Gelecek için konuşacaksak, İkinci Yüzyıl için konuşacaksak bu metne eklemeler yapmamız gerekir. Yarının Türkiye'sinde demokrasi, yeşil politikalar, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine politikalar ve eşitlik/adalet vurguları hâkim olmalı. Türkiye olarak Adalet ve Kalkınma Partisi'ni geride bıraktığımızda, AKP'nin geride bıraktığı Türkiye'ye dair çok ciddi çalışmalar yapmak gerekecek. AKP, tüm yapıp ettikleriyle Türkiye'yi ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak bir yıkımın içine soktu. Restorasyon başlıklı ilk yazımı 2015'te yazdım. Yani "yıkımın eşiğine getirme" fikrini geçeli çok uzun zaman oldu. Paldır küldür bir yıkımda olduğumuzu düşünüyorum. Bu sebeple de önümüzdeki dönemde doğada yüzlerce yıl yok olmayacak olan toksik bir kirlilikle mücadele eden insanların titizliğinde olmalıyız. Buradan Millet İttfakı'nın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ne geçebiliriz. "Yarının Türkiyesi İçin" üst başlığıyla hazırlanan metinde 9 ana başlıkta 2300'e yakın çözüm önerisi tek tek sıralanmış durumda. Yarının Türkiye'sinin kuruluşu mu yoksa dünün Türkiye'sinin restorasyonu mu tartışmasını yazının ileriki kısımlarına bırakırsak Millet İttifakı'nın bu metne emek vermiş üyeleri de yaşanan yıkımın ne kadar büyük olduğu konusunda bizlerle benzer düşünüyor olmalılar. 2300'e yakın çözüm önerisi getirebilmek için elimizdeki "nesnenin" çok ama çok bozuk olması lazım. Evet! Türkiye, ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak büyük sıkıntılar yaşıyor ve ne yazık ki etkisini uzun yıllar devam ettirecek şekilde de yaşamaya devam edecek. Henüz toplantı devam ederken insanların saymaya başladıkları eksiklikleri düşündüğümüzde 2300'ün de yeterli gelmediğini görüyoruz. Çünkü sorun büyük. Şimdi gelelim bu yazının esas konusuna: Çalışmanın çok kapsamlı olduğu gerçek. Fakat bu bir gelecek anlatısı değil. Bu Türkiye'yi günümüze taşımayı hedefleyen ve bizi yıllardır geri bırakan bir anlayıştan sonra yaşamı restore etmeye yarayacak olan bir metin. Tek tek bakıldığında ileri önerileri de var; nükleer santral başlığında olduğu gibi asla gerçek olmayan ve nükleer lobisinin sattığı boş hayallerin metne yansıdığı öneriler de var fakat metnin ruhu bir gelecek kurmak üzerine değil. Geçmişin eksiklerini tamamlamak üzerine. Bu itiraz edebileceğimiz bir konu değil elbette. Temel eksik malzemeyle, yamuk, sağlam olmayan şekilde atıldığında bir binayı üzerine dikmek büyük bir yanlış olacaktır. O açıdan yapılan doğru. Fakat bunun bir temel olduğunu da unutmamak lazım. Zaten metinde altı çizilen eksikliklerin de çoğunun sebebi burada. Gelecek için konuşacaksak, İkinci Yüzyıl için konuşacaksak bu metne eklemeler yapmamız gerekir. Yarının Türkiye'sinde demokrasi, yeşil politikalar, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine politikalar ve eşitlik/adalet vurguları hâkim olmalı. Yoksa yarının dünden bir farkı kalmaz. Millet İttifakı ilk önce dünü toparlamayı seçmiş. Muhafazakâr ağırlıklı bir ittifak için beklenebilir bir davranış ama bunun da dile getirilmesine alışmaları gerekli. Sonuç olarak, Cumhur İttifakı'nın halka artık söyleyecek bir sözü olmadığını düşünüyorum. Yine Savaş Ay'ın programlarının kolajlarıyla, tarihsel denk getirmelerden devşirmeye çalışacakları sembolik mesajlarla bir seçim süreci götürecekler. Emek ve Özgürlük İttifakı'nın ise nasıl bir politikalar, çözümler bütünü ile halkın önüne çıkacağını göreceğiz. TBMM aritmetiğinde EÖİ'nin politik konumlanması ve yasalar üzerine yürütecekleri pazarlıklar çok önemli bir yer teşkil edecek. Metinde biz Yeşiller Partisi olarak eksiklik buluyorsak bunun iki sebebi var. Bir orada değiliz; iki savunduğumuz konuları görmezden gelinemeyecek düzeyde toplumsallaştıramamışız. Bu herkes için geçerli. Fakat geç değil. Dünün restorasyonunu yaparken, geleceğin kurulması için de çalışabiliriz.