Ankara İl Kongresi'nde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ülkedeki sorunları ve çözümlerini sıraladıktan sonra şu önemli cümleyi kurdu: “Düzelteceğiz demiyorum, yeniden inşa edeceğiz”. Bu sözün tarihsel bir hükme kavuşması elbette zaman alacak. Ancak yöntemsel bir doğruluğa işaret ettiğini görüyoruz. Türkiye’nin sorunları düzeltilecek aşamayı geçti. Ülkenin her alanda yeniden inşası bir zorunluluktur. Ancak buradaki mesele bu inşanın kimin tarafından yapılacağı meselesidir. O noktada da gözler Kemal Kılıçdaroğlu’na çevriliyor. Kılıçdaroğlu’nun son dönemde kendisini özne konumuna oturtarak yaptığı açıklamalar adaylık konusunda ipucu veriyor. Terörün bitirilmesinden Yunanistan’ın elindeki adaların geri alınmasına, ekonomik sorunların çözülmesinden barışın ve huzurun inşasına kadar kendisini merkeze alarak söylediği sözler bunun belirtileri olarak algılansa da Kılıçdaroğlu’nun kafasındaki asıl tez, bir siyasi lider olarak aday olmanın tarihsel bir sorumluluk olduğudur. Cumhurbaşkanlığı sistemi geldiği zamanlarda böyle bir niyet taşımayan Kılıçdaroğlu zaman içinde adaylığının kaçınılmaz hale geldiğini düşünmektedir. Attığı her adım, söylediği her sözü bunu düşünerek yerine getirmektedir. Söyleminden ses tonuna, parti içi müdahalelerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tavrına kadar Kılıçdaroğlu’nun kendisinin aday olarak konumlandırdığı görülmektedir. Hayır Bloku’nun dağılmadığını ama AKP’nin içeride ve dışarıda giderek zor bir sürecin içinde girdiğini düşünen Kemal Kılıçdaroğlu, zamanın kendi lehine işleyeceğini, toplumun geniş kesimlerinin kendisine hak vereceğini ve siyasal dengelerin değiştiğini düşünmektedir. Bir taraftan AKP’nin yumuşak karnı olan dış politika, yolsuzluk ve ekonomideki kötü gidişe odaklanan CHP lideri diğer yandan Hayır Bloku bileşenleriyle hiçbir konuda karşı karşıya gelmemeye büyük özen göstermektedir. Son olarak Saadet Partisi Genel Başkanı ile yaptığı görüşme ve sorunlar konusunda aynı yaklaşımın paylaşılması Kılıçdaroğlu’nun adaylık noktasında kafasının daha da net olmasına katkı sundu. Ancak bundan da öte Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın % 50’nin altına düştüğünü ve bu düşüşün devam edeceğini hesaplamaktadır. Belediyelerine dönük operasyonlar olmasına rağmen Kılıçdaroğlu’nun erken seçim konusunda ısrarlı olmaması; AKP’nin gün geçtikçe erimesi nedeniyledir. CHP lideri seçimlerin zamanında yapılacağını hesaplamakta ve AKP’nin manevralarının oy kaybını önleyemeyeceğini düşünmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu adaylık için asıl çıkışını Olağan Kurultay’da yapacak. Bu konuda güçlü bir manifesto hazırlayacak olan Kılıçdaroğlu aynı zamanda güçlü bir parti meclisi ile kadro konusundaki eksikliklerini tamamlayarak alanlara çıkacak. CHP lideri kurultaydan güçlü çıkması ve örgütü arkasına almasından sonra içeride, dışarıda; ekonomik, diplomatik ve toplumsal barışı esas alacak hareket tarzı ile AKP’nin kurduğu gerilim siyasetini çözmeyi hedeflemektedir. Sürecin ne getirip ne götüreceği elbette belirsizliğini korumaktadır. Zaten Kılıçdaroğlu için de aslolan bu belirsizliği sonlandırmaya dönük siyaseti olacak. Ankara il kongresinde “Ankara’yı, İstanbul’u, Adana’yı, Mersin’i, Antalya’yı, Denizli’yi alacağız” sözü yerel seçimde büyükşehirleri almak ve Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken AKP’nin çözüleceğini hesaplamaktan ileri gelmektedir. Dolayısıyla yerel seçimlerde de aslolan Hayır Bloku'nu parçalamamak ve bu koalisyona uygun adaylarla seçime gidip büyükşehirleri almak olacak. CHP liderinin kafası adaylık konusunda her geçen gün netleşmektedir. Ama asıl belirleyici süreç yerel seçimler olacak.