Murat Kartalkaya “Türkiye Tek Yürek” kampanyasından hareketle yakın zamanda Türkiye’nin ekonomik olarak karşı karşıya kalabileceği gerçekleri yazdı. Evet şimdi acımız var ama devlette birilerinin de ekonomik gerçekleri düşünmesi gerek diye uyarıyor
“Türkiye Tek Yürek” kampanyası sekiz ana televizyon kanalından yayınlanarak depremzede canlar için para toplandı. Ciddi bir katılım oldu. 115 milyar TL para toplandı. Gerçekten depremzedelere kullanılırsa epeyce yaraya merhem olacak bir rakam. Öncelikle maaşını bağışlayan ve yedi milyon SMS ile katkı sağlayanların yüreğine sağlık.
Ben yine de detaylara dikkat çekmeye çalışacağım. “Zamanı mı, hain” gibi saldırılar olabilir ama yapacak bir şey yok. Kızmayın! Salim kafa, temiz bir kalple okuyun, hak vereceksiniz.
Bu insanlar dar gelirli, ona rağmen bir şeyler yapmak istiyor. İçlerinden “ acaba gerçek amacı için kullanılır mı” diyenler bile destek oluyor.
İş insanlarının gönüllerine sağlık. Her ne kadar bağışlarını gelirlerinden ödeyecekleri vergiden mahsup edecek olsalar da önemli katkı sağladılar. Büyük çoğunluğu parayı sokakta bulmuyor, risk alıyorlar. Ülkenin ayakta durmasının en önemli direkleri. Türkiye gibi “yarın ne olur” endişesi taşınan bir ülkede risk alıyorlar.
Evet, bu bağışları vergi matrahından düşecekler. Yani 2023 yılında 6 milyar TL karı olan bir kurum 2024 yılında 1,5 milyar TL vergi ödeyecekken; eğer 3 milyar TL bağış yapmışsa 2024 yılında sadece 750 milyon TL vergi ödeyecektir. Bu açıdan bakınca yaptığı yardım gerçekte 3 milyar değil, 2,250 milyar TL. Özetle 2024 yılında ödeyecekleri verginin dörte birini bir yıl önceden peşin ödemiş oluyorlar.
Ama burada istisna kurumlar var. Cengiz Holding gibi, Demirören Grubu gibi. Demirören Grubu Ziraat Bankası’na kredi borçlarını ödeyemiyor ama bağış yapıyor. Grubun Ziraat Bankası’na verdiğin zarar, depremzedeler dahil herkesten çıkıyor ama.
Cengiz Holding mesela, 3 milyar TL bağış yaptı. Dolar bazında 160 milyon dolar. Bu holdingin zamanında silinen vergi borçları toplamı 300 milyon dolar. Keşke silinen borçları kadar bağış yapsaydı. Bir de bu bağışı vergi matrahından düşeceksin.
Burada soru şu; kimin parasını kime bağışlıyorsunuz? Bağışlıyorsanız da şu cümleyi kurmalısınız; “Bu bağışı 85 milyon vatandaşımız adına yapıyoruz.”
Kamu bankaları Hazine’den aldığı parayı, bağış olarak Hazine’ye geri verdi. Alınan para vatandaşın, verilen para vatandaşın. Ortada bağış var mı soru işareti.
KAMU BAĞIŞLARI ÜZERİNE
Önceki akşam toplanan 114 milyar liranın 76 milyar lirası kamu kuruluşlarından. Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, Halkbank, Zirai Katılım, Türkiye Sigorta, Emlak Katılım, TMSF. Görebildiğim kadarıyla bu kurumların bağış toplamları 76 milyar lira.
Burada soru şu; kimin parasını kime bağışlıyorsunuz? Bağışlıyorsanızda şu cümleyi kurmalısınız; “Bu bağışı 85 milyon vatandaşımız adına yapıyoruz.”
Kamu bankalarına daha iki ay önce Hazine, 20’şer milyar lira sermaye artırımı yaptı. Yani bu bankalar Hazine’den aldığı parayı, bağış olarak Hazine’ye geri verdi. Alınan para vatandaşın, verilen para vatandaşın. Ortada bağış var mı soru işareti.
Bununla birlikte Merkez Bankası’nın bağışı tam tuhaflık. Para basıp bankalara kredi verip, faiz geliri elde ediyorsun. Gelirinin ana kaynağı bu. 2020 karı 34 milyar TL, 2021 karı 57 milyar TL. Bir yıllık karını bağış yaptın yani. 2024 yılında Hazine’ye aktaracağın bir şey kalmadı. Faiz geliri sağlayan kurumların depreme bağışları 76 milyar lira. Kimse de çıkıp demiyor ki “ Faiz haramdır. Nas izin vermiyor, onlar vermesin; ben vereyim”
Bağışların toplamı 114 milyar TL yani yaklaşık 6 milyar dolar. Kamunun kamuya verdiğini dikkate almazsanız 40 milyar lira, yani 2 milyar dolar. Kaç bina yapılır, kaç deprem yarası sarılır bilemiyorum. Ancak yaranın çok büyük olduğunu tahmin edebiliyorum. Sanırım en az 100 milyar doları bulacak.
110 milyar dolar 2022 yılı dış ticaret açığı. 2023 yılında da çok fark edeceğini zannetmiyorum. Kasamız 45 milyar dolar ekside. Üstüne bir de 100 milyar dolar deprem maliyeti binecek. Üç milyar dolar içerde biz toplasak, dışardan taş çatlasın 10 milyar dolar yardım gelsin. Hadi 20 milyar dolar gelsin.
İşimiz çok zor. Acılar azalıp, duygular normale dönünce gerçeklerle karşılaşacağız. “Yaparız, koparız, küllerimizden doğarız” söylemleri yavaş yavaş azalacak, gerçekler birden karşımıza çıkacak.
İzninizle bir anımı aktarayım. Yıllar evvel kendimden çok sevdiğim bir arkadaşım vefat etti. Geriye karısı ve bir oğlu kaldı. Çok ciddi borçları vardı. Geride bıraktıklarını çok zor günler bekliyordu. Arkadaşım çok sevilen, sayılan biriydi. Cenazesinde izdiham oldu. Hayatımda gördüğüm en kalabalık cenazeydi. Herkes “Ön ayak ol, her ay düzenli para toplayalım. Karısına el harçlığı verelim, oğlunu biz okutalım” diye başımın etini yiyiyordu.
Arkadaşımın SSK borçları yatarsa karısına ve oğluna emekli maaşı ödeneceğini öğrendim. Çok da ciddi bir borç değildi. Cenazede yardım etmek isteyen herkesi aradım ama gariptir; hemen herkesin maddi durumu sıkışıktı. Kapı dolaşıp bağış aldım. Yine de gereken paraya ulaşamadım. Arkadaşımın annesi bankadan kredi çekip SSK borcunu ödedi, arkadaşımın karısına ve oğluna emekli maaşı bağlandı.
Ülke olarak iki haftadır durduk. Tüm yüreğimiz, enerjimiz deprem bölgesinde. Kısa vadede tedarik zincirimizde ciddi kesintiler yaşayacağız. Ülke sanayi, üretim, iş gücü, milli gelire katkının yüzde 10’u deprem bölgesindendi.
DEPREM EKONOMİYE DE ETKİLEYECEK
Büyük deprem faciası sonrasında hepimizin yüreği yangın, gözleri çağlayan. Ama hayat devam ediyor ve sonrası var. Sonrasının gerçeklerini bugünden bilmeli, tedbir almalıyız.
Ülke olarak iki haftadır durduk. Tüm yüreğimiz, enerjimiz deprem bölgesinde. Kısa vadede tedarik zincirimizde ciddi kesintiler yaşayacağız. Ülke sanayi, üretim, iş gücü, milli gelire katkının yüzde 10’u deprem bölgesindendi. Tekstil, tarım, hayvancılık, enerji, nakliyecilik ve turizm de bölgenin ciddi katkısı vardı. Biz üç aile bayram sonrası bir haftalık Güneydoğu gezisi planı yapıyorduk mesela. Bölgenin ülkeye aynı desteği verebilmesi için kaç ay ya da aylar gerekecek?
Yörenin vergi, ssk prim ödemeleri ve borçları ile banka borçları altı ay ertelendi. İyi de altı ay sonra bu insanlar bu primleri, borçları nasıl ödeyecekler? Ödemeleri için mucize gerekli. Yörenin ticari borçları, çekleri, senetleri ne olacak? Alacakları borçlarını ötelediler diyelim, alacaklıları kendi borçlarını nasıl öteleyecek? Ötelemeler nakit akışını, ticareti, ekonomiyi eninde sonunda vuracak. Bunları düşünüp planlama yapan yetkililer var mıdır acaba?
Hiç sanmıyorum.
Güncelimiz “devlet mi büyük, gönüllüler mi?” Müthiş bir devlet adamlığı gerçekten.
AKP iktidarı yirmi yılda inanılmaz hatalar yaptı . Ama dört tanesi ölümcüldü. Göz göre göre bu hataları nasıl yaptılar gerçekten inanamıyorum. Başkanlık sistemi, İmar Barışı, Varlık Barışı ve Liranın değersizleştirilmesi.
BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ
Türkiye’ye uymamasını, siyasi, idari olumsuzluklarını görmediler, anlarım. Ama ekonomik yönünü nasıl görmezler, anlayamıyorum. Sen global sermayeye göbeğinden bağlısın. Global sermaye sistem değişikliklerinden hoşlanmaz. Bu Türkiye’ye özgü değil, her ülke için geçerli. İngiltere 2016 yılında AB’den kopma hareketine başladı. Ada ülkesi neredeyse sular altında kaldı. GBP/EURO 1,44’den 1,10 seviyesine; GBP/USD 1,50’den 1,20 seviyesine düştü. İngiliz parası inanılmaz değer kaybetti. Hani şu dünyayı parmağının ucunda oynatan İngiltere. Böyle bir durum yaşanmışken sen hangi akla hizmetle sistem değişikliğine gidip Başkanlık Sistemi’ne geçersin?
İMAR BARIŞI
Tarım arazilerinin, doğal güzelliklerimizin yağmalanmasının dışında depremlerdeki acılarımızın ikiye, üçe katlanmasına yol açtı. Ne kadar prosedürlere uymayan bina varsa yasal oldu. Sıfırdan usulsüz yapılan da, bir kat izni varken üstüne üç kat daha yapılan da.
VARLIK BARIŞI
Ne kadar ne idiğü belirsiz para varsa Türkiye’ye geldi. Türkiye’deki nitelikli yatımcıyı kaçırdı. Dünyanın gözünde Türkiye, “kara para aklama cenneti” oldu. AKP’nin ilk on yılında yarattığı Avrupalı Türkiye imajı, son on yılında yerle bir oldu. Varlık barışından gelen parada kalmadı üstelik. Onlarda kaçıp gitti. Türkiye derin bir döviz yokluğuna sahip oldu.
DEĞERSİZLEŞTİRİLEN TÜRK LİRASI
Bir paranın değerini uluslararası dengeler belirlemeli. Bir parayı değerlendirme veya değersizleştirme çabaları orta ve uzun vadede hep facia ile bitmiştir. Senin ihracatın oldukça esnek, ithalatının esnekliği hiç yoksa, sen neyine güvenip paranı değersizleştiriyorsun arkadaş? Adam senin ürününü almayabilir. Senin ürünün olmazsa adam ölmez. Ama sen onun ürünün almazsan ölürsün. Ölmezsen de sürünürsün. İthalatının 100 milyar doları enerji. Buna rağmen paranı değersizleştirip dış ticaret açığını kapamaya çalışıyorsun. Olur mu? Olmaz tabi. 2021 yılında 46 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2022 yılında 110 milyar dolara fırlar.
Bunun sebebi olan bakan sürekli fıkra anlatırken onun başkanı herkese kızıyor. Bu hataların sonucu 2017 yılında 3,40 lira olan dolar bugün 18,85 lira. Bu rakam da doların baskılanmış hali.