Yapılması gereken, en kısa zamanda tarafların müzakerelerle bu zararın durdurulmasını sağlamak olmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde, savaşın acımasız ve kimseye yarar sağlamayan yıkıcılığını onarmak gün geçtikçe daha da zorlaşacaktır.
15 Kasım akşamı geç saatlerde Polonya'nın Ukrayna sınırına yakın bir bölgeye iki adet roket düşmesi sonucu iki Polonya vatandaşının yaşamını yitirdiği açıklandı. Bu gelişme, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı
24 Şubat tarihinde başlatmış olduğu askeri saldırganlığın bugüne dek yaşanan seyrinde ilk kez bir NATO üyesi ülkenin doğrudan zarar görmesi sonucunu doğuruyordu. Doğal olarak bu olayın Rusya tarafından Polonya'nın hedef alındığı anlamına gelip gelmediği de açıklığa kavuşturulması gereken bir soru oldu.
Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için...
Polonya'nın NATO üyesi olması, şayet Polonya topraklarına Rusya tarafından bir saldırı düzenlenirse, NATO'nun Vaşington Anlaşması'nın 5. maddesini işletmesini gerekli kılar. Malum, 5. madde, bir NATO üyesine gerçekleştirilen saldırının tüm NATO üyelerine karşı gerçekleştirilmiş olduğu anlamına geliyor ve mukabeleyi ya da o NATO ülkesinin tüm diğer üyeler tarafından korunmasını gerektiriyor.
NATO tarihinde 5. madde sadece bir kez kullanıldı. O da 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerine yapılan terör saldırısı sonucu gerçekleşti. 5. maddenin devreye sokulması ani ve hızla karar verilebilecek bir durum değil.
Rusya, haberlerin savaşın tırmandırılmasını amaçlayan çevreler tarafından ileri sürülen bir provokasyon olduğu görüşünü dile getirdi. Ukrayna, NATO üyesi bir ülkenin topraklarına bir "Rus roketi" ile saldırıda bulunulduğunu dillendirdi ve derhal tepki verilmesi gerektiğini ileri sürdü. Latvia, Litvanya, Estonya gibi NATO üyesi ve Polonya'nın komşuları olan Baltık ülkeleri derhal Polonya'ya destek açıklamalarında bulundular. ABD tarafında da Pentagon yetkilileri durumdan haberdar olduklarını ve incelemenin sürdüğünü belirttiler. Polonya hükümeti acil olarak toplandı. Ukrayna derhal kendilerinin de katılacakları bir NATO zirvesi düzenlenmesi talebinde bulundu.
Aslında ne oldu?
NATO tarihinde 5. madde sadece bir kez kullanıldı. O da 2001 yılında New York'ta Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerine yapılan terör saldırısı sonucu gerçekleşti. 5. maddenin devreye sokulması ani ve hızla karar verilebilecek bir durum değil.
Rusya böyle bir saldırıda bulunmadığını ve Polonya'ya Rusya tarafından roket atılmadığını, kaldı ki, son günlerde Ukrayna'ya başlatılan yoğun roket saldırısının Polonya-Ukrayna sınırına yakın bölgeleri de hedeflemediğini açıkladı. Nitekim, 16 Kasım sabahı erken saatlerde olayın mahiyeti açıklık kazandı. Aslında Ukrayna, Rusya'nın 15 Kasım tarihinde başlattığı ve Ukrayna'ya 100 kadar seyir füzesinin atıldığı sırada hava savunma sistemini devreye sokmuş ve Rus füzelerini bertaraf etmek için ateşlenen Ukrayna savunma füzeleri yanlışlıkla Polonya topraklarına düşmüştü.
Yangına körükle gitmek yerine yangını söndürmek gerek...
24 Şubat tarihinden itibaren Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı askeri saldırganlık olanca hızıyla devam ediyor. İki ülke de karşılıklı olarak bir tür konvansiyonel savaşın içinde olduklarını kabul etmiş görünüyorlar. Bununla beraber, tarafların birbirlerine karşı asimetrik savaş yöntemleri de kullanmaya başladıkları anlaşılıyor. Örneğin, Rusya topraklarında gerçekleşen bazı patlamaların Ukrayna'nın işgal altındaki topraklarını Rusya'dan kurtarmaya yönelik bir savunma operasyonunun ötesine geçtiği söylenebilir. Aynı şekilde, her ne kadar bir tür cephe savaşına doğru evrilen bir konvansiyonel savaş örneği ile karşı karşıya olsak da, Rusya'nın Ukrayna'yı pes ettirmek için şehirlere ve sivillere yönelik yoğun füze atışları, Ukrayna'nın enerji altyapısını yok etmeye yönelik bombalamaları savaşın bu asimetrik boyutunu göstermeye yeter.
Rusya'nın başlattığı saldırganlığı haklı bulmak mümkün değil. 2014 yılında Kırım'ın ilhakı gibi, bu yıl başlatılan saldırganlığın ve Ukrayna'nın dört bölgesinin referandumlarla Rusya'ya bağlanmasının da meşru görülür hiç bir tarafı yok. Öte yandan, Ukrayna'nın da topraklarını savunmak, vatandaşlarının maruz bırakıldığı askeri saldırganlığı püskürtmek, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini korumak için girdiği mücadeleyi de haksız bulmak mümkün değil. Ukrayna bu mücadelesinde orantısız bir mukabele gücüne sahip olmanın verdiği olumsuzluğun giderilmesini istiyor, daha güçlü, daha etkin silah yardımı talebinde bulunuyor. Uluslararası toplum ise savaşın yaygınlaşması ve tırmanmasını asla istemiyor.
Bununla beraber, herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var. Bu savaş bir şekilde durmalı, dünyaya enerji, gıda güvenliği ve Avrupa'nın güvenlik dengeleri açısından verdiği zarar da en kısa zamanda ortadan kaldırılmalı.
19 Kasım tarihinde sona erecek olan "tahıl koridoru" konulu İstanbul Mutabakatı dört aylık uygulama sürecini tamamlamak üzere. Tüm dünyanın merak ettiği konu, Rusya'nın bu mutabakatı sürdürüp sürdürmeyeceği. Ekim ayı içinde bir süre mutabakatın askıya alınması bu endişelere sebep olmuştu. Ancak görünen o ki, gerek tahıl koridorunun işlerliğinin sürdürülmesi, gerek bu koridordan Ukrayna'nın olduğu gibi Rusya tahılının da uluslararası pazarlara çıkarılması herkesin yararına. Ayrıca, Rusya'nın gübre ve amonyak ihracının kolaylaştırılması için de çabalar sürüyor.
Avrupa güvenliği Rusya'nın saldırganlığı sonucu yeniden inşası çok güç bir evreye girdi. Bununla beraber, herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var. Bu savaş bir şekilde durmalı, dünyaya enerji, gıda güvenliği ve Avrupa'nın güvenlik dengeleri açısından verdiği zarar da en kısa zamanda ortadan kaldırılmalı. Savaşın akışı içinde meydana gelen bir takım gelişmeleri acele ile yorumlayarak karşı tarafın aleyhine bir durum yaratmaya çalışmak hem savaşan taraflara, hem savaştan olumsuz etkilenen dünyaya zarar vermeye devam edecektir.