Şimdi zamanı mıydı diyenler var. Yahu biz neden kendimizi gizlemek zorundayız? Geçmişte başka başka kimliklerin yazgısını şimdi rakı sevenler mi yaşayacak anlamıyorum? Bir arada olmak için tıpa tıp ikiz mi olmalıyız? Kalp dayanmıyor. Bölüne bölüne ufacık kalacağız diye korkuyorum bazen. Çiçek bahçesinin renklerine düşman olunur mu? Her çiçek pembe açsın, mor da ne oluyormuş denir mi mesela? Mor açtı hadi başka bahçeye gitsin bana ne mi denir? Diyenler var. Eğitimli insanın itibarsızlaştırılmasının bayrak direği serinin yaratıcısı mı dersiniz, kutsal annelik vurgusundan bazı tribünlerin gözdesi ta uzaklardan birileri mi… Sözde bahar gelsin diye dört gözle bekliyoruz, kara kışa çanak tutuluyor dört koldan, anlayamıyorum. Bir reklam filmi üzerinden yapılan yorumları şaşkınlıkla izliyorum. Bir şirketin ilk amacının kâr etmek olduğunu unutan herkes, beğenmek ya da beğenmemek gibi çok doğal tepkilerin ötesinde gereksiz manalar yükledi filme. Ben beğenenlerin cenahındanım, baştan söyleyeyim. Bir reklam filmi olarak dikkat çekiyor, markayı akılda bırakıyor. Satın alma kararını etkiler. Yani ciro, kâr vs. İyi bir reklam filmi olmuş bence. “Islatırız” ayrıca biz. Terfi alırız, âşık oluruz, Fenerbahçe kazanır ne bileyim, seviniriz ıslatırız. Terkediliriz, derde düşeriz yine rakıyla beraber ararız dostu. Kimisinin hacı annesi vardır, kimisi babasıyla içer. Kimisi Ramazan’da ayrılır o masadan mesela. Beş benzemez can ciğerizdir. O masaya hiç oturmayanlar, bir kere bile ağzına sürmeyenlerden de vardır, yine canımızdır. Ne bileyim ben 40 yaşımdayım ne ailem ne sevdiklerimden, içeninden içmeyeninden, rakı içiyorum diye kınama görmedim. İçmeyene de ben bir kere bir şey demedim. İki taraf da kendinden böyle bir hak görmedi zaten. Bu mevzuya karışmak, herhangi bir mevzuda kişinin seçimlerine karışmak kimsenin aklına gelmedi ki. Reklamı beğendim çünkü ne kadar anketlerde ülkenin yüzde 77’si içki içmediğini söylese de gerçeklerin öyle olmadığını biliyorum. Velev ki bu oran gerçek olsun, yüzde 13 de bizdendir diyemeyenlerin iyi niyetini sorguluyorum. Şimdi zamanı mıydı diyenler var. Yahu biz neden kendimizi gizlemek zorundayız? Geçmişte başka başka kimliklerin yazgısını şimdi rakı sevenler mi yaşayacak anlamıyorum? Bir arada olmak için tıpa tıp ikiz mi olmalıyız? İnancından, giyiminden, yöneliminden yedik içtiğimize mi geldi konu. Şortundan, örtüsünden çekiştirdiğiniz yetmedi insanları içkisine mi geldi konu? Tek umudum gençlikte, onların umurunda değil çünkü. Çoğunluğu ayrılacakları yerlerden değil kaynaşacakları yerlerden yaklaşıyor başkalarına. Kaba saba, üstten azarları sevmiyorlar. Lider dediğin işaret parmağını sürekli havada tutar demiyorlar. Körü körüne esiri olmuyorlar. Sevdiklerini bile sorgulayabiliyorlar. Bir hedefe ulaşacaksak, istisnaları boş verin, gençler sayesinde ulaşacağız. Varsın, o kadar “genç” olmayalım, bizim de aradığımız bu saygı, bu medeniyet değilse kendimize dönüp bir bakalım artık. Kimse öteki değil, herkes biricik. O biricikler kocaman bir ülkeyiz biz. Bunu bilenlerin baharı getirmek için ilk adımı atacaklarına inanıyorum. İlk adım diyorum. Sonrası biraz da bizde. Saygı lazım, her şeyden önce saygı. Bir arada olabilme kapasitemizi yeniden geliştirmeliyiz. 20 küsur yıl öncesinden daha da geliştirmeliyiz. Bunun yöntemi köprüyü geçene kadar kendini saklamak değil. Kimse kimseye “takiye” yapmasın artık. Bundan da sıkılmadık mı? Kimse kimsenden üstün, aşağı, daha iyi, daha kötü değil. Rakı içenler de kutlamasını rakı içerek yapanlar da. İskenderiyeli gök bilimci, filozof Hypatia’nın dediği gibi “Bizi birleştiren şeyler, ayıranlardan fazla.”[1] Görebilmek dileğiyle. --- [1] Bu sözün İskenderiyeli Hypatia’ya atfı kesin değildir: bkz. Hypatia: The Life and Legend of on Ancient Philosopher, Edward J. Watts, Women in Antiquity, Oxford University Press, ABD: 2017. (edt. notu)