İYİ Parti yeni, kendine has, “müstakil” bir yol belirlemeli. Amiyane tabirle, “İYİ Parti kafası”na göre bir yol… “İYİ Parti’nin tamamen kendi yolu olmalı bu. Geçmişte kalan, tozlu raflarda duran ideolojiler değil, yeni daha dinamik ama mutlaka geçmişte kökleri olan bir yol olmalı bu.
Rab, İbrahim peygambere “Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git”,
2 “Seni büyük bir ulus yapacağım,
Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım,
Bereket kaynağı olacaksın.
3 Seni kutsayanları kutsayacak,
Seni lanetleyeni lanetleyeceğim.
Yeryüzündeki bütün halklar
Senin aracılığınla kutsanacak.” dedi.
Bu sözleriyle Tanrı, Yahudilere bir toprak vaat ediyordu. Üzerinde özgürce yaşayacakları, müreffeh bir vatan… Yüzyıllar geçti. Rab sözünü tuttu ve Musa peygamber Yahudileri Mısır’dan kurtardı ve onları vaat edilmiş toprakların hemen sınırına ulaştırdı. Sonunda kırk yılın ardından çölden kurtulmuşlardı. En önemlisi artık köle değillerdi; Mısır geçmişte kalmıştı. Ancak vaat edilmiş topraklara daha gelir gelmez karşılarında başka kavimleri görünce, içlerine bir korku düştü. Burayı elde edeceklerine inanmıyorlardı. Tanrı’nın onları ne olursa olsun muzaffer kılacağından şüpheleniyorlardı. Çünkü içlerindeki Mısır hâlâ orada duruyordu.
Yani yüzyıllardır alışmış oldukları kölelik bilinci bir mıh gibi kalplerinin tam ortasındaydı. Dünyaya köle gibi bakıyor, köle gibi düşünüyorlardı. Oysa bu anlayışı değiştirdikleri gün gördüler ki Rabbin vaadi boşa değildi. İbrahim peygamber de yanılmamıştı. Ama bunun için bir düşünsel değişim gerekmişti. Artık köle olmadıklarını ve eylemlerinden sorumlu özgür bireyler olduklarını anladıkları gün zafer de geldi.
YANLIŞ MUSA
Benzer şekilde, 20 senedir baskıcı bir iktidar altında yaşayan ve buna git gide alışan bir millet var ve on iki kere yenilmiş bir muhalefet…yenilmeye alışmış bir muhalefet… “Siyasal İslamcılar bundan sonra kaybetmez” cümlesini kalplerine kazımış bir kitle bu. Aylardır tartışıp duruyoruz. Kılıçdaroğlu hiçbir sorumluluk almıyor. Öte yandan, CHP’lilerin bir kısmı ürkek bir değişim çağrısında bulundular ve sonra sessizliğe gömüldüler. İYİ Parti kısmen sorumluluk alırken, kısmen de elinden bir şey gelmiyormuş gibi bir tavra büründü. Siyasal İslamcı partileri derseniz onlar zaten bedavaya getirdikleri milletvekilliğinin bahtiyarlığının tadını çıkarıyorlar. Gençler intihar etti ne gam. Önemli olan milletvekilliği. HDP de seçimde gösteremediği varlığı seçimden sonra iyice kaybetti. Neredeler ne yapıyorlar belli değil.
Durum bu hâldeyken, sonda söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim hiç bu kadar tartışmaya gerek yok aslında. En baştan yanlış adayla yola çıktık. Bu, bu kadar basit. Bunu artık konuşmaya değmez artık asıl tartışılması gereken bundan sonra ne yapacağız? Kendimize şunu sormamız lazım: Bu yenilmişlik duygusu ile bu kafa yapısıyla mı devam edeceğiz?
Meral Akşener başından beri Musa sandığımızın Musa olmadığını anlatmaya çalışıyor. Dinleyen yok. Evet belki yerel seçimler yaklaştığı için çok fazla vakit yok ama bundan sonra İYİ Parti’nin yeni yoluyla ilgili daha geniş çaplı bir tartışma sahası açmak gerektiğini düşünüyorum. Bu yazıyı da aslında bundan dolayı yazıyorum.
Meral Akşener başından beri Musa sandığımızın Musa olmadığını anlatmaya çalışıyor. Dinleyen yok. Evet belki yerel seçimler yaklaştığı için çok fazla vakit yok ama bundan sonra İYİ Parti’nin yeni yoluyla ilgili daha geniş çaplı bir tartışma sahası açmak gerektiğini düşünüyorum.
HÜR VE MÜSTAKİL
İYİ Parti yeni, kendine has, “müstakil” bir yol belirlemeli. Amiyane tabirle, “İYİ Parti kafası”na göre bir yol… “İYİ Parti’nin tamamen kendi yolu olmalı bu. Geçmişte kalan, tozlu raflarda duran ideolojiler değil, yeni daha dinamik ama mutlaka geçmişte kökleri olan bir yol olmalı bu. Aslında İYİ Parti kurucuları bunu “milliyetçi, kalkınmacı ve demokrat” diyerek formülleştirmişlerdi. Bu çok iyi bir özet ama muğlak. Milliyetçi denildiğinde, bir kimse diğeriyle aynı düşünmüyor. Keza kalkınmacı ve demokrat kavramları da öyle. İnsanlar 6-7 Eylül olaylarına dahli olduğu bilinen Menderes’i demokrat sanıyorlar bu ülkede. Artık buradan pay biçin.
İYİ Parti üzerine yazıp çizen çok değerli siyaset bilimcilerimiz var. Onların bağımsız ve tekil düşünsel mücadelelerinin böyle çarçur edilmemesi gerekiyor. Bu kişilerden oluşan bir kurul kurulamaz mı mesela? Elbette fiilen siyasetin içinde Akşener’in danışmanları var ama neden doğrudan akademisyenlerden oluşan bir küçük ekip oluşturulup bir manifesto yazdırılmıyor? Birileri İYİ Parti dediğinde üç beş cümle edebilmeli sizin hakkınızda. CHP’nin altı oku var, ülkücülerin dokuz ışığı vardı...İYİ Parti’nin neden kendine has, kısa, özet prensipler listesi yok?
Her şeyi siyasetçiler yapamaz, bu işin dışında olan kişiler de lazım. İdeolojiler geçmişte kaldı doğrudur; anlatmak istediğim bir ideolojik çerçeve çizip, bunun içinde bir alan yaratmak değil. Tam tersine günümüzde bir partinin özgürlükten yana bir tavır içinde olması gerektiğine gönülden inanıyorum. Ama bu prensip karmaşası anlamına da gelmemeli, İYİ Partinin üzerinde yükseldiği belli başlı kriterlerin doğru tarif edilip, millete de doğru anlatılması gerekir. Bu toplumla doğrudan iletişim kurarken çok kolaylaştırıcı olabilir.
VURUN ABALIYA
Bir diğer önemli konu da medya. Haftalardır İYİ Parti’nin bir televizyon kanalı açacağı konuşuluyor. Bu güzel bir haber ama neden bu kadar uzun sürüyor bu işler? İYİ Parti’nin her işi çok ağırdan aldığını düşünüyorum. Seçimlerden hemen sonra Akşener’in çıkıp konuşması ve hatta seçim sonrası süreçte muhalefeti sürdürmesi gerekirdi. 90 gün bekleyip yaptığı konuşma bence geç kalmış bir konuşmadır.
Akşener bu kadar beklemesini devlet geleneğiyle açıkladı, doğrudur, devlet teamüllerine önem verdiğini hepimiz biliriz fakat olağanüstü bir seçim yaşandı. Daha erken konuşması ve hem kendisi hem de parti hakkında bu kadar spekülasyona yol açmaması gerekirdi diye düşünüyorum. Bu sessizlik aynı zamanda MHP ve Zafer Partisi gibi milliyetçi oylarına talip diğer partilere de mevzi kazandırdı. İYİ Parti’nin daha dinamik ve çabuk tepki veren bir siyaset izlemesi gerekiyor. Çabuk tepki vermek düşünmeden hareket etmek demek değil ama hayatta zamanlama çok önemlidir. Ne geç kalacaksınız ne de erken geleceksiniz. Yoksa iş işten geçiyor.
Konuya geri dönersem, İYİ Parti öksüz çocuklar gibi tıpkı. Yazılı basında hakkında ileri geri yazılıp çiziliyor, farklı televizyon kanallarında parti, genel başkanı ve kurmaylarıyla ilgili hakaretamiz yorumlara dahi şahit oluyoruz. Bazı muhalif mecralarda yer almasına hasbelkader müsaade edilen İYİ Partililer de özellikle seçim sonrası sorguya alınmış gibi adeta cendereye sokuluyorlar. Bu çok can sıkıcı bir durum. Muhalefetin yenilgisinde payı olan hiçbir partiye bu tavır gösterilmiyor. İYİ Parti ne muhalefetten ne de iktidar kanadından böyle bir muameleyi hak edecek kadar başarısız bir parti. Bunun acilen bir karşı medya atağıyla karşılanması lazım.
Böyle romantik yenilgilerin bir tanesine daha tahammülümüz kalmadı. Siyaset kazanmak için yapılır. Yoksa başka hobiler var, parti kurmaz, kanarya sevenler derneği kurarsınız. Çok mücadeleler verildi, çok bedeller ödendi.
Burada kesinlikle boş propaganda, siyasi dedikodu ve kumpaslarla reyting arama çabasında olacak bir platformdan bahsetmiyorum. Dürüst, doğru ve doğrudan partiyi anlatabilecek ve halka ulaşabilecek vasıtalardan bahsediyorum. Bu televizyon kanalı olur, gazete olur, Youtube kanalı olur. Şimdi buna karşı parti üyeleri “Bunları biz düşünmüyor muyuz?” diyebilir ama maalesef ortada somut bir şey göremiyoruz. İYİ Partililer sosyal medyada müthiş bir linçe tabi tutulabiliyorlar ve bunları ifşa edecek alan dahi bulmakta zorlanıyorlar.
Yoksa bu oyunda en fazla dayağı yiyen taraf siz oluyorsunuz. “Vurun abalıya” deyip acımadan saldırıyorlar. Siyaset artık bir kendini anlatma ve yanlış algıları kırma sanatı hâlini de aldı. En ufak yerleşim yerlerine kadar internet gidiyor, herkese doğru bilgiyi ulaştırmak ve kendinizi anlatmak zorundasınız. Bu böyle ağırdan alınmaya devam ederse, kısa vadede başarılamayacak gibi gözüküyor.
CESURLAR HAREKETİ
Meral Akşener partiyi kurduğunda bu hareket sadece iyilerin değil, cesurların hareketi olarak da adlandırıldı. Cesur insanlar ümitvar olur. Ümidi olmayan eyleme geçmeye cesaret edemez. İYİ Parti yola neden çıktığını yeniden hatırlamalı. CHP’nin gölgesi olmak değil, muhalefetin önemli bir bileşeni olmak ve hatta birkaç sene içinde ana muhalefet partisi olmayı hedefliyor olmalı. Eğer hedef zaten buysa, neden somut bir çaba göremiyoruz? Bu sözlerim yanlış anlaşılmasın. Yerel seçimlerde tek başına hareket etmeliler, yenilseler de onurlu olsun demek değil.
Böyle romantik yenilgilerin bir tanesine daha tahammülümüz kalmadı. Siyaset kazanmak için yapılır. Yoksa başka hobiler var, parti kurmaz, kanarya sevenler derneği kurarsınız. Çok mücadeleler verildi, çok bedeller ödendi. Bunca emek başarı ve zafer için verilir, yenilgi için değil. Denedik en azından demek için değil. Demin dediğim gibi, partinin prensipleri ve medya konusunda söylediğim şeyler hemen birkaç haftada olmaz elbette ama yine de birkaç ay en fazla bir sene içinde hallolabilecek şeyler olduğu aşikâr. Yeter ki istensin. İYİ Parti’nin hedefini uzun soluklu koyup, daha odaklanarak yürümesi gerektiğine inanıyorum. Niye yanlış Musaların peşinde yürüyorsunuz, madem öyle biraz cesur olun, muhalefetin yeni Musa’sı neden İYİ Parti olmasın?