Bugünlerde seviye 419 ve düşüyor diye seviniyoruz. Son 10 yıldaki seyir ve ortalama görüldükten sonra hâlâ sevinmeli miyiz? Olumlu diye değerlendirmeli miyiz? Peki yapılması gereken nedir? Türkiye’nin CDS primini 50-100 aralığında hedefleyip, YAPISAL REFORMLARLA birlikte ekonomik adımları atmalıyız.
Bu başlık nereden çıktı diye sorarsanız, hemen aktarayım. Haber manşetlerinden. Nasıl mı? Yakın zamanda gördüğüm manşet şöyleydi “ Türkiye’nin CDS primi 400’ün altına düştü”
Bu cümleyi okuduğumuzda aklımıza ilk gelenler tabii ki olumlu olacak. Ancak her zaman vurguladığımız gibi verilen bilgiyi sorgulamak, arka planına bakmak, sonrasında görüş oluşturmak en doğrusu diye düşünürüm.
Şimdi gelelim konunun detayına. Önce çok kısa ve en basit hâliyle CDS priminin ne olduğunu hatırlayalım. Diyelim ki birisine borç para vereceksiniz, faizi de fena değil. Ancak vade sonunda faizi ve anaparayı geri alabileceğiniz konusunda tereddütleriniz var. Bu durumda doğal olarak alacağınızı garanti altına almak istersiniz. Aslında arabanızı kasko yaptırmak gibi. Olası bir kaza (riskin gerçekleşmesi) hâlinde zararınızı küçük primler ödeyerek (maliyete katlanarak) garanti altına aldığınız sigorta şirketinin karşılamasını istemekten bir farkı yok. Bu borç verme ilişkisinde de, bir prim ödeyerek anapara ve faiz alacağınızı garanti altına alırsınız. Garantileme işleminde imzalanan sözleşme CDS (Kredi Temerrüt Swabı) sözleşmesidir.
CDS sözleşmelerinde primler baz puan şeklinde telaffuz edilir. Şöyle ki: Türkiye Hazinesinin ihraç ettiği % 16 faizli bir tahvili satın alan yabancı yatırımcı, riskini gidermek için CDS sözleşmesi ile prim ödeyerek alacağını garantilemek istemekte. Bugün için CDS primi 410. Sonuçta yatırımcı yıllık % 16 faiz geliri elde ederken, yıllık %4,10 CDS pirimi ödeyerek alacağını garanti altına aldığında net geliri % 12,10 (%16-%4,10) olacaktır. Dolayısı ile CDS primi ne kadar yüksek ise Hazine’nin borçlanma faizleri de yükselmek zorunda ki yatırımcı aradaki pozitif net farkı beğenip ülkeye borç versin.
Çeşitli ülkelerin güncel CDS primleri aşağıdadır:
Ülke |
CDS |
Tarih |
İsviçre |
10,0 |
27 Temmuz |
Almanya |
14,9 |
29 Temmuz |
Japonya |
16,7 |
27 Temmuz |
Amerika |
20,0 |
31 Temmuz |
Fransa |
24,5 |
31 Temmuz |
Avustralya |
26,3 |
31 Temmuz |
İngiltere |
27,8 |
31 Temmuz |
Güney Kore |
27,9 |
27 Temmuz |
Kanada |
39,5 |
31 Temmuz |
İspanya |
47,8 |
31 Temmuz |
Suudi Arabistan |
51,1 |
27 Temmuz |
İsrail |
54,6 |
27 Temmuz |
Çin |
59,4 |
26 Temmuz |
Yunanistan |
72,8 |
31 Temmuz |
Endonezya |
74,6 |
31 Temmuz |
Hindistan |
81,7 |
27 Temmuz |
İtalya |
86,6 |
31 Temmuz |
Meksika |
104,0 |
31 Temmuz |
Brezilya |
162,9 |
31 Temmuz |
Güney Afrika |
233,7 |
27 Temmuz |
Türkiye |
419,1 |
31 Temmuz |
Mısır |
1318,0 |
27 Temmuz |
* Sıralama en düşükten yükseğe göredir.
Tabloya bakıldığında açık ara Türkiye’nin risk pirimi yüksek. Aradaki uçurumu grafikten izlemek durumu daha da netleştirmekte.
Hâl böyle iken, risklerin belirli tarihlerle çok yoğunlaştığı durumlarda daha da prim yükselmekte, bir miktar iyileştirmeler görüldüğünde de gerilemektedir. Aynı ateşli bir hastanın ateşinin üst sınırlara yükselmesi, sonra biraz düşmesi gibi, ancak düşen ateş hâlâ 39-40 derece aralığında. Nitekim önemli olan genel seviye ne durumda? CDS için son 10 yıllık Türkiye’nin primlerinin gelişimi aşağıdaki grafikte yer almakta.
Risklerin belirli tarihlerle çok yoğunlaştığı durumlarda daha da prim yükselmekte, bir miktar iyileştirmeler görüldüğünde de gerilemektedir. Aynı ateşli bir hastanın ateşinin üst sınırlara yükselmesi, sonra biraz düşmesi gibi, ancak düşen ateş hâlâ 39-40 derece aralığında.
Son 10 yıllık dönemde en düşük seviye 155, en yüksek seviye ise 896 iken on yılın ortalama değeri 354.
Şimdi gelelim gerçeklere.
1- Türkiye’nin CDS primi diğer ülkelerle (gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan) karşılaştırıldığında hep yüksek seviyede.
2- Bugünlerde seviye 419 ve düşüyor diye seviniyoruz. Son 10 yıldaki seyir ve ortalama görüldükten sonra hâlâ sevinmeli miyiz? Olumlu diye değerlendirmeli miyiz?
Peki yapılması gereken nedir?
Türkiye’nin CDS primini 50-100 aralığında hedefleyip,
YAPISAL REFORMLARLA birlikte ekonomik adımları atmalıyız.
Başka türlü çözüm yok.