Bir nesne zaman içinde değişir, eğer şeklini koruyorsa, düzenli ve sürekli değişiyorsa varlık halini sürdürür, hala kendisidir. Kulağa karışık gelebilir tüm bunlar fakat nereden bakarsak bakalım, değişimi yadsıyamayız.   O altı yaşındaki kız ya da oğlan çocuğu değilsin. Fiziğin değişti, yüzüne kırışıklıklar oturdu. Eskiden seni güldüren şeyler artık eskisi gibi keyfini yerine getirmiyor. Dün mantıklı gelen bugün saçmanın kendisi olmuş. Geçen sene almayı istediğin o şatafatlı aracın bugün tüketimi beslemekten başka bir şey olmadığını düşünüyorsun. Dün deliler gibi aşık olduğun kadın ya da adama bugün soğuk gözlerle bakıyorsun. Peki sen hala aynı kişi olduğunu mu düşünüyorsun? Bu soruları sorarken  kendimizi Theseus’un Gemisi paradoksu içinde buluruz. Romalı tarihçi Plutarkhos bir efsaneden bahsederek bu can alıcı çıkmazı farklı bir şekilde ele alır. Yunan mitolojisinde yarı insan yarı hayvan, azgınlığıyla bütün şehri yok eden Minotaurus’u ortadan kaldıran Atina kralı Theseus’tur. Girit’ten ülkesine döndüğünde başarısı karşısında gemi anıt olarak saklanır. Zaman içinde çürümeye başlayan geminin parçaları yenileriyle değiştirilir. Yeni ve daha güçlü parçalar eklenene eklene gemi korunmuştur. Haklı olarak Plutarkhos sorar: Sonunda tüm parçaları değişmiş olan gemi ilk baştaki gemi ile aynı mıdır?  Theseus’un gemisi filozofların düşüncelerine konu olmuştur. Hatta buna bir soru daha eklenmiştir. Eğer gemiden çıkan parçaları bir yerde toplayıp ve hepsini kullanarak başka gemi yaptığımızda ilk gemiyi mi elde etmiş oluyoruz? Şöyle düşünün: Geminin her yıl bir parçası değişsin. 1.yıl büyük ihtimalle geminin aynı olduğunu söylerdik. 2.yıl ikinci parçası değiştiğinde de aynı şekilde bizim için gemi aynı gemiydi. Ya 1000 yıl sonra geminin tüm parçaları değişmiş olsaydı yine aynı gemi olduğunu söyleyebilecek miydik? Nedir o gemiyi bizim gözümüzde aynı gemi yapan. Veya bunu kendimize uyarladığımızda ‘Nedir ben’in sürekliliğini sağlayan?’ Buna kafa yoran çok filozof ve çok fazla sonuç var: Değişen geminin eskisiyle aynı olduğunu söyleyenden, yeni geminin ilkiyle alakası olmadığını söyleyene, hatta eski parçalar toplanarak yapılan üçüncü gemiyle birlikte ortaya çıkan üç geminin farklı gemiler olduğunu anlatanlara kadar. Bir nesne zaman içinde değişir, eğer şeklini koruyorsa, düzenli ve sürekli değişiyorsa varlık halini sürdürür, hala kendisidir. Kulağa karışık gelebilir tüm bunlar fakat nereden bakarsak bakalım, değişimi yadsıyamayız. Şimdi bu yazıyı okuyan sen, bu yazıyı okumaya başlayan senle aynı değilsin. Herakleitos’un ‘Her şey akar ve değişir.’ fikrine tutunmaktan başka çare kalmıyor. Nefes almaya devam etmen, dün kalktığın yataktan bugün de kalkmış olman, dün öğrendiklerinle yol alıyor olman seni aynı kişi olduğunu düşündürebilir. Ama her gün yeni bir öğrenmeyle algıyla eski olan yok oluyor. Her an değişirken sen aynı sen misin? Tam bir paradoks!