Hem finansal hem de coğrafi olarak fay hatlarının üzerinde yaşantısını sürdürenler olarak risk yönetimini bugünden yapmak ve riskler gerçekleştiğinde çaresizce geleceğimiz konusunda endişeye kapılmamak zorundayız. Telefonum ısrarla çaldı ve son anda yetişerek açtım. Karşımda yaklaşık altı ay önce ziyaret ettiğim banka müşterilerinden biri endişeli ve oldukça stresli bir sesle “Ömer bey sizin için uygun bir zamanda acil olarak görüşebilir miyiz?” diye soruyordu. 10 Ağustos 2018 tarihiydi, bir rahip kriziyle ortaya çıkan diplomatik gerginlik olay riskine neden olmuş, ülkeden fon çıkışını tetiklemiş, kur birkaç saat içinde dolara karşı 1 TL artarak % 24 civarında değer kaybetmişti. Zaman geçirmeden yardımcı olabilmek için ziyarete gittim. Problem tam da tahmin ettiğim gibi dolar cinsinden yapılmış borçlanmanın şirketin finansal giderlerinde yarattığı yüktü. Rahip kriziyle ortaya çıkan kur artışı şirket için çok büyük bir depremdi. Maalesef ortaya çıkmış olan riski geri döndürmek için yapacak bir şey yoktu. Kendilerine risk yönetiminin önceden yapılan bir olgu olduğunu, riskler ortaya çıktığında harcanan enerjinin ise boşa kaynak israf etmek olduğunu anlatarak bundan sonrası için zararın büyümesini önlemek için adım atılması ve önlem alınması gerektiğini, bu konuda kendilerine her zaman yardımcı olmaya hazır olduğumu söyleyerek yanlarından ayrıldım. Yaşadığımız ve bizleri büyük acıya boğan 6 Şubat depremi bana bir defa daha geçmişte yaşadığım finansal riskleri, 17 Ağustos 1999 depremini ve Türkiye’nin fay hatları üzerinde olması nedeniyle deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuzu anımsattı. 1999 Ağustos depremi sonrasında artan farkındalık doğal afetlerin ortaya çıktığı gün yaraların sarılması, ortaya çıkan risklerin telafi edilmesi için bir takım sigorta enstrümanlarının devreye girmesine yol açtı. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) bunların başında geliyor. Bugün itibarı ile Türkiye genelinde sigortalı konut sayısının oranı %55. Bölgeler olarak dağılımda birbirinden büyük farklılıklar içermiyor. Konutunuz için prim hesaplaması yapmak istediğinizde sistem güzel bir hesaplama aracı da sunuyor. Çıkan sonuçlara baktığınızda ise gerçeklikten uzak rakamlarla karşılaşıyorsunuz. Ben hesaplamayı İstanbul Bakırköy Ataköy 7-8-9. Kısım konutlarında 20 yıllık bir binadaki 150 m2 için yaptırdığımda sigorta bedelinin 452.400 ₺ ve ödenecek prim bedelinin 1.275 ₺ olduğunu gördüm. Aynı semtte 150m2 bir konut için bugün istenen bedel 8 milyon TL. Diyebilirsiniz ki binanın yeniden yaptırma bedeli farklı olacaktır. Doğrudur ama bugünkü inşaat bedelleri göz önüne alındığında ödenecek sigorta bedeli ile karşılaştırılmayacak derecede de yüksek olacağı kesindir. Diğer bir nokta ise kentsel dönüşüm projeleri olmuştur. Deprem şartnamelerine uygun, depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılarak yenilerinin yapımı konusunda önemli adımlar atılmıştır. 2007 sonrası kentsel dönüşüm projeleri maalesef rantsal dönüşüm projelerine evrilerek amaç dışına çıkılmış, bölge, mahalle seçimi daha baskın bir hâl almıştır.
2007 sonrası kentsel dönüşüm projeleri maalesef rantsal dönüşüm projelerine evrilerek amaç dışına çıkılmış, bölge, mahalle seçimi daha baskın bir hâl almıştır.
2008 yılında özellikle depreme dayanıklı konutların yapımı için belediyelerle ve DASK ile işbirliği içinde sağlam yapıların yapılması ve konut sahiplerinin kaynak bulması açısından ön plana çıkan bir fonlama modeli üzerinde çalıştığımızı da hatırlıyorum. 1990’lar sonrası finans dünyasına giren bu fonlama modeli gerek sigorta şirketlerinin üzerlerindeki riski devretmesi, gerek devletlerin ve yerel yönetimlerin deprem riskini piyasalara devrederek depreme dayanıklı konutların yaptırılmasına olanak sağlaması açısından oldukça yenilikçi ve çözüm odaklı bir sistem. CAT BONDS (CATASTROPHE BONDS) – AFET BONOLARI Afet Bonoları (CAT Bonds) bir doğal afet durumunda, sigorta sektöründeki şirketlere, devletlere veya yerel yönetimlere kaynak toplamak için tasarlanmış yüksek getirili borçlanma araçları olarak tanımlanabilir. Bu bonolar ihraç eden kurumun yalnızca deprem veya kasırga gibi belirli doğal afetler söz konusu olduğunda çıkarttığı tahvilden fon almasına izin verir. Herhangi bir riskin ortaya çıkışında tahvilin içeriğine göre riskin ortaya çıktığı andan itibaren faiz ödemesi ve anapara ödemesi ya ertelenir ya da her iki yükümlülük de ortadan kalkar. CAT bonoları uluslararası piyasalarda ihraç edilen ve bu piyasalarda işlem gören bonolardır. Portföy çeşitliliğini ve getiri katkısı sağlamak amacıyla hemen hemen tüm portföy yöneticileri ve kurumsal yatırımcılar tarafından talep edilen enstrümanlar olarak da dikkat çekmektedirler. Bu konuda adım atılabilmesi için
  • Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve nakit akımları yönetimi bakımından hesap verebilir şeffaf bir sistemin devreye girmesi
  • Finansal yetkinlikle donatılmış, finansal enstrümanları kullanmayı bilen yetkin kadroların görevde olması
  • Vatandaşların sigorta bilincine sahip ve finansal okuryazarlığı olması
  • Gelir düzeyinin yükseltilmesi gerekir
Hem finansal hem de coğrafi olarak fay hatlarının üzerinde yaşantısını sürdürenler olarak risk yönetimini bugünden yapmak ve riskler gerçekleştiğinde çaresizce geleceğimiz konusunda endişeye kapılmamak zorundayız. Bunu yapacak hem insan değerimiz hem de kapasitemiz vardır. Bugünlerde ülkece yaşadığımız deprem acısı artık geç olmadan önlem almamız gerektiğini bizlere bir defa daha hatırlattığına göre, kalkıp yaralarımızı sarıp işe koyulmanın tam sırasıdır. Hepimizin başı sağolsun.