Bir taraftan KKMye ilişkin tüm maliyetin TCMB tarafından ödenecek olması, bir taraftan da kurdaki ciddi artışların olduğu dikkate alındığında bu ürünün yaratacağı parasal genişleme, buna bağlı enflasyonist etki ne olacak? Geçtiğimiz hafta Kur Korumalı Mevduatla ilgili yeni bir düzenleme gündeme geldi. Bilindiği üzere birikimlerini enflasyonun etkisinden korumak isteyen tasarruf sahipleri döviz cinsi mevduat tercihlerinde ısrarlı. Dövizle ilgili sorunlara çözüm getirmek amacı ile bu kesime 2021 yıl sonunda bir ürün sunuldu. Kur Kurumalı Mevduat Hesabı (KKM). Döviz birikimlerini TL’ye çevirmeleri karşılığında hem TL cinsinden faiz geliri hem de dövizdeki artış oranının TL faizi geçmesi durumunda tasarruflarını bir kayıp olmadan dövize çevirebilmelerine olanak tanıyan bir uygulama. Sonrasında TL birikim sahiplerini de kapsama alarak bu hesabı açabilecekleri ve aynı koşullarda değerlendirebileceklerine ilişkin uygulama genişletildi. Maliyet tarafında ise, eğer başlangıçta hesap dövizden dönüşümlü ise ve vade sonunda dövizdeki artış TL faizin üzerine çıkıyorsa aradaki maliyet farkını TCMB ödemekte idi. Hesabın başlangıcında birikim TL olup bu ürünü kullananlardan kaynaklanacak benzer maliyet farkının ise bütçeden karşılanması öngörüldü ve uygulama başladı. Resmi rakam olarak KKM hesabının verileri 18 Şubat 2022’den itibaren yayınlanmakta. O tarihten itibaren açılan KKM hesaplarının TL ve $ cinsinden seyri aşağıdaki grafiktedir. * Sol eksen TL cinsinden, sağ eksen $ cinsinden milyar kısaltmalıdır. Yukarıdaki grafikte mavi çizgi hem dövizden dönen hem de TL’den bu hesabı açanların toplam KKM tutarının TL bakiyelerini, kırmızı çizgi ise o günkü kurdan aynı bakiyenin dolar karşılığını göstermektedir.
1 Mayıs-30 Haziran arasında %33’ün üzerinde kur artışı oldu. Bu artışın KKMye bağlı yaratacağı maliyetleri henüz net olarak bilmiyoruz ancak çok yüksek olacağını tahmin etmek de zor değil.
Rakamın kendisi giderek büyürken kur artışlarının faiz oranlarını geçtiği dönemlerde maliyetlerin de bir kısmı bütçeye, bir kısmı ise TCMB’ye yansıtıldı. Ancak kamuoyu olarak biz TCMB’nin bu ürünle ilgili ne kadarlık bir maliyet üstlendiğini resmi olarak ve istatistiki veriler çerçevesinde göremiyoruz. Ara sıra bazı yetkililer yuvarlak ifadelerle bazı rakamları beyan ediyorlar. Bütçeye yansıyan kısmı ise 2022 yılında toplam 92,5 milyar TL, 2023 yılının ilk 4 aylık toplam 4,4 milyar TL. Bu rakamlar sadece TL’den KKM açan hesaplara ilişkin oluşan maliyet.  Dövizden dönen (ki önemli kısmının bu tür hesap olduğu tahmin ediliyor) hesapların maliyetinin de en az bu rakamlar kadar olduğunu öngörebiliriz. Aynı zamanda bu maliyetler döviz kurunun fazla artış kaydetmediği dönemlere ait olup, bilindiği üzere seçim sonrası kısa süre içinde döviz hareketlendi. Nitekim 1 Mayıs-30 Haziran arasında %33’ün üzerinde kur artışı oldu. Bu artışın KKM’ye bağlı yaratacağı maliyetleri henüz net olarak bilmiyoruz ancak çok yüksek olacağını tahmin etmek de zor değil. Geçtiğimiz hafta ise KKM’ye ilişkin maliyetlerin tamamının TCMB tarafından karşılanması, bütçeye yansıtılmaması yönünde girişimde bulunuldu. Bu ne anlama geliyor? Bütçeden karşılananları devlet borçlanarak tedarik edip öder, TCMB ise doğrudan para basarak öder. Bir taraftan KKM’ye ilişkin tüm maliyetin TCMB tarafından ödenecek olması, bir taraftan da kurdaki ciddi artışların olduğu dikkate alındığında bu ürünün yaratacağı parasal genişleme, buna bağlı enflasyonist etki ne olacak? Konunun bir de TCMB’nin söz konusu maliyetleri gider yazacak olması nedeni ile kârındaki düşme ve yıl sonlarında kârından bütçeye aktardığı gelirdeki düşüş etkisi olacaktır. Sonuçta maliyet boyutu her durumda gecikmeli de olsa devlet bütçesine yansıyacak olmakla birlikte arada yapılan bu strateji değişikliğinin para arzı boyutu ile enflasyonist etkisinin daha fazla olacağıdır.