İmamoğlu bu süreci doğru okuyamazsa kendisini erken emekli olmuş siyasiler kahvesinde bulabilir ama okursa ve bu krizi fırsata çevirirse Türkiye’nin geleceğinde önemli bir aktör olabilir. Bundan sonra tercih kendisinin. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu geçtiğimiz günlerde çok tahmin edilebilen, kâğıt üzerinde kusursuz gibi görünen ve kendisi için ilk bakışta en konforlu tercih olanı yaptı ve üzeri çok da kapalı olmayan bir şekilde yerel seçimlerde CHP markası ile yeniden İstanbul’a aday olduğunu açıkladı. Açıklamasında kendisinin bir Türkiye ve dünya hayali olduğunu vurgulayarak bu adaylık üzerinden 2028 yılında Cumhurbaşkanlığı adaylığını istediğini defalarca farklı cümleler ile dile getirdi. Kısacası İmamoğlu belediye meclisi de dahil İstanbul’u kazanacağını ve bu güç ile dizayn edeceği CHP ile Cumhurbaşkanlığına yürüyeceğini düşünüyor. Dediğim gibi kâğıt üzerinde hiçbir şey değişmez ise bu plan çok imkanlı duruyor. Ama sadece kâğıt üzerinde. 41 ilde örgütlenmeyi, Türkiye’yi kapsamayı ve CHP’yi bırakmayı çok maliyetli bulan İmamoğlu ve yakın çalışma arkadaşları en iyi bildiklerini yapmaya yeniden kalkışıyorlar. Yerelin en büyük pastası olan İstanbul’a sahip olmak. Ancak bu çok iyi bildikleri durum zannediyorum 2019’da kaldı ve şu anda Ekrem İmamoğlu önünde kendisini yemeği bekleyen üç tane büyük aslan var. İmamoğlu bu aslanları alt edip hedefine ulaşabilir mi çok emin değilim. Kuşkusuz imkânsız değil ama Profesör İhsan Dağ’ın Diken’de yazdığı gibi çok zor. Üç aslandan ilki İstanbullular ve CHP İstanbul örgütü. İmamoğlu çok görünür olarak ve süreç içerisinde kendi görev tanımını ve de sınırlarını aşan bir şekilde İstanbul’u yönetiyor. Çok başarılı işler de yaptı ama icraatları sırasında işin doğası gereği kızdırdığı ve kırdığı gruplarda oldu. Kısacası ister istemez iş yaparken yıprandı. Taksicilerin, kentsel dönüşüm yaptığı yerlerde küçük ve orta ölçekli esnafın tepkisini çekti. Cumhurbaşkanlığı seçiminde doğrudan taraf oldu ve Kılıçdaroğlu’nun bileti üzerine kendi ismini yazdırdı. Kısacası eskisi kadar tarafsız ve de yıpranmamış bir aday değil. Bununla beraber CHP örgütü ve onun yöneticileri ile de arasında ciddi bir çekişme var. İstanbul gönüllüleri kurabilir mi bunu bilemeyiz ama CHP örgütünün canla başla İmamoğlu için çalışmayacağını söyleyebiliriz. Dahası siyasetten bu kadar büyük bir uzaklaşmanın olduğu bir ortamda kitleleri sandığa çekmek de o kadar kolay olmayacak. İkinci aslan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP üst yönetimi. Artık bu yapının İmamoğlu ile sevişmediğini söylememizin bir haber değeri yok. Birbirlerinden hiç haz etmiyorlar ve mümkün olsa birbirlerinin bütün izlerini de silerler. Dahası Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim yenilgisi sonrasında toplandığı pejoratif görüşler de cabası. Kısacası bir yandan kendisini istemeyen ve içten içe kaybedip yenilmesini isteyen bir genel merkez varken, halkta bir karşılığı kalmamış bir genel başkan da mevcut. İmamoğlu bu noktada CHP üst yönetimi bir şey yapmasa bile onların adayı ve bu bile başlı başına bir sorun. CHP genel merkezi ölü taklidi bile yapsa İmamoğlu için bu negatif bir etki. Ayrıca CHP yönetimi bu şekilde kaldığı süre içinde AKP’nin de perde arkasından oyuna dahil olması ile HDP ve TİP pek muhtemel İstanbul için aday çıkartacaklar. Blok hâlde o adaylar kendi oylarını konsolide edemeseler bile İmamoğlu’nun oylarını çalacaklardır. Bu aslında onların bağımsız siyasi aktör olmalarının da bir doğal sonucu. Kısacası Ekrem İmamoğlu hem CHP genel merkezi hem de onun oluşturduğu olumsuz atmosferle de uğraşmak zorunda. Üçüncü ve en büyük aslan ise Erdoğan’ın kendisi. Hiçbir şey olmasa bile yaşı itibariyle kendinden sonrasını düşünmeye başlayan Erdoğan Hakan Fidan ve İbrahim Kalın gibi veliahtları yüksek siyasette önemli yerlere getirdi bile. Ancak aynı şekilde Erdoğan’ın daha sahaya süreceği çok adamı var. Selçuk Bayraktar, Murat Kurum İstanbul için ilk akla geneler ve bu sefer Erdoğan Binali Yıldırım döneminde yaptığı gibi işi sansa bırakmayacaktır. Kendi evini, evlatları için geri almaya çalışacaktır ki şu an için Erdoğan İmamoğlu’ndan her anlamda üç beş gömlek büyük bir aktör. Yenilmeyen, küllerinden doğmayı bilen, koltuğunu her krizden sonra biraz daha sağlamlaştıran Erdoğan çok fazla cephede mücadele etmek zorunda olan İmamoğlu’nu bu sefer hiç ama hiç rahat bırakmayacaktır.
Ekrem İmamoğlu hem CHP genel merkezi hem de onun oluşturduğu olumsuz atmosferle de uğraşmak zorunda. Üçüncü ve en büyük aslan ise Erdoğan’ın kendisi.
Hatta çok ileri gitmeyeceksem Erdoğan bu sefer İstanbul’u yakar ama İmamoğlu’na vermez. Biliyorum bu cümle çok iddialı ama İstanbul, Erdoğan’ın büyük aşkı ve onu ellere yar etmez bir kere daha. Bu noktada İmamoğlu’nun başında Damokles kılıcı gibi sallanan yargı kararına değinmek bile istemiyorum. Ama şunu not edeyim: İmamoğlu’nun yargı kararının işletilmesinin Erdoğan ve ekibi için siyasi maliyeti sıfır değerindedir. Kimse bu yargı kararı işletilirse insanların sokaklara döküleceği gibi bir hayale kapılmasınlar. Unutmayın Erdoğan’ın en önemli özelliği yapılamaz denilenleri yapması ve bu şekilde yoluna devam etmesi. Bir çırpıda İmamoğlu’nun önünde onu yemek için bekleyen aslanları bu şekilde sayabilirim. Ancak bununla beraber ne gibi bir propaganda izleyeceği, İstanbul mu yoksa Türkiye mi konuşacağı, dilindeki sertliğin tonu, hedefine koyacağı kişinin Erdoğan mı yoksa karşısındaki aday mı olacağı, İstanbul için daha büyük bir resimden nasıl oy devşireceği gibi de bir sürü konu var. İşin özü İmamoğlu’nun işi çok zor. İmkânsız değil ama birbirinden çok farklı aktörler ile aynı anda mücadele etmesi lazım ve dahası neyi neden ve nasıl istediğine de karar vermeli. Bu noktada ukalaca olmayacaksa geçen gün yaptığı açıklama ve de Oksijen’deki yazısından yola çıkarak da çok iyi bir ekiple çalıştığını söylemeyeceğim. Bu noktada acilen onun yüzüne onu gerektiğinde eleştiren ‘bak başkan yanlış yapıyorsun’ diyebilen bir kadroya ihtiyacı var. Kuşkusuz mevcut kadrosu ona 2019 seçimini iki kere kazandırdı ama tarihler 2023 ve seçim 2024 yılında ve şu an için aktörlerin konumlanışları çok farklı. İmamoğlu bu süreci doğru okuyamazsa kendisini erken emekli olmuş siyasiler kahvesinde bulabilir ama okursa ve bu krizi fırsata çevirirse Türkiye’nin geleceğinde önemli bir aktör olabilir. Bundan sonra tercih kendisinin.