Yahu kardeşim vatan mı bölünseydi? Söylesenize ha, vatanın bölünmesi altının 2 bin lira olmasından evla mıydı? Gram altın almazsın, olur biter ama bu vatanı bir daha kuramazsın. Sabah haberlere bir bakayım dedim, vışşş, amma bölücü, amma vatan haini var yahu. Bunlar izansız, bunlar vatan haini. Neymiş, altının gramı 2 bin liraya koşuyormuş. Yahu kardeşim vatan mı bölünseydi? Söylesenize ha, vatanın bölünmesi altının 2 bin lira olmasından evla mıydı? Gram altın almazsın, olur biter ama bu vatanı bir daha kuramazsın. Ne demişti Mehmet Akif, “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın,” demişti. Ama sizin gözünüzde vatan, 1 gram altın etmiyor işte. Bir başka yerde de dövizden söz ediliyor. Bu da rekor üstüne kırıyormuş. Her gün, her geçen dakika yeni rekorlar kırılıyormuş. İyi de canım kardeşim, sen maaşını dövizle mi alıyorsun? Maaşını dövizle alanın, dolarla iş yapanın meselesi o, bize ne? Hadi bana inanmıyorsunuz, bakın burası çok önemli, en büyük holdinglerin başındaki işkadınlarına da inanmıyorsunuz? Ekonomi iyi hamdolsun, uçuyor. Kafeler, lokantalar hep dolu. Ayrıca, daha önemli bir şey var. Diyelim, döviz düştü. Sayın Cumhurbaşkanımız bir emretti, şak diye 1 dolar 1 lira oluverdi. Yapamaz mı, bal gibi yapar. Yapmıyorsa Reis’in bir bildiği vardır da ondan yapmıyordur. Adam ekonomist yahu, ekonominin ciğerini biliyor. Ama belki de o zaman erkekler birbirleriyle evlenecekler affedersin. Olmaz olsun kardeşim böyle şey, benim oğlum başkasının oğluyla evleneceğine varsın dolar 50 lira olsun. Evet, isterse 150 lira olsun, yeter ki benim oğlum başkasının oğluyla evlenmesin. Şimdi evlenebiliyor mu? Hayır. Neden? İşte Reis’in taş gibi sağlam politikaları yüzünden. Bu dört harfliler var ya, şimdi cin çağırır gibi çağırmayayım, Allah sizi inandırsın erkeklerle erkekleri evlendirmenin önünü açabilmek için doların düşmesini bekliyorlar. Bana bunu söyleyen bizim berber, o da birini tıraş ederken öğrenmiş, dediğine göre de kulağı çok delik bir abimizmiş. Dolar düştüğü anda erkekler diğer erkeklerin kollarına atacaklarmış kendilerini. Ha “atacaklarsa atacaklar bundan sana ne?” diye söyleniyor bizim hanım ama onun aklı ermez böyle ciddi meselelere. Vatan elden gider, bayrak iner, ezan diner. Neyse, dış politikada dediğimizin tam tersine bir karar vermemiz için bir gün yetmiş. Bu kaz kafalıların anlamadığı bir şey var, Reis’in bir bildiği vardır arkadaşım. Geçenlerde de muslukçu mu ne bir Arap vardı, adamı kesip biçtilerdi de kuşbaşı doğradılardı, Reis o zaman ne dediydi, “enayi miyiz ki bu dosyayı size teslim edelim?” dedi. Bizim hanım etti diyor ama bunlar hep yalan dolan, ben televizyonu açıyorum bu konuda hiçbir şey göremiyorum, etse haberimiz olurdu elbette ama bu bölücüler, bu vatan hainleri ısrarla ettiğini söylüyormuş. Velev ki etti, yahu bir bildiği vardır be Reis’in. Adam koca ABD Başkanı’nın burnunu sürtüyor, en büyük savaşlarda bütün dünya onun gözünün içine bakıyor. Bizim hanım canımı çok sıkıyor bugünlerde, “bu can bu bedenden çıkmadıkça onu alamazsınız,” dediği biri varmış, onu da bırakmışız, bir de bir papazdan söz ediyor, onu da özel uçakla yollamışız. Yav papazın ne işi var burada, salyangoz mu sattıraydı Reis ona? Hadi yallah hemşerim, git başka yerde yap misyonerliğini. Bak ben bu kelimeyi de yeni öğrendim, dedim nola ki bu, “misyoner” yazdım internete. Aman yarabbi, o neymiş öyle, heyecandan ne yapacağımı bilemedim de telefonu elimden düşürdüm. Tabii düşürünce yenisini almak gerekti, pfüüüy, ne fiyatlar öyle arkadaş, ateş pahası. Şu benim misyonerlik davasına kırılan telefonu yenisini almak artık hayal bile olmaktan çıkmış. Gene de çok şükür halimize, işte görüyorsun Avrupa aç sefil, raflar bomboş. Bizdeki bolluk bereketin çeyreğine sahip değiller. Akaryakıta çılgın zam gelmişmiş, sonra döviz arttığı için yeniden gelecekmiş, her şeyin fiyatı yükselecekmiş. Eve döndüm, hanım öfkeden köpürüyor. “Nerede kaldın?” diyor, tabii aramış ulaşamamış, malum misyonerde telefon kırıldı. Dedim hanım, sen sus, Reis’in bir bildiği vardır elbette, ayrıca bak çok şükür erkekler erkeklerle evlenmiyor, ezan dinmiyor, bayrak inmiyor… “Ne yiyeceğiz peki?” diye soruyor bana, barbunya şu kadar olmuş da kıymanın kilosu… Bu kadınlar hakikaten bir halttan anlamıyorlar, beka meselesi varken o hâlâ lüks peşinde, kuru soğan yeriz kardeşim, ekmek… Onun da hem gramajı düşmüş hem fiyatı artmış. Amaaann, vatan bölünmedi, bayrak inmedi ya bu bana yeter. Bunlar da zaten Bay Kemal’in suçu. Aslında onun bile değil, Amerika var arkasında, PKK sevici Yahudi masonlar öyle olsun istiyorlar… Şu Lozan da ortadan kalkmadı gitti. Topraktan bor fışkıracak, petrol fışkıracak, gazı zaten bulduk… Neyin ne olduğunu biliyoruz biz.