Ülkeyi, zombi ve vampir zihniyetliler istila etti. Beynimizi yiyip kanımızı içmek istiyorlar çünkü insan kendisinde ne eksikse onu istermiş. Hak etmediğimizi düşünüyor ama bunlara bizim vergilerimizle sahip olanlara da biat ediyoruz. Çok sevdiğim bir kitap olan Maksim Gorki’nin Ana’sından alıntı yaparak söze başlamak istiyorum. ''İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.'' Yazımın başlığı size ilginç bir gençlik filmini anımsatıyor olabilir. Şehri vampirler ve zombiler istila etmiş diye düşünebiliriz tabii ki. Gerçek ise bambaşka. Ülkeyi, zombi ve vampir zihniyetliler istila etti. Beynimizi yiyip kanımızı içmek istiyorlar çünkü insan kendisinde ne eksikse onu istermiş. Bu yüzdendir ki halk olarak huzur ve alım gücü istiyoruz diyebilirim. Tabii ben yine de ek olarak aşk, düşük kiralar, akademik başarı, kilo vermek falan filan da istiyorum. Evrene buradan mesaj iletmiş olayım. İnsanlar nasıl ülkelerde intihar eder düşündünüz mü? Senelerce okulda dirsek çürütüp, aç devletin ve patronun ona reva gördüğü asgari ücretle hayatta kalınan ülkelerde intihar ederler. Kiraların maaştan çok daha yüksek olduğu ülkelerde insanlar intihar eder. Devletin halka saygı duymadığı ülkelerde insanlar intihar eder. Gerçek bir eğitim sisteminin olmadığı ülkelerde insanlar yaşamak istemez çünkü yaşamayı bilmez. Ülkesinde bir caddede yürürken bir bomba patlamasında ölmek istemeyenler de intihar eder. Devlet vatandaşını koruyamıyorsa neden “kaderini” bir başkasına bıraksın ki? Psikolojik rahatsızlıkları dalga konusu olarak gören ülkelerdeki vatandaşlar bile intihar eder. Çocuğunu doyuramayan ebeveynler intihar eder. İktidarın sürtük dediği kadınlar intihar eder. Türkiye’de halk, batmış bir gemide çırpınarak intihar eder.
Zaten biz celladına aşık olmayı çok iyi bilen bir millet olduğumuz için bu konuda zorlanacağımızı pek sanmıyorum. Yine bizi en kötü şekilde yönetecek olan kişi ya da kişilere en güzel şekilde iplerimizi pardon oylarımızı veririz.
Bu vampirlerden ve bu zombilerden, kanını ve beynini koruyamadıysa yaşasa da ölüdür zaten. Ya hu bu adamın kanını emmişler e bunun beynini de yemişler tabii bilmez kime neden oy vereceğini. İktidar ne diyorsa evet der, dün dediğini bugün inkar ettiğinin farkında bile olmadan. Yıllar önce LGBTQ+’ ı savunan Erdoğan, bugün aile yapısını bozuyor dediği için alkış tutarlar ama ertesi gün savunsa ona da alkış tutarlar. PKK’lılara hakaretler ederler ama çözüm sürecinde ayakta alkışlarlar. Normaldir bunların sorgudan, düşünmekten uzak olması. Düşünenlere ise fazla düşünme delirirsin derler sanki düşünmeden yaşamak akıllılıkmış gibi. Düşünmeden yaşayanlar mutlu bir şekilde yaşıyor oldukları yanılgısına kapılırlar. Oysaki tek yaptıkları hayatta kalmaktır. Düşünenlerde hayatta kaldıklarını bildikleri için hayatta kalmak istemezler çünkü bilirler bunun değişmeyeceğini. Bilirsiniz ki vampirler yüzyıllarca yaşayabilirler. Bizim vampirlerimizde en az yüz yıldır yaşıyorlar. 1915’i, 11 Kasım 1942’yi, 6-7 Eylül 1915’i, 12 Eylül’ü yapanlar bizim vampirlerimizdir. Üstelik şekil bile değiştirebiliyorlar. Bazen dinci, bazen solcu, bazen milliyetçi bazen de liberal oluyor bizim vampirlerimiz. Merak ediyorum da acaba önümüzdeki seçimde kimi vampirimiz olarak seçeceğiz? Zaten biz celladına aşık olmayı çok iyi bilen bir millet olduğumuz için bu konuda zorlanacağımızı pek sanmıyorum. Yine bizi en kötü şekilde yönetecek olan kişi ya da kişilere en güzel şekilde iplerimizi pardon oylarımızı veririz. Galiba bizim toplumun bir aşağılık kompleksi var. Refahı, mutluluğu, yemeğin iyisini, sözün güzelini kendimize yakıştıramıyoruz. Hak etmediğimizi düşünüyor ama bunlara bizim vergilerimizle sahip olanlara da biat ediyoruz. Tanrı’dan başka her şeye tapıyoruz sanırım ama lafa gelince Allah, kitap deyip duruyoruz. Nedir bizim bu ikili deliliğimiz? Kendimizi, kendimizden ötekileştirdiğimiz? Varsa çözen lütfen bana yardım etsin çünkü ben düşünenlerden biri olarak işin içinden çıkamadım. Taksim saldırısında hayatını kaybeden bütün canlara gittikleri yerde huzur, yaralılara ise şifa diliyorum.