CHP bu yenilgiyi Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlayamaz. Kılıçdaroğlu’nun her kararını destekleyen, “Kazanacağız” diye meydanlarda olanlar da sorumlu. Başarı gelseydi bu arkadaşlar başarıyı sahiplenecekti. Diğer partilerin CHP listelerinden aday gösterilmesine CHP tabanı tepki gösterdi.
2023 seçimlerinde Erdoğan, AKP, MHP, Gelecek Partisi, Deva Partisi, Hüda-Par, DSP, DP, YSP hatta Sinan Oğan ve Zafer Partisi bile kazandı. Halk kazandı mı ? Pek sanmıyorum . Mutluluk bir tercihtir. Türkiye seçmeni mutsuzluktan mutlu demek ki. Seçimin kaybedeni ise CHP ve İYİP ile başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener.
2019 yerel seçimler başarısının mimarları Kılıçdaroğlu ve Akşener; kazananı CHP ve İYİP ise 2023 seçimin kaybedenleri de onlar. 2019 seçiminin başarısını da paylaşamamışlardı. “Bizim sayemizde kazandınız” ya da “Biz olmasaydık meclise giremezdiniz” söylemleri ile başarıyı bir birlerine zehir ettiler. 2023 başarısızlığını da birbirleri üzerine yıkmaya çalışıyorlar.
CHP bu yenilgiyi Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlayamaz. Kılıçdaroğlu’nun her kararını destekleyen, “Kazanacağız” diye meydanlarda olanlar da sorumlu. Başarı gelseydi bu arkadaşlar başarıyı sahiplenecekti. Diğer partilerin CHP listelerinden aday gösterilmesine CHP tabanı tepki gösterdi. Sosyal medya ayağa kalktı. Şimdi yenilgiyi Kılıçdaroğlu’na yükleyen parti yöneticileri, taban isyan ederken sessizce izliyordu. Nitekim seçimde, CHP seçmeni diğer partilerden listelere konulan adaylara oy vermedi. Diğer parti seçmeninin büyük kısmı da CHP logosuna “evet” mührü basmadı.
Kılıçdaroğlu kazanacağına gerçekten inanmış. Bugün yaptığı konuşmalar, gizli kapaklı anlaşmalar, kazanmak için her şeyi göze aldığını gösteriyor. Kazansaydı tüm bunlar gündem bile olmaz, yürür giderdi. Ama kazanamadığına göre bedelini ödemeli. Bence kazanmak için her şeyi yaptı, alacağı en yüksek oyu aldı. Bundan sonrası yokuş aşağı.
Altılı Masa aslında seçimi kazancak bir strateji ile kurulmuştu. Rakip Erdoğan değil, tek adam sistemiydi. Tıpkı Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardaki gibi. Rauf bey ve adamlarının esas hedefi Cumhuriyetti. Onların istediği Cumhuriyet, meşrutiyetti. Ama Atatürk ve Cumhuriyet aynı şey demekti. O yüzden Cumhuriyeti eleştiremiyorlardı. Günah keçisi İsmet İnönü’yü seçmişler, oradan yükleniyorlardı. Cumhuriyet- Meşrutiyet esas kavgası önünde, göstermelik Rauf – İnönü savaşı yaşanıyordu. Atatürk bunu fark edip konunun rakipler çekişmesine dönmesine izin vermedi. “Cumhuriyetçi misin, karşı mısın?” ana hattında kalmasını sağladı.
Altılı Masa da öyle başlamıştı. Erdoğan karşısına ısrarla rakip çıkarmıyorlardı. “Aday önemli değil, bizim adayımız 13. Cumhurbaşkanı olacak” diyorlardı. Partilerin ağır kurmayları bir masa etrafında toplanmış Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyıl protokolunu hazırlıyordu. Ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor, sığınmacılar can sıkıyordu. Bunların tüm nedeni “Tek adam sistemiydi”.
Şimdi İYİ Partili arkadaşlar. “Biz demiştik; keşke engel olsaydık, engel olmadığıma çok pişmanım, özür dilerim” deyip temize çıkmaya çalışıyor. Doğaldır da... “Kabahati, gelin etmişler alan olmamış”. CHP ve İYİ Parti’de böyle suçu başkasına atıp sıyrılma çabaları var.
Zamanla sosyal medyada İmamoğlu ve Yavaş isimleri çıkmaya başladı. Başkanların tek bir kez bile Cumhurbaşkanlığı için istekleri hatta imaları yokken, “kazanacak aday” kamuoyunda tartışılır oldu. Basın, anket şirketleri ülke yanarken “kazanacak aday” konusunu gündeme soktular ve ısrarla gündemde tuttular. İktidar kanadı bu söylemi “Kılıçdaroğlu rakip olmalı” diyerek gol pasına çevirmekte geç kalmadı. CHP’li seçmenin büyük kısmının gönlü “İmamoğlu” diye atarken İyipartili seçmenin gönlü “Yavaş” diye atmaya başladı.
İYİ Parti “Kazanacak aday” söylemini daha çok dile getirmeye başladı. İYİ Parti “Kazanacak aday” dedikçe CHP, “Ben Kemal, geliyorum” deyip durdu. Sürekli kurmayları toplantı yaptı, sürekli parti başkanları saatlerce toplantı yapıp güler yüzlerle pozlar verdiler. Birinin aklına gelmedi mi “Kemal hayırdır, nereye?” ve “ Kim bu kazanacak aday?” diye sormak. Komik değil mi!?
Sonra birden Akşener çok ağır kelimelerle masadan kalktı. Kavgada söylenmeyecek cümleler kurdu. Altılı masanın diğer beş üyesi bu yenip yutulamayacak cümleleri umursamadılar. Sonra orta yol bulundu. Akşener masaya geri döndü. Artık “Kazanacak iki adayda” Kılıçdaroğlu’nun yanına verilmişti. Erdoğan’ın ilk başından beri başarı ile sürdürdüğü “karşıma rakip çıkarın” stratejisi başarılı oldu. Erdoğan’ın karşısına yamalı bohça gibi Kılıçdaroğlu çıkarılmış oldu.
Şimdi İYİ Partili arkadaşlar. “Biz demiştik; keşke engel olsaydık, engel olmadığıma çok pişmanım, özür dilerim” deyip temize çıkmaya çalışıyor. Doğaldır da... “Kabahati, gelin etmişler alan olmamış”. CHP ve İYİ Parti’de böyle suçu başkasına atıp sıyrılma çabaları var.
CHP’de kabahatin yükü Kemal Kılıçdaroğlu’na yıkılmış durumda. İYİ Parti de tüm yükü Kılıçdaroğlu’na yıkıp sıyrılmak istiyor. Oysa İYİ Parti tabanı zaten bunu kabul etmiş, sorgulamıyor. Ne diye CHP’ye sallayıp gündemde tutuyorsunuz konuyu? “Keşke engel olsaydık” diyenler CHP mitinglerin de “Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e” diye oy isterken oldukça çoşkuluydu halbuki.
Bir kaç defa yazdım. İYİ Partinin kimlik sorunu var diye. Her şeyi cumhurbaşkanı seçimine yıkıp sıyrılmaya çalışıyorlar ama kendileri adına hata yapıyorlar. Yeni kurulmuş bir parti olarak 2018 yılında %9.97 oy alan parti, %23 hayali kurarken, en kötümser İYİ Partilinin bile tahmini %15 iken 2023 seçimlerinde yine %9,97 oy alabildi. Hadi anladık, Kılıçdaroğlu’na oy vermediler, peki İYİ Parti’ye niye oy vermediler? Kılıçdaroğlu kazanamasa bile İYİ Parti oy oranını %15 üstüne çıkarabilseydi, haklı olabilirlerdi. Aylardır yazdığım gibi sandık önlerine gelince İYİ Parti ye oy verecekler CHP’ye ya da MHP’ye oy verdiler ya da sandığa gitmediler.
İYİ Parti değişti mi? Sanıyorum hayır. Bir milletvekili çıkıp “ AKP ve MHP ile yerel seçimlerde iş birliği yapabiliriz” diyor. Başka bir milletvekili “Biz Atatürkçi ve milliyetçi partiyiz; AKP ile iş birliği yapamayız” diyor. Bunlar partinin iki tarafa da mavi boncuk stratejisi devam ediyor olduğunu gösteriyor. İşe yaramadı. Yok parti içinde bu kadar farklı görüş var ise durum daha vahim. Zaten mecliste 30 kişisiniz, bari oturup konuşunda birbirinizi rencide edici söylemlerden uzak durun.
Muhalefetin yerel seçimlere kadar toparlanmasının zor olduğu görülüyor. AKP, İzmir ‘de bile kazanmaya yakın. Şimdiye kadar AKP’nin İzmir Belediye Başkan adayları hep kazanamayacaklarını bildikleri adaylardı bence
YEREL SEÇİMLER VE İZMİR
Muhalefetin yerel seçimlere kadar toparlanmasının zor olduğu görülüyor. AKP, İzmir ‘de bile kazanmaya yakın. Şimdiye kadar AKP’nin İzmir Belediye Başkan adayları hep kazanamayacaklarını bildikleri adaylardı bence. Bu sefer İzmir’in benimseyeceği bir aday İzmir’e AKP bayrağı dikebilir.
İzmir, hiçbir partinin çiftliği değil. Maddi olarak ortalama gelir üstünde bir şehir ama ekonominin kötü yönetiminden rahatsız. En az sığınmacı İzmir ‘de var ama sığınmacıya en çok tepki gösteren şehirdir İzmir. İzmir’de CHP ve İYİ Partinin toplam oyu %53 civarı. Bunun %41 CHP, %12 İYİP.
İYİ Parti İzmirlinin gönlüne dokunan aklına yatan bir aday çıkarırsa CHP’den %10 oy alabilir. Ama, AKP’nin ve MHP’nin son seçimlerdeki oyu olan %30 dan pay alamaz. Genel seçimlerde de defalarca yazdım bu iddiamı. AKP ve MHP’nin artık, bu oranlar kemik oyu. İktidardan düşmedikleri müddetçe bu oranlar dip oranlar bence. İYİ Parti, CHP oyunu böleceği için AKP ortalama bir adayla hatta Binali ile kazanabilir. Sonrasında İYİ Parti ve CHP’liler bir birlerini suçlamaya başlayacaklardır yine.
1994 Yerel seçimlerini bir kez daha hatırlamakta fayda var. İstanbul ‘da ANAP ve DYP oyu %37, SHP ve DSP oyları %32 iken Refah Partisi %25 ile kazandı. Ankara’da ise SHP+DSP % 34, ANAP+ DYP %28 iken %27 ile Refah partisi kazandı. 2024 yerel seçimleri benzer geçecek gibi duruyor. Herkes boyunun ölçüsünü alacak. Vatandaş da alacak. Hâlen lider beklentisi olan, kendini bir türlü liderliğe layık göremeyen, halen tebaa kültüründen vazgeçememiş vatandaşın bu siyasi keşmekeşten kendi iradesi ile çıkması çok zor.