Önümüzdeki yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri AKP döneminde yaşanan siyasal, toplumsal ve ideolojik kırılmanın başka bir aşamaya geçişinin sağlanıp sağlanmayacağını oylanacağı, karara bağlanacağı bir dönem olacak. AKP’yi bu denli güçlü kılan, bu denli yapıp ettiklerini “haklı” çıkaran temel araçların başında kurduğu propaganda makinesi gelmektedir. Aslında bütün rejimlerin, partilerin, iktidarların ayakta kalmasını sağlayan da onları mevcut konumlarından eden de nasıl bir iletişim stratejisi ve algı mekanizması kurdukları ve elbette bunu kamuoyuna ne kadar aktardığı, kabul ettirdiğidir. AKP’nin bu konuda daha önceki iktidarlardan çok farklı olduğunu ve de önemli başarılar elde ettiğini görmek gerekmektedir. Çünkü AKP iletişim olgusunu başlı başına bir alan ve mühendislik çalışması olarak görüp o çerçevede bir yapılandırmaya gitmiştir ve hala bu çerçevede devam etmektedir. AKP herhangi bir politika değişikliğine gittiğinde kamuoyunu hazırlama, karşıtlıkları kurma, yönlendirme ve tepkiselliği kendi dışındaki aktörlere aktarma süreçlerini peşi sıra inşa etmektedir. Dolayısıyla Türkiye siyasi tarihinde iletişim sürecini bir bütün olarak kavrayan, bunun gereklerini yerine getiren en önemli siyasal aktörlerin başında AKP gelmektedir. CHP bu tarihsel uğrakta ve de seçim süreçlerinde sağlam, sağlıklı, etkili bir iletişim mekanizmasını kurma, geniş kesimlere ulaşma ve bu çerçevede kendi tezlerini anlatma çabasını ortaya koyacak bir politika ve araç sistematiğini inşa etmelidir. Bu yüzyılda bir politika inşası kadar önemliyse onun nasıl anlatıldığı; iknanın nasıl, hangi araçlarla ve yöntemlerle kurulduğu da o ölçüde önemlidir. CHP’nin kurultayları bu ülkenin siyasal tarihinde çok önemli ve yönlendirici bir etkide bulunmuştur. Bu kurultayda benzer bir çıkışın yapılması ve süreci taşıyacak kadroların bir araya getirilmesi sadece CHP için değil bütün bir memleket için önemli ve tarihseldir. Türkiye’nin devlet ve toplum ilişkisinin daha sağlıklı bir noktaya taşınması, farklı bir yaklaşımla iktidar ve muhalefet ikiliğinde bir farklılaşmanın yaratılması, bununda ötesinde yeni bir iktidar seçeneğini halka sunulması ancak ve ancak politik bir perspektif, bunu üretecek kadrolar ve güçlü bir iletişim stratejisiyle mümkündür. Bu politik perspektif kuşkusuz halkçı, devrimci, yenilikçi bir kurgu dahilinde olmalıdır. Zira AKP’nin sunduğu politik perspektife karşı bir yeni perspektif ne kadar gerekliyse o çerçevede yeni kadrolar ve alternatif, üretken bir iletişim stratejisi de o denli gerekli ve zorunludur. Devletleştirilmiş, bürokratikleştirilmiş bir iletişim süreci içinde olan AKP’ye karşı halkın temel taleplerini örgütleyecek ve alenileştirecek bir iletişim stratejisi ve araçlarını yaratmak değişimin, dönüşümün temel anahtarıdır. Dolayısıyla CHP açısından kurultay hem bir yenilenme hem de bu yenilenme ile birlikte yeni stratejiler kurma dönemine giriştir. Bu girişin yapılıp yapılmayacağını, ne denli bunu algıladığını bir hafta içinde görmüş olacağız. Açık olan şudur ki CHP’nin temel sorunlarının başında gelen iletişim sorunsalına dair yaklaşım, farklılık, üretkenlik bundan sonraki süreçte partinin hedeflerine ulaşmasında başat bir rol oynayacaktır. CHP, iletişim alanında normal değil olağanüstü bir model, örgütlenme ve strateji kurmalıdır. Sıklıkla vurguladığımız gibi normal zamanlarda yaşamıyoruz. Bunu görmek bu çerçevede bir davranış sergilemek zorunludur. 21. Yüzyılın siyaset kurumlarının olmazsa olmazı iletişim araçları ve modelleri gelmektedir. Bunu kavrayan her siyaset başarı elde etmiştir. CHP bunu görmek ve bu çerçevede bir sistematiği yaşama geçirmek durumundadır.