Bazı yorumcuların çeşitli mecralarda Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni yetersiz bulduğuna dair demeçlerini gördüm. Doğrudur, mutlaka eksiktir. Zira hiçbir şey tam olamaz ve her şeyin daha iyisi yapılabilir. Pazartesi günkü tarihi toplantı için Ankara’ya gittim. Hamasetten beslenenler bildikleri tek işi yapmaya devam etsinler, ben Altılı Masa’nın Türkiye’ye muhteşem bir gelecek vizyonu çizdiği Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni dinlemek için Ankara Ticaret Odasındaki yerimi aldım. Tabii artık yavaş yavaş dilimizi Altılı Masa yerine Millet İttifakı demeye alıştırmamız lazım çünkü altı lider Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı’nın Millet İttifakı’nın adayı olacağını açıkladı. CHP’den Faik Öztrak, DEVA’dan İbrahim Çanakcı, DP’den Bülent Şahinalp, Gelecek’ten Feridun Bilgin ve Saadet’ten Prof. Sabri Tekin ile İYİ’den Prof. Ümit Özlale mutabakata varılan politikaları kamuoyuyla paylaştılar. Metnin detaylarını pek çok yerde okumuşsunuzdur, kalıcı yaz saati ve festival yasakları gibi saçmalıkların derhal sona erdirileceğinden Beştepe’nin halka açık bir alana dönüşeceği gibi sembolik kararlara kadar pek çok konuda Türkiye’yi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında demokrasiyle buluşturacak politikalar açıklandı. Bazı yorumcuların çeşitli mecralarda politikaları yetersiz bulduğuna dair demeçlerini gördüm. Doğrudur, mutlaka eksiktir. Zira hiçbir şey tam olamaz ve her şeyin daha iyisi yapılabilir. Ama “iyinin zıddı mükemmeldir” fehvasınca şunu söyleyebilirim ki, pazartesi günü açıklanan metin şu âna kadarki her şeyin fevkinde bir içeriğe sahiptir. Önce bunu sahiplenelim, sonra daha iyisini yapmak için çalışmaya devam edelim. Ben size o maddelerden bir bölümünü anlatmayacağım, görmenizi istediğim başka bir şey var. Yukarıda adını zikrettiğim insanlar gece gündüz demeden aylarca büyük bir özveriyle çalıştılar. Ve imkânlar ölçüsünde çıkabilecek en iyi metni hazırladılar. Feridun Bilgin’i düşünüyorum, eski Ulaştırma Bakanı, hiçbir ihtiyacı olmadığı halde sadece daha iyi bir ülke olsun diye gecesini gündüzüne kattı gözümüzün önünde. Bütün bürokrasi tecrübesini aktardı, tıpkı diğer arkadaşları gibi… Zaten metnin iyiliği bu uyum içindeki birliktelikten geldi. Benzer sözleri İbrahim Çanakcı, Faik Öztrak veya diğerleri için de söyleyebilirim pek tabii ki. Ama Feridun Bey’in bir farkı var, şu Şehir Üniversitesi rezaletinden sonra bizzat devletin tepesi tarafından suçluymuş gibi adı okundu. Tamah etseydi, şimdi kim bilir nerelerde olur, filolarını hangi denizlerde yüzdürür, hatta kim bilir donanmasını hangi açıklarda gezdirirdi… Türkiye’de siyaseti belli bir ilke için yapmanın da bedeli var, bunu yapmaya çalışan insan kaynağımız ne kadar kıt olsa da… Bereket, geçen hafta üniversitenin en kıdemli akademisyenlerinden biri olan ve PolitikYol yazılarını hayranlıkla okuduğumuz sevgili Serap Yazıcı neyin ne olduğunu mükemmelen anlattı. Pazartesi günü, Feridun Bilgin’i bürokrasiden arkadaşlarıyla beraber platformda metni okurken görünce böyle insanlara Türk siyasetinin ne kadar ihtiyacı olduğunu bir kez daha düşündüm. Milyarlarına milyar katmamanın, valileri çocuklarının önünde el pençe sıraya sokmamanın, “bal tutan parmağını yalar,” ya da “devletin malı deniz yemeyen keriz,” gibi korkunç sözleri reddetmenin bedelini çeşitli ithamlarla ödetmek istiyor iktidar. Ama hayat her şeye rağmen devam ediyor. Bir süre sonra binlerce el çırpılmaya başlıyor, arkadaşlarınızla birlikte hazırladığınız metni okurken. Sanırım alınacak en büyük övgü de bu. Ortak Politikalar Mutabakat Metnini hazırlayan farklı partilerden emekli bürokratlara Feridun Bilgin’in şahsında bir teşekkürü borç biliyorum. İşte bu uyum ve ortak akıl bizi ikinci yüzyıla taşıyacak. Demokratik, huzurlu, müreffeh, adil, kurumları güçlü bir ülke kuracak ve “Önce İnsan” diyeceğiz. Emin olun, o günler çok yakın. Önümüz bahar. Hele şu kışı hep beraber bir atlatalım…