Seçim kaybedildi, kaybeden faturayı ödemediği gibi değişime de gitmiyorsa tepki başlar. Çünkü çok yakında yeni bir seçim dönemi var ve kaybetmeye ne tahammül ne de hakkımız yok! Ruh hâlimi sorarsanız; sokak röportajlarında uzatılan mikrofona, “dolar füze gibi çıkıyor, ne diyorsun?” sorusuna “Bana ne benim dolarla ne işim olacak?” diyen sakallı amca kıvamındayım! Ama henüz “İlle de Recep Tayyip Erdoğan!” diye bağırarak, zikir ayininde transa geçmiş kadının kaymışlığına gelmedim, çok şükür. Akıl sağlığımı korumak için televizyonu kapattım. Mecliste yemin töreni, başkan seçimi hele kabine filan umurumda değil. Zaten pencerelerdeki kafaları dinlemeyi epeydir bırakmıştım. Hele onlardan biri olmayı, çoktandır! Akla zarar! Sosyal medyayı da kedi köpek ve düğün videoları için izliyorum. Tam bir reddetme aşaması. Çare ne? Hayır, yurt dışına gitmek gibi bir niyetim yok. Zaten alan da yok. Tam bir izolasyon durumu, pisliğinizde boğulun vaziyeti. Vize başvuruları kapandı. Randevu verilmiyor. Seçimden önce durumu sezip başlatmışlardı zaten. Avrupa başta olmak üzere kimse bizi istemiyor. Biz Afganistan’dan gelen eski asker, genç erkeklerin İran sınırını aşıp İstanbul’un göbeğinde kamyondan şehre dağılmalarına göz yumarken Avrupa, uçaktan inecek kalifiye insan gücüne bile hayır gelmeyin diyor. Kapıları açsalar ihtiyaç fazlası doktor, mühendis, bilgisayarcı dolacak ortalık ve istihdam dengesi bozulacak, haklılar. Pasaportumdaki tek vize ABD, her ülkeye kötülük ihraç edenlerin anası! Hem gitsem ne yapacağım orada, tuvalet mi temizleyeceğim? Bodrum’a yerleşip resim yap, roman yaz? Servet ister. Köye git, tavuk, keçi filan, kapalı ekonomi. Hiç bana göre değil, şehir insanıyım. Hayal kırıklıklarınla baş etmek için yoga, tefekkür? Kalan aklımı da yitiririm. Hiç bana göre değil, isterseniz tarikata gireyim, kabullenmek de bir çaredir belki? ANALİZLER DE YETERSİZ Neden böyle oldu, nerede başaramadık, ne yanlışı yaptık analizlerinden de sıkıldım. Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok oluyor. Soran olmadı, sonuç olarak partiyi de yöneten biz değiliz. Ne kimseyi dinledikleri var ne de ders aldıkları. Sanki muhalefette kalmak daha işlerine geliyor. Bak ışığı gören gelmişti, şimdi eşek öldü, ortaklık bitti, gidiyorlar, evli evine, köylü köyüne! Cürmü kadar yer yakanlar, birleşip TBMM’de grup kuruyor. Sandıklarda göremedik kimseyi ne müşahitleri vardı ne görevlileri? O proje de bir balonmuş. Altılı Masa’ya değil, tek adama oy verdiler. Ayakta duramasa da. Paltosunu giyemese de. Hasta olduğunu herkes bilse de. Güçlü Reis rolünü güzel oynuyor. YENİ UMUTLAR MI VAR? Herkeste bir umut: yeni kabine, Şimşek çakıyor! Doların üzerindeki baskıyı bıraktı, şimşek değil dolar uçuyor. 25’de durur diyorlar, göreceğiz. Peki bu reel politika, Nebati’nin heterodoks politikasından iyi mi? En azından reel. İhracatçı memnun olacakmış. Biraz da ithalatçı ağlasın. Halk zaten özellikle yoksullaştırılıyor ki sadakaya muhtaç olup başını kaldıramasın. Merkez Bankası’nın başına getirilen Hafize Gaye Erkan hanımefendi için rivayet muhtelif. ABD’de Federal Bank’ın yıllarca başkanlığını yaptığı ve batırdığını söyleyenlere onlar AKP içindeki bir grup, mahsus karşı çıkıyorlar filan deniliyor. Bu uydurulacak bir şey değil, iki makale ara google’dan çıkıyor zaten. Daha iyisi gelse ne olur, 21 yıl bu ülkeyi kimseyi dinlemeden kafasına göre yönetmiş ve bir seçim kazanma dâhisi olarak gösterilen Reis mi dinleyecek Amerika’dan gelmiş bir kadını? Can çıkar, huy çıkmaz!