Eğitim ve gelir düzeyi yüksek, şehir merkezlerinde oy almasının zor olduğunu bilen AKP, seçim bölgelerini usta mühendislik hesaplarıyla ona göre ayırdı: Kent merkezlerinde milletvekili ve belediye meclis üyesi çıkarmayı zorlaştırırken çeperlere de büyük değer verdi. Bir seçim bitti, sonuçlarının hâlâ hepimizi inandıracak ciddi bir bilimsel analizi yapılmadı. Seçim öncesi Millet İttifakı ve Altılı Masanın adayının cumhurbaşkanı seçileceği ve mecliste de çoğunluğu sağlayacağını öne süren kamuoyu araştırmacıları da sus pus. O dönem İstanbul Çalışmaları Merkezi’nin açıkladığı bir araştırma sonuçları bizim pek de hoşumuza gitmemişti. Bu araştırmaya göre RTE cumhurbaşkanı seçiliyor ve mecliste de Cumhur İttifakı çoğunluğu sağlıyordu. Hatta aynı gazetede yazdığımız bir arkadaşım toplantı çıkışı araştırma sonuçlarını çok ciddiye almamamı, bunun manipüle edilmiş olabileceğini söyleyerek beni uyarmıştı. En büyük kanıtı da toplantıyı AA’nın izlemiş ve araştırmacılarla röportaj yapmış olmasıydı! Ne yazık ki araştırmacılar haklı çıktı; KK seçilemedi, RTE, 4. Kez seçimi kazandı ve tam yetkiyle ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Bu yenilgi, Millet İttifakı’nı ve Altılı Masayı darmaduman etti. Önce seçmenleri gibi büyük bir depresyona giren liderlerden ses seda çıkmadı, sonra önce CHP, ardından İYİ Parti’de çatlama patlama sesleri duyuldu. Ötekiler zaten çok küçük oldukları için CHP’nin ikramıyla aldıkları milletvekillerinden memnun devam ediyor. SEÇİM SONRASI ÜMMET SİYASETİ TAM GAZ Seçmen ise karalar bağlamış vaziyette. Deprem vergileri denilen ikinci kez yediğimiz kazıkla hayat inanılmaz pahalılaşırken ücretlere yapılan zamlar ise harçlık düzeyinde. Laiklikten koşar adım uzaklaşılırken seküler yaşam rafa kaldırıldı, ne tesadüf, ortalıktaki kara çarşaflıların sayısı artarken anayasal düzenlemeyle garanti getirilmeye niyetleniliyor. Suriyeli göçmenler ve onlara tanınan ayrıcalıkların gerçek bir ümmet yaratma politikası oluşu, demografik bir darbe yapılıyor olması da artık herkesin gözüne batıyor. İşte tam bu sırada İstanbul Çalışmaları Merkezi’nden yeni bir açıklama geldi: “Komşularımız Kimlere Oy Vermiş? 1-2-3 sandıklı yerleşmelerde oy profilleri.” Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Güvenç’in tablolar eşliğinde anlattığı çalışmayı dinleyen tüm akademisyenler çok heyecanlandı. (Toplantı basına açık değildi, ben de siyaset sosyoloğu bir akademisyen olarak katıldım, ama bir kısmını paylaşmadan da edemedim.) Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen çalışma, hayli emek gerektiriyor. Özetle ve kısaca söylenen şu: Seçimlerde nüfus yoğunluğunun düşük olduğu yerler coğrafyaya hâkim oluyor! Örneğin Ege Bölgesi’nde İzmir nüfus yoğun ama çeperlere baktığımız zaman oradaki nüfusun sonucu etkilediğini görüyoruz. Bunu bütün Türkiye’ye uygulamak ve sonucu bulmak için 50 bin harita yaparak üzerinde çalışılmış. Önceleri elle yapılırken artık mekanik olarak yapılabiliyor, teknolojinin gelişmesi sayesinde. AKP, seçim bölgelerini usta mühendislik hesaplarıyla ona göre ayırdı: kent merkezlerinde milletvekili ve belediye meclis üyesi çıkarmayı zorlaştırırken çeperlere de büyük değer verdi. SEKÜLER, MÜTEDEYYİN VE KÜRT SEÇMEN Murat Güvenç’in bıkıp usanmadan haritaları büyütüp küçülterek yaptığı açıklamalarda Türkiye siyasi tercihleri kaba çizgilerle üçe bölünmüş durumda, seküler, mütedeyyin ve anadili Türkçe olmayan, yani Kürt seçmen. Kabaca açıklarsak, küçük yerleşkelerde AKP destekleniyor. Örneğin Beykoz’dan Bolu’ya kadar olan 135 km içinde CHP’li bölge yok. İstanbul’un içi değil ama çeperlerinde MHP ve AKP güçlü. Bir çeper seçilip içine bakıldığında oy oranı yüzde 75! CHP’nin kaleleri, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy ise merkezde. TEPEBAŞINDA KÜRTLER Murat Güvenç ve arkadaşlarının renkli haritasında Millet İttifakı mavi, Cumhur İttifakı sarı, YSP eflatun. İstanbul haritasına baktığımız zaman örneğin Tepebaşı’ndaki küçük eflatun dikkati çekiyor, bilen bilir, burada Kürtler oturuyor! Çerkezköy’deki sanayi bölgesinde yüzde 50 Millet ittifakına gidiyor. Bu çalışma İstanbul, Ankara ve Konya için de ilk kez yapılmış, şimdi deprem bölgesini bitirmek için uğraşıyorlar. Ana ulaşım yollarının kenarında Millet İttifakı’na oy çıkarken çeperlerde, dağlarda oylar Cumhur’a kayıyor. OY VERME DAVRANIŞI DEĞİŞMİYOR Güneydoğu’da Türk ve Kürt kamplaşmasının partiler ve koşulların değişmesine rağmen yarım asırdır hiç değişmediğini anlatan Murat Güvenç, burada AKP ve YSP seçmeninin oy aldığını, eskiden de YSP yerine bağımsız adayların aynı oyu aldığını anlatıyor. İstanbul’a geri dönersek seçmen profilindeki gelirin mahalle bazında sorgulanması ilginç sonuçlar doğuruyor. Örneğin Hacıosman, Yenikapı metro hattının iki yakasında yüksek rayiç söz konusu, buraları seküler bölge. İstanbul’un en yüksek rayiçli yeri Gezi Parkı’nın olduğu cadde. Burada boşuna kavga çıkmadı!
Bir köyde 132 seçmen var ama 142 oy çıkıyor. Güvenlik güçlerinin de oy kullandığını da hesaba katsanız bütün köy mü gelip oyunu kullandı? Hiç mi hasta yaşlı yoktu, üstelik köyün bütün nüfusu yaşlıyken?
SEÇİM SİSTEMİYLE OYNADILAR Yirmi yıldır ülkeyi yöneten ve seçim sistemini de istediği gibi değiştiren AKP’nin bu hesapları gayet bilinçli olarak yaptığını söylemek mümkün. Eğitim ve gelir düzeyi yüksek, şehir merkezlerinde oy almasının zor olduğunu bilen AKP, seçim bölgelerini usta mühendislik hesaplarıyla ona göre ayırdı: kent merkezlerinde milletvekili ve belediye meclis üyesi çıkarmayı zorlaştırırken çeperlere de büyük değer verdi. Örneğin bir Bayburtlu 25 İstanbulluya bedel. İstanbul’da seçilmek için gerekli oy, Bayburt’ta seçilmek için bunun 25’de biri! Böylece kırsalda ve çeperlerde güçlü olan AKP, kent merkezlerinde güçlü olan CHP ve yandaşlarının oylarından daha az oyla daha çok milletvekili ve belediye meclisi üyesi çıkarabiliyor. YDEN KENTİN KENARINA! Murat Güvenç, nüfusun yüzde 80’ninin kent çeperlerinde yaşadığını söylerken dikkat edin, evet köyler boşaldı ama kentler değil, kent çeperleri genişledi. 1-2-3 sandıklı yerler de artık köy değil, mahalle oldu. Su parası veriyorlar ama belediye otobüsü gidiyor! İzmit – Tekirdağ’da 1-2 sandıklı yerlerle belediyeyi alırlar diye hatırlatıyor. Yerel yönetim yasası boşuna mı değişti? Bodrum hâlâ ilçe, Gündoğan, Türkbükü mahalle oldu! Sunumda bundan önceki seçimde hâlâ açıklanamayan anomalilere de dikkat çekiliyor: katılım oranlarının çok yüksek olması örneğin. Bir köyde 132 seçmen var ama 142 oy çıkıyor. Güvenlik güçlerinin de oy kullandığını da hesaba katsanız bütün köy mü gelip oyunu kullandı? Hiç mi hasta yaşlı yoktu, üstelik köyün bütün nüfusu yaşlıyken? Bir küçük örnek diyebilirsiniz ama bu örnekler çoğalıyor ve toplamı 1, 600 milyonu buluyor! Aradaki farkın 2.5 milyon olduğu düşünülünce çok vahim. Bu çalışma henüz bitmiş değil, tablolar olmadan çok kolay anlaşılabilir de olmadığının farkındayım. Türkiye Dasimetrik Haritası Eylül gibi bitmiş olacak ve buradan çok önemli bilgiler üretilebilecek. Bu bilgileri çalışma henüz bitmemiş olsa da önümüz yerel seçim olduğuna göre büyük belediyelerle paylaşmayı düşünüp düşünmediklerini sordum. Hoca, tabii ki teklif ettik ama ilgilenmediler, bunları zaten biliyorlarmış dedi! Bu kafayla görünen o ki biz kazanılmış olmasından büyük gurur duyup hizmetlerinden de çok memnun olduğumuz İstanbul, Ankara, Adana ve diğerlerini de geri verir, kaybettik diye dövüne dövüne birbirimize saldırırız. En iyi bildiğimiz şey bu aslında!