini merkezi hükümet mi yapmaya çalışırdı sizce? Tabii ki hayır.
Diğer sorun ise daha yapısal. Türkiye’de başkanlık sistemine doğru ve o sistem yürürlüğe girdikten sonra daha hızlı bir şekilde kurumsal birikim çöktü. Özellikle bürokratik liyakat bakımından ciddi bir sıkıntı söz konusu. Yönetici kadroda belirgin bir keyfilik ve plansızlık hali göze çarpıyor. Başka türlü geçen hafta bugün olan şeyleri izah edebilir misiniz? Sokağa çıkma yasağının uygulanma biçimi devlet aygıtının özellikle koordinasyon ve planlama gibi konularda çok zorlandığını gösteriyor.
Peki, tüm bu sorunların bir çözümü var mı? Şüphesiz ki evet. Öncelikle AKP ülkede değişen siyasi güç dengesini gerçekçi bir şekilde okumalı. Örneğin belediyelerin kaybedildiğini kabul etmeli artık. Merkezi hükümetin halkla hizmet götürmek için yerelle işbirliği yapması elzem. Vali belediye başkanının yerini alacak siyasi temsil gücüne sahip değil çünkü. Yerel yönetimlerle merkezi yönetim arasında muhalefetin varlığını tanıyan bir konsensüs pek çok sorun için yegane çözüm. Bürokratik kadrolar konusunda ise liyakate dayalı yapıya şans vermesi her şeyi kendiliğinden bir şekilde düzeltecektir. Bürokrasinin halka yol göstermesi için sınav birincilerinin sözlü sınavlardan elenmediği bir devlet ve siyaset iklimine ihtiyaç var.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi