Gelirler ile giderler arasındaki dengeyi sağlamak, tasarrufları artırmak ve geleceği düşünmek, her ekonomik dansın başarısı olur. Ekonomi yönetimi, bu dansın her anını doğru bir şekilde yönlendirmeli. Kaldı ki şu ana kadar atılan adımlar umut vermiyor. Merhaba sevgili okurlar, Bu haftaki köşe yazımda, ülkemizin 2023 yılı Temmuz ayı ve Ocak-Temmuz dönemi bütçe uygulama sonuçlarını inceleyerek, ekonominin sahnesinde yaşanan oyunun perde arkasına birlikte bakacağız. Bütçe, her aile bireyinin tanıdığı bir kavram. Evdeki giderleri gelirlerle dengelemeye çalışırız, harcamalarla gelirlerin birbiriyle uyum içinde olmasını hedefleriz. İşte devletin de benzer bir stratejiyle yönettiği ekonomik günlüğüdür; bütçe. Bütçe Kanunuyla devlete gelir toplama ve harcama yetkisi verilir. Bu kanunu diğer kanunlardan ayıran önemli bir nokta yıllık olması. Aslında bu kanunla halk kaynak toplama ve harcama yapma yetkisini (bütçe hakkı) seçilmiş kişilere yani meclise devretmiş olur. Sağlıklı bir bütçenin temel prensipleri, giderlerin gelirleri aşmaması, geleceğe yatırım yapılması ve tasarrufun öne çıkmasıdır. Eğer bütçede gelirlerden daha fazla harcama yapılıyorsa, bir süre sonra işler sarpa sarar. TEMMUZ AYINDA BÜTÇE RÜZGÂRLARI Temmuz ayı bütçe sonuçları, vatandaş için adeta bir ekonomik fırtına gibi... Bütçe giderleri %74,7 artarken, bütçe gelirleri %156,1 oranında bir yükseliş sergilemiş. Bütçe fazlası 48,6 milyar lira olarak kaydedilmiş. Ancak, bu büyülü rakamların ardında derinlemesine bir analiz gerekiyor. Bu kapsamda vergi türlerinin tahsilatına bakıldığında; bu yılın Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre; Kurumlar Vergisinde % 758, Dahilde Alınan KDV’de % 438, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinde %  165, Özel Tüketim Vergisinde % 130, Gelir Vergisinde % 116, İthalde Alınan KDV’de % 96, diğer vergilerde % 134, harçlarda % 183 ve Damga Vergisinde ise % 120 oranında artışlar olmuş. Artış oranları bile durumun vahametini ortaya koyuyor. Yük vatandaşın sırtında... 2023 Temmuz ayında faiz giderleri ise  %126 oranında artarak 37,7 milyar liraya ulaşmış. Bir yıl öncesine göre önemli bir artış.
Vergi verileri, ülkenin ekonomik yönetiminin temel direksiyonunu gösteriyor. Ancak bu dansın adil mi, yoksa adil olmayan bir şekilde mi oynandığı tartışılır bir konu. Vergi artışları, çeşitli toplum kesimlerinin mali durumlarına göre değil, matematiksel hesaplarla belirlenmiş.
OCAK-TEMMUZ: İKİ YÜZÜN HİKÂYESİ Ocak-Temmuz dönemine baktığımızda görüntü biraz değişiyor. Bütçe gelirleri temmuz ayındaki vergi artışlarına rağmen giderlerin arkasında kalmış. Bütçe açığı 434,7 milyar lira, faiz giderleri 313 milyar lira. Bu tablo, ekonomik dengeyi yakalamak adına önemli adımların atılması gerektiğini gösteriyor. *Cari transferler kapsamında yer alan görevlendirme giderleri (görev zararları) geçen yılın ocak-temmuz döneminde 31,5 milyar lira olarak gerçekleşmiş, bu yılın aynı döneminde ise % 294 oranında artarak 124,3 milyar liraya çıkmış. Sosyal Güvenlik Kurumları da dâhil edilerek yapılan geniş tanımlı görevlendirme giderlerine bakıldığında ise geçen yılın Ocak-Temmuz dönemine göre % 178 artış göstererek 374.3 milyar liraya ulaştığı görülüyor. * Tarımsal destekleme ödemeleri; geçen yılın Temmuz ayına göre bu yılın aynı ayında % 59 oranında azalarak 0,9 milyar lira olarak gerçekleşmiş, bu yılın Ocak-Temmuz döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre ancak % 64 oranında artabilmiş ve 38,7 milyar lira olarak gerçekleşmiş. Bu veri de bize bir bakıma ülkemizde tarımsal ürünlerde yaşanan pahalılık ve tarımın terk edilmişliği için ipucu veriyor. * Sermaye transferleri geçen yılın Ocak-Temmuz döneminde 10,7 milyar lira olarak gerçekleşmiş,  bu yılın aynı döneminde ise  % 528 oranında artarak 67,1 milyar liraya çıkmış. Bütçe verilerine bakıldığında toplam 38,7 milyar liralık harcamanın detayının görülmediği ve “Sınıflandırmaya girmeyen diğer kurum, işletme ve hane halkına yapılan sermaye transferleri”  olarak gösterildiği ve bu yaklaşımla bütçenin açıklık ve şeffaflık ilkesinin göz ardı ettiği görülüyor. Bina ve diğer inşaat işleri, ulaşım araçları, makineler, demirbaşlar gibi sermaye nitelikli harcamaların finansmanı amacıyla kişi ve kurumlara yapılan karşılıksız ödemeler sermaye transferlerini oluşturuyor. Bu yılın Ocak-Temmuz dönemi toplam vergi gelirlerinin % 22,1’ini İthalde Alınan KDV,  % 11,4’ünü Dahilde Alınan KDV, % 19,9’unu Özel Tüketim Vergisi, % 16,1’ini Gelir Vergisi,  % 15,2’sini Kurumlar Vergisi, % 6,8’ini diğer vergiler, % 3,1’ini de Banka ve Sigorta Muameleleri vergisi, % 3,3’ünü Harçlar, % 2,1’ini ise Damga Vergisi oluşturuyor. Söz konusu vergi verileri; vergi sistemimizi ve uygulayıcıların dayandığı vergi yaklaşımını göstermesi açısından önemli. Toplam vergi hasılatının yüzde 67’si dolaylı vergilerden oluşuyor.
Bütçe, ekonomik sağlık için bir rehber olmalı. Gelirler ile giderler arasındaki dengeyi sağlamak, tasarrufları artırmak ve geleceği düşünmek, her ekonomik dansın başarısı olur
VERGİLERİN MASALI: ADİL Mİ, DEĞİL Mİ? Vergi verileri, ülkenin ekonomik yönetiminin temel direksiyonunu gösteriyor. Ancak bu dansın adil mi, yoksa adil olmayan bir şekilde mi oynandığı tartışılır bir konu. Vergi artışları, çeşitli toplum kesimlerinin mali durumlarına göre değil, matematiksel hesaplarla belirlenmiş. Güçlü olana ve çok kazanana dokunmayan, harcamalar üzerinden halka fatura kesen bir vergi sistemi… Bir başka ifadeyle çeşitli toplum kesimlerinin ödeme gücünü dikkate almadan yapılan bu vergi yüklemeleri adil olmamış, mali disiplin tanımıyla uyuşmamış ve sadece bir matematik işlemle vergi gelirlerini artırma çabası olarak çağdaş vergi düzenlemelerine aykırı bir şekilde ülkemizin mali tarihine kötü bir örnek olarak girmiştir. SON PERDE: SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DANS Rakamların ardında yatan hikâyeyi anlamak, ekonominin ritminde yürümek anlamına geliyor. Bütçe, ekonomik sağlık için bir rehber olmalı. Gelirler ile giderler arasındaki dengeyi sağlamak, tasarrufları artırmak ve geleceği düşünmek, her ekonomik dansın başarısı olur. Ekonomi yönetimi, bu dansın her anını doğru bir şekilde yönlendirmeli. Kaldı ki şu ana kadar atılan adımlar umut vermiyor.