Bugün AK Parti Türkiye’yi, Türkiye AK Parti’yi taşıyamamaktadır. Derinleşen sorunlar, bu sorunlar karşısında üretilmeyen çözümler, peşi sıra gelen krizler böylesi bir cümleyi kurdurtuyor. Son dönemde; 128 milyar dolar nerde sorusu ve verilemeyen cevaplar, yönetilmekten çok içinden çıkılmaz bir hal alan pandemi süreci, diplomasideki gelişmeler ve son olarak İçişleri Bakanlığı tarafından Organize Suç Örgütü lideri olarak tanımlanan Sedat Peker’in açıklamaları... Toparlanamayan, açıklanamayan, yönetilmeyen süreçler ciddi bir çözülmenin başladığını ortaya koymaktadır. AK Parti tarafından hazırlanan animasyon filmi bir bütün olarak bütün bu süreçleri son derece derli toplu bir biçimde anlaşıldığının ancak bir cevabının olmadığını göstermektedir. Filmin yayından kaldırılmasının nedeni muhalefet iddialarına tatmin edici cevapların verilmeyişidir. O cevaplar bırakın sokaktaki yurttaşı, AK Parti’nin yönetimini bile tatmin etmemiştir. Ancak sorun filmde değil. Mesele bütün bu soru, sorun ve krizlere iktidarın artık vereceği bir cevabın, tatmin edici bir açıklamanın olmamasıdır. Cevabı verilmeyen bu sorular bir bütün olarak bir parti profilini, iktidarın geldiği noktayı ve içinden çıkılamaz süreçlerin kamuoyu nezdindeki algısındaki değişimi de beraberinde üretmektedir. İçişleri Bakanlığı tarafından suç örgütü lideri olarak tanımlanan Sedat Peker’in açıklamaları bu çözülmenin en önemli halkasını oluşturacaktır. Öncelikle akla şu soru geliyor, organize suç örgütü lideri olarak bir kişi tanımlanıyor ve bakanlığın elinde maddi kanıtlar söz konusu, peki bu kişi nasıl ülkenin her kademesindeki yöneticisiyle bir araya gelebiliyor? Ya da Sedat Peker’in açıklamaları doğrultusunda soracak olursak bu kişi devlet içindeki kişi, kurumlarca ya da bu kişi ve kurumlara yakın birileriyle nasıl bu denli bir ilişkisellik içinde olabiliyor? Öte yandan bu ülkenin akademisyenlerini, iktidara muhalif kesimleri tehdit ederken neden ülkeyi yönetenlerin tepkisi çıkmıyor? Susmak onaylamaktır kabulüyle ve de bunun ötesinde işlem yapılması gerekirken hiçbir işlem yapılmaması var olan ilişkiyi doğrulamıyor mu? Peker’in açıklamaları iktidar sosyolojisinde mutlaka etkisi olacaktır. İddiaların araştırılması ve bütün gerçeklerin ortaya çıkarılması beraberinde yeni sorular ve krizler üretecektir. Muhtemeldir ki iktidar buna yanaşmayacaktır. Ancak doğru dürüst bir soruşturmanın yapılmaması da var olan iddiaları haklılaştıracak ve muhalefet güçlü bir alan açacaktır. İktidarların çözülme süreçlerinde bütün alanlarda sorun çıkar. Bu sorunlar iyi yönetilemediği için derinleşir ve ciddi kırılmalar başlar. Şimdi bu çözülme sürecinin içindeyiz. Peşi sıra gelecek gündemler, sorunlar daha da yoğunlaşacaktır. Muhalefet elbette ki bu sorun alanları içinde söylem üretecektir. Ancak bugün için muhalefetin temel sorumluluğu iktidarın çözülmesine karşın alternatif bir siyasal alan açmadır. Yeni bir yönetsel alternatifi en güçlü biçimde meydana getirmedir. Eğer bu yapılmazsa iktidardaki bu çözülme; siyasal, kurumsal ve sosyal bir kimliğe bürünür ki bu vahim bir tabloyu ortaya çıkarır. Yaşamsal olan bu durum karşısında kadro ve program olarak muhalefetin daha yoğun, daha hızlı bir hazırlık içinde dahası hazırlıklarını bitirerek toplumun karşısına çıkması elzemdir. Yaşanan ve yaşanacak çözülmeyi farklı bir alternatif ile daha demokratik, eşit, özgür bir zemine çekmek tarihsel önemdedir ve bu tarihi sorumluluk bütün muhalefetin boynundadır.