Ekonomimizi büyütüp pastadan daha çok pay almalıyız. Bugün Almanya, İngiltere, Fransa, ABD sürekli pastalarını büyütüyorlar. Yoksa bu ülkelerinde kendi içlerinde ikiye, üçe taraflaşması çok uzun sürmez.
Seçimlerin ardından ekonomi ve piyasa açısından en istenmeyen sonuç çıktı. Belirsizlik on beş gün uzadı. Olmayan paramızı on beş gün daha saçacağız. İkinci turda Kılıçdaroğlu kazansa bile meclis çoğunluğunun Cumhur ittifakında olmasını piyasaların ve ekonominin sindirmesi zaman alacaktır. Erdoğan seçilirse üzgünüm her şey her gün kötüye gitmeye devam edecektir. Şimdiye kadar ki uygulamaları Erdoğan’ın bildiği yoldan dönmeyeceğini gösteriyor. Üstelik vatandaş da onun yolunu onaylıyor. Erdoğan kendini düzeltmek için bir sebep göremiyor.
Yaz ayları geldiği için turizm ve yurtdışında çalışanlarımızdan döviz gelecektir. Yaz ayları doğalgaz ihtiyacımızı azaltacak. Giyecek, yiyecek, barınma, eğitim harcamaları azalacağından ikinci seçimin sonucu ne olursa olsun Kasım ayına kadar geçici ferahlama sağlayacaktır.
Türkiye’nin mevcut durumu; Aylardır yazdığım gibi Türkiye uçurumdan yere çakıldı. Uzun zamandır hiç muayene edilmeden serum ve ağrı kesicilerle yarı bilinçli şekilde dipte yatıyor. Hangi organımız patladı, hangi kemiğimiz kırık bilmiyoruz. Hiç bir verimiz, tahlilimiz güven verici değil.
Ülkenin dövize eroinman derecesinde bağlı olması büyük sorun. Üretmek ve ihracat yapmak için ithalata dolayısıyla dövize gereksinimimiz var. Ama ülkede döviz yok hatta gırtlağa kadar döviz borcu var.
Nisan ayı yıllık TÜFE'si ENAG’a göre %113. Döviz artışını engelleyemezsek enflasyonu düşürmemiz çok zor. Prof. Dr. Hakan Kara, Dolardaki %1 artışın enflasyonu 0,3 puan artırdığını söylüyor. Cuma günü resmi dolar kuru 19,58 liradan kapadı. Yıl sonuna kadar 24 lira ortalama ile seyrederse %22'lik bir artış demek bu. Enflasyonu 7 ile 10 puan arası yukarı taşıyabilir.
Nisana kadar dört aylık dış ticaret açığı 43,5 milyar dolar. Marta kadar üç aylık cari açık 23,6 milyar dolar. Swap hariç net MB döviz rezervi 55 milyar dolar. Toplam dış borç 459 milyar dolar. Toplam dış borcun milli gelire oranı %50 üstünde. Dövize ve enflasyona endeksli borçları dahil edince %70 üstüne çıkıyor.
Aylardır yazdığım gibi Türkiye uçurumdan yere çakıldı. Uzun zamandır hiç muayene edilmeden serum ve ağrı kesicilerle yarı bilinçli şekilde dipte yatıyor. Hangi organımız patladı, hangi kemiğimiz kırık bilmiyoruz. Hiç bir verimiz, tahlilimiz güven verici değil.
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşların Türkiye notu “Çöpün” bir tık üstünde. 2023 yılının ilk dört ayında bütçe açığı 383 milyar TL oldu. 2022 yılının tamamında 139 milyar liraydı. Vahameti düşünün artık. Doğrudan yabancı yatırımı yok, yabancı portföy yatırımı yok. Bir gayrimenkule yabancı yatırım geliyordu, son zamanlarda durdu.
Sevgili Eylem Ünal geçen gün bir yazı paylaşmıştı. Türkiye’nin risk primi Kılıçdaroğlu kazanacak coşkusuyla 495 puana düştü. 10 milyon dolar Türkiye Eurobondu alan bir yabancı yatırımcı, bu yatırımını sigorta ettirmek isterse 495,000 dolar prim ödeyecek. Uzun zamandır CDS puanımız 550 puan civarındaydı. Pazartesi seçim sonuçları ile yeniden 570 puana çıktı. Cuma günü ile Pazartesi gün arasında bu yatırımcının ödeyeceği sigorta pirimi bir günde 75 bin dolar arttı.
OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk dördüncü ülke Türkiye. Geçen hafta Hazine 2 yıl ve altı yıl vadeli iki ihale yaptı. Kamu bankaları dışında alıcı çıkmadı. Ne yurtiçi ne yurtdışı yatırımcı Türkiye rakamlarına güvenmiyor.
Sevgili dostlar Dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu, askeri, gemisi, silahı, vatanseveri az olduğundan batmadı. Ekonomisi çöktüğü için, çağdaş teknolojiye, bilime ayak uyduramadığı için battı. Dünyada pastasından aldığı payı artıramadığı için battı. Türkiye ekonomisi bugün de bitik durumda. Pastayı büyütemediğimiz için önümüze konan lokmayı da kaybetmemek için her gün biraz daha taraflaşıp biraz daha karşı tarafı koyun olmakla, hain olmakla suçluyoruz. Ekonomimizi büyütüp pastadan daha çok pay almalıyız. Bugün Almanya, İngiltere, Fransa, ABD sürekli pastalarını büyütüyorlar. Yoksa bu ülkelerinde kendi içlerinde ikiye, üçe taraflaşması çok uzun sürmez.
Türkiye 800 baz puan artırdı. Tüm dünya faiz artırırken de “Dünya faiz artırımına başlıyor, faiz indirmek intihar olur” diye yazıp durdum ama inadım inat deyip defalarca faiz indirdiler.
Bugün Kuzey Kore, Hindistan, Çin savunma sanayinde dünya devi ülkeler. Peki ya vatandaşları ne halde!? Allah aşkına sorun kendinize, bu ülkelerin vatandaşı mı olmak istersiniz yoksa Norveç’in mi? Türkiye’den, Uzakdoğu ve Ortadoğu’dan insanlar neden Avrupa’ya koşup mülteci olmaya çalışıyor!?
Global Gelişmeler Türkiye için fırsatlar yaratabilir; Dünyadaki gelişmeler Türkiye için fırsatlar yaratacak gibi duruyor. Ancak, bu fırsatları Erdoğan iktidarı haneye yazamaz. Dünya faiz indirirken neredeyse yalvardım “Faiz artırmayın, dünyada düşüyor. Global sermaye faiz yüzünden gelmemezlik yapmıyor, güven yüzünden gelmiyor” diye. Türkiye 800 baz puan artırdı. Tüm dünya faiz artırırken de “Dünya faiz artırımına başlıyor, faiz indirmek intihar olur” diye yazıp durdum ama inadım inat deyip defalarca faiz indirdiler.
Fırsatlara bakalım;
Öncelikle dünya durgunlukta. Dünya da emtia fiyatları artmayacak demektir. Dünya Emtia endeksi 2022 Haziran ayında 135 puandayken bugün 101 puan civarında. Görünen o ki 85 – 102 puan bandında bir süre kalacak. Durgunluk devam ederken petrol ve doğalgaz fiyatları da yatay seyreder tahmin ediyorum. Türkiye’nin 2022 Enerji ithalatı 100 milyar dolar. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının yatayda kalması veya gevşemesi Türkiye için çok önemli.
ABD’nin borçlanma tavanı krizi, global piyasaları olumsuz etkiliyor. Eninde sonunda borçlanma tavanı açılacaktır. Dolar son haftalarda bu sorun yüzünden tüm dünya paraları karşısında değerlendi. Borçlanma sorunu çözülünce gevşemeye başlayacaktır. İthalatı dolar ile ihracatı Euro ile yapan Türkiye için faydalı bir gelişme.
Dünya yüksek enflasyonu baskılamak için faiz artırıp duruyor. ABD sanki bu işin sonuna geldi. AB, İngiltere için biraz daha artış beklentisi devam ediyor ama daha yumuşak. En güzel tarafı dünyada 2023 sonunda faiz indirimlerinin başlayacağına dair beklenti hızla artıyor. En kötü 2024 yılı ile birlikte faiz indirimlerinin başlayacağı oldukça yüksek bir beklenti. Bu durum İktidar değişir ise Türkiye’nin faizlerini sert yükseltmeden global sermaye çekebilmesi sonucunu doğurabilir.
Rusya – Ukrayna savaşı tüm fiyatlamaların içinde. Daha fazla büyüyüp dünyayı etkileyeceğini sanmıyorum. Sorunlarımızdan biri Rusya olacak. AB ülkeleri, Rusya’ya uyguladıkları yaptırımların Türkiye başta bir kaç ülke tarafından delindiğini ve bu ülkelere de yaptırım uygulanmasını söyleyip duruyorlar. İktidar değişmezse Türkiye’nin bir AB yaptırımları silsilesi ile karşılaşması çok uzun zaman almaz.
İktidar değişmezse doların gerçek değerini hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Korkum, Türkiye bankalarında 20 lira gözüken doları yurtdışından 50 liraya almamız.
Erdoğan’ın Rusya sevdası vardı. İhracat yapıyoruz diyordu. İyi de 2022 yılında en çok ihracat yaptığımız 5 ülke; Almanya, ABD, Irak, İngiltere ve İtalya. Fosil enerji gereksinimimizin %50 sini Rusya’dan sağlıyoruz. Nükleer enerjimizi de %100 Rusya’ya bağlıyoruz. Rusya’ya bu kadar bağımlı hale gelmeye benim kafam basmıyor. Kısaca yüzümüzü yeniden ABD ve Avrupa’ya dönmek işimizi daha kolaylaştıracaktır. Ama bunun için iktidarın değişmesi gerekiyor. Avrupa’ya dönmek için tarihi fırsatı heba etmeyiz inşallah.
PİYASA;
DOLAR/TÜRK LİRASI ; Doların olması gereken fiyat ne? 25 lira mı, 38 lira mı? Son zamanlarda dolar karşısında en çok değer kaybeden para, Türk lirası. Gelişmekte Olan Ülkelerin paraları bile Arjantin ile Türkiye hariç dolar karşısında değer kazanmış. Dolar, Major ülke paraları karşısında son bir yılda %4 civarı değer kaybederken Türk lirasına karşı %30 değer kazanmış.
Faizi artırmak tek başına yeterli olamayabilir. Eskiden faiz sert yukarı çıkınca vatandaş elindeki doları bozup faize koşardı. Bugün dolarda parası yok ki. Zaten kur korumalı da. İktidar değişirse doların dengelenmesi için sekiz ile on iki ay beklemek gerekecek. İktidar değişmezse doların gerçek değerini hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Korkum, Türkiye bankalarında 20 lira gözüken doları yurtdışından 50 liraya almamız.
BİST100; Burada önemli olan yabancı alışı gelir mi. 5 Mayıs haftası dahil sattılar. Yılbaşından 5 Mayıs tarihine kadar borsa %20 gevşerken yabancı portföyü %22 gevşemiş. Yabancı çıkışı devam ediyor yani. Borsa pahalı mı ucuz mu!? Burasıda muamma. Son iki günlük çıkışı saymazsak son iki haftada borsamız dolar bazında %13 değer kaybetmiş. Şirketlerin gerçek değeri nedir? Gerçek döviz ve enflasyon belli olmadığından şirketlerin enflasyon sonrası değeri yok kimsede. 2015 yılında ABD borsası ile Türkiye borsası dolar bazında birbirine eşit iken bugün itibarıyla ABD borsası dolar bazında Türkiye borsasının üç katı seviyesinde.
Diğer yandan Bist 100 dolar bazında 2,45 dolar seviyesinde. On yıllık ortalaması 2,5 dolar. Ben yabancı yatırımcının hiç bir dolar üstünden kalıcı yatırım yaptığını görmedim. 2003 yılında alıma başladıklarında endeks 0,65 dolar civarındaydı mesela. Borsa lira bazında değer kazansa bile dolar bazında değer kazanmayacağını düşünüyorum mevcut iktidar kalırsa. Endeks 4500 puandan 10000 puana gider ama dolar bazında 2,5 dolar üstünde kalamayacaktır.
ALTIN/ONS; Geçen hafta; “Çok net Üçlü Tepe görünüyor. 2080 doların üstüne çıkmadığı müddetçe altından uzak durmanızı öneririm. Eğer üçlü tepe formasyonu çalışacaksa bundan sonraki haftaların kapanışı hep 2016 doların altında kalacaktır” tahmininde bulunmuştum. Hafta içinde 2048 doları görse bile kapanışı 2011 dolardan kapadı. Dikkat kesilmeye devam.