Kılıçdaroğlu’ndan yeni dönem çağrısı…
Ali Haydar Fırat
CHP liderinin çağrısındaki amaç hesap sormak değil, devleti ayakta tutmaktır. İktidarın değişim sürecinde “ne götürsek kardır” anlayışıyla, yağma ve talan mantığıyla hareket edilmesine dur demenin gerekliliğine duyulan aciliyettir.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu 18 Ekim tarihini milat göstererek mevcut iktidarın kanunsuz uygulamalarına karşı memurların sorumluluk almalarını istedi ve hukuk dışı talimatlara imza atmamaları uyarısında bulundu.
Meselenin iki boyutu söz konusu, ilki devlet hiyerarşisinin, karar alma süreçlerinin felç edildiği ve tümüyle kanunsuz uygulamaların olağan hale geldiği bir düzenin artık sürdürülemeyeceğidir. İkincisi oluşan kaotik ortamda kişisel zenginleşmelerde, yağmaya ve talana karşı açık bir uyarıdır.
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı, devletin hukuksal niteliğini korumak, yani devletin kurum ve kurallarıyla bir keyfiliğe, bir dağılmaya kurban edilmeyeceğini ilan etmek ve bu çerçevede devleti toparlamanın zorunlu bir sorumluluk olarak kabul edildiğine ve bu konuda herkesin dikkati çekilmek istenmiştir ve çekilmiştir.
Diğer bir durum; iktidarların değişim süreçlerinde keyfi uygulamalar, yağma ve talan mantığıyla hareket etmeler, “ne götürsek kârdır” anlayışına karşı bir dur demenin gerekliliğine duyulan aciliyettir.
TÜGVA OLAYI SÖZ KONUSU ÇAĞRININ NEDENLERİNDEN BİRİ OLDU
Son zamanlarda iktidar değişiminin giderek netleşmeye başlamasıyla CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, milletvekillerine, il ve ilçe başkanlarına çok sayıda bilgi, belge akışı söz konusu olmuştur. Son olarak TÜGVA olayında ortaya çıktığı üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanun devletinden şahıs devletine dönüşmesinin netleşen resmi; keyfi uygulamalara, keyfi atamalara, alabildiğine nepotizme, alabildiğine hoyratlığa ve savurganlığa artık bir dur demenin zamanının geldiği fikrini CHP içinde yoğun bir biçimde tartışılmasına ve tarihi bir çağrı yapılmasına sebebiyet vermiştir.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “önce temel atıp, sonra ihale yapıyorlar” örneği ve bunun altına şerh düşen memura atıf yapması, Memur Teoman’a selam göndermesi son derece stratejik bir yaklaşımdır. “En üst dereceden en alt dereceye kadar atılan bütün imzaların bilgisine sahibiz” mesajı 18 Ekim itibariyle bütün memurlara ulaşacaktır.
Gereği ne denli yapılacak, dayatma, baskı ve zorlamalara karşı ne kadar direnilecek bunu hep birlikte göreceğiz. Ancak iktidar değişimini en iyi hisseden bürokratlar bu çağrıyı dikkate alacaklardır.
Devletin kanun dairesinden çıkarılıp siyasal iktidarın aparatına dönüştürülmesi AK Parti iktidarının devlet yapılanmasına verdiği en büyük zarardır. Çünkü bu durum devletin bütün kurumlarına yönelik güveni ortadan kaldırmıştır. Devletin devlet olmaktan çıkarılması, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan şahsında talimatları yerine getiren bir yapıya indirgenmesi bir üçüncü dünya siyasetinin, kurumsal olmayan bir aklın içeride ve dışarıda bugüne kadar elde edilen devlet/toplum saygınlığını ortadan kaldırmıştır.
İktidarın valisi, kaymakamı, savcısı, elçisi olunca devletin “göreli özerkliği” tümüyle rafa kaldırmıştır. AK Parti il başkanlarının gerisinde kalan bir devlet temsili (her ne kadar yeni siteme buna gerekçe gösterilse de) artık devlet sistematiğinin işlemediğinin fotoğrafıdır.
CHP liderinin çağrısı biz geliyoruz ve hesap soracağız çağrısı değildir, devleti ayakta tutma çağrısıdır. Kanunsuzluğa, hukuksuzluğa geçit vermeyin ve cumhuriyetin bağımsız, özgür yurttaşı olduğunuzu ülkeye ve topluma gösterin çağrısıdır. Sorumluluk almayan bireyler yurttaş olamaz, yurttaş olmayınca cumhuriyet ve demokrasi temelinde bir düzen kurulamaz…
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu