Ali Haydar Fırat, CHP’de yaşanan süreçleri “irade” ortaya koyma bağlamında ele alarak; CHP’nin ikinci yüzyılında temel ihtiyacının da, ‘Kurucu Devrimci İrade’ olduğunu yazdı. Cumhuriyet’in ilk yüzyılını inşa eden, devrimlere ve büyük değişimlere imza atan Cumhuriyet Halk Partisi ilk yüzyılını geride bıraktı. Atatürk’ün devrimin başat gücü ve yönlendiricisi olarak konumlandırdığı CHP, sadece ülkemizin değil dünya siyasal yaşamının en müstesna örneklerindendir. Bütün devrim süreçleri, olumlu ve olumsuz olay ve olguların bileşkesinde bir sentez üretirler. 100 yıllık tarihimizde yaşanan değişimlerin kimi zaman aktörü, kimi zaman dışarıdan yönlendiricisi olmuş ama her zaman damgasını vurmuş, etkisini hissettirmiş bir siyasal hareket olarak CHP’nin mirası hep tartışalagelmiştir. CHP bu ülke/toplumun yaşadığı en uzun arayış yüzyılının sonuçlarından biridir. Bu arayış devam etmektedir. İmparatorluğun çöküşten kurtarmak için siyasal ve aydın örgütlülüğünün ortaya çıkardığı fikirler yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir toplum tasarımına zemin hazırlamıştır. Ancak Atatürk bütün bu birikimi devrimci bir atılımla, bütün düşünsel ve siyasal topoğrafyayı aşan büyük bir değişimi gerçekleştirmiştir. Bu değişimin taşıyıcı kolonu hep CHP olmuştur. Siyasal süreçleri, ekonomik atılımları, toplumsal dönüşümleri yurttaşlık devrimi zemini üzerinde yaşama geçiren Cumhuriyet Halk Partisi müstesna bir örnek olarak tarihteki yerini almıştır. ‘Tek Parti’ dönemi bir kuruluş dönemidir. Sonuç olarak ulus yaratma süreci çok sancılı geçmiştir. İçeride ve dışarıdaki koşullar, olumsuzluklar uluslaşma sürecini ve devleti koruma, kollama, ayakta tutma çabası ve yakın tarihteki endişelerle birleşince devrimin hedeflediği demokratik sistem inşa edilememiştir. Ancak bu dönem ‘Kurucu Cumhuriyetçi İrade’ olarak tanımlanabilir. 1946 sonrası çok partili yaşam ve 1950’de iktidarın devri ‘Kurucu Demokratik İrade’ dönemdir. Dünya siyasi tarihinde örneğine rastlanmayacak bu atılım salt dış dinamiklerin zorlayıcı etkisiyle açıklanmamalıdır, açıklanamaz. Cumhuriyetçi Kurucu İrade, Kurucu Demokratik İradeyi zorunlu olarak görmüştür. Bu sürecin istendiği ya da beklendiği ölçüde demokratik kural, ilke, değer ve özgürlükler ekseninde gelişmemesi, 27 Mayıs Darbesi sonrasında darbe girişimleri ve buna karşı İsmet Paşa’nın oraya koyduğu tavır, Kurucu Demokratik İrade’ye olan bağlılığının somut göstergesidir. 1965 Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni bir değişim tartışma sürecini başlattığı dönemdir. 1965’te İsmet Paşa’nın ‘Ortanın Solu’, Bülent Ecevit’in 1972’e dillendirdiği, 1974’te parti tüzüğüne koyduğu ‘Demokratik Sol’ çıkışı, ‘Kurucu Sosyal Demokrat İrade’ dönemidir. 1980’e kadar CHP hem ülkede hem de partide çok büyük değişimlere imza atmıştır. Bunu yapabilmesinin temel nedeni, kendini tanımlamış, kendi örgütünü buna motive etmiş ve bütün bu süreçleri siyasallaştırmasına ve toplumsallaştırması olmuştur. 12 Eylül Darbe’si ve sonrasında kurulan sosyal demokrat partiler Sosyal Demokrat Halkçı Parti çatısı altında birleşti. Bu anlamda SHP, ‘Kurucu Sosyal Demokrat İrade’yi büyütmüş ve geliştirmiştir. Ancak CHP’nin yeniden açılması; SHP ve CHP birleşmesi ve Deniz Baykal’ın ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı döneminde parti ciddi bir tanım ve irade krizi yaşamıştır. Yeni bir irade eksikliği bugün her zamankinden daha yakıcı bir hal almıştır. İkinci Yüzyıla girerken Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeni bir kurucu iradeyi tanımlaması zorunludur. Devlet ve toplum ilişkilerini, siyasal yaşamı kuşatacak, dönüştürecek ve de ülkeyi bütün alanlarda Kurucu İrade Dönemindeki hedeflere ulaştıracak ve bölgesinde dünyaya yeni model sunacak bir büyük çıkışa ihtiyaç var. Ülkenin ve partinin arayışı hala sürmektedir ve burada en büyük sorumluluk CHP’ye düşmektedir. Buradaki asıl sorun yurttaşlığı eşitlik temelinde yeniden ele alacak, kapsamalı bir özgürlüğü hayata geçirecek kimlik kriz/sorun/çatışmalarına son verecek ama bununda ötesinde sınıfsal temelde bir siyaset üretecek bir yeni iradenin inşasıdır. Bu irade de, Cumhuriyetin kuruluşu benzeri ama yapılan hataları tekrarlamayan, toplumun tümün kapsayan eşit vatandaşlık temeline dayanan ‘Kurucu Devrimci İrade’dir. Bunun detaylarını bir sonraki yazıda paylaşacağım.