Parti içindeki taraflara mesafeli ama seçimin kazanılması için herkese taraf olan bir adaya ihtiyaç var. Yani yeni İstanbul İl Başkanı, İstanbul İttifakı’nı önce parti içinde sağlayabilecek, sonra da bunu parti dışındaki potansiyel ittifak güçleriyle örebilecek kapasiteye sahip olmalıdır. İlçe ve il kongrelerinde şimdi kadar gördüğümüz ideolojik-politik farklılıklar üzerinden bir adaylık mücadelesi olmadı. Yani ne değişim ne de yenileşme iddialarını içi dolu biçimde taşıyan adaylar görmedik. Tüm kongrelerde ortaya çıkan sonuç, kaybeden ve kazanan kişilerin kime yakın ya da uzak olduğu üzerinden bir okuma yapmak mümkün. İSTANBUL NEDEN ÖNEMLİ? 39 ilçesi olan İstanbul delegasyonu, parti kurultay sonucunu etkileyecek illerin başında geliyor. İl kongresi öncesi pek çok ismin adı başkanlık için geçiyor. Gürsel Tekin, Cemal Canpolat, Özgür Çelik, Selçuk Sarıyar,  Necdet Saraç bu isimlerden bazıları. Görünen o ki herkes kendine yakın bir ismi aday olarak öne çıkarmak istiyor. Bununla birlikte Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun 39 ilçe başkanı ile yaptığı toplantının medyaya yansıyan iki sonucu var. İlki, toplantıda gündeme gelen bazı isimlere mesafeli oluşu. İkincisi de İzmir il kongresinde yaşananların tekrarlanmaması. Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nın il başkanı adaylığı konusunda bir uzlaşma aradığı açık. Bu uzlaşma sadece İstanbul il başkanlığını belirlenmesi açısından değil, topluma verilecek uzlaşma mesajı verilmesi açısından da önemlidir. Sonuç olarak biliyoruz ki; Ekrem İmamoğlu olası adaylığında koordineli çalışan bir il başkanı ve örgütü, CHP Genel Merkezi de kendisini siyaseten dışlamayacak bir başkan ve yönetim istiyor. Bu durumda herkesin kazanmasının formülü, taraflardan birinin değil “herkesin” üzerinde uzlaştığı bir isim bulmak. Bu pek çok açıdan bir zorunluluk. Bu zorunluluk sadece İstanbul’da yerel seçimi kazanması açısından değil muhalefetin yeniden umut kazanması açısından önemli. Açıkçası 5 milyonun üzerinde mutsuz seçmeni önce ayağa kaldırıp umut verecek, ardından sandığa götürebilecek yeni bir yönetim anlayışına ihtiyaç var İstanbul’da. Bu açıdan il başkanlığı konusunda sadece isimler değil, seçildiğinde nasıl bir yönetim sergileyeceği özetle siyasal kişiliği önem kazanacaktır. Ve daha önemlisi seçilecek il başkanı sadece partinin değil aynı zamanda 2019’da büyük ölçüde İmamoğlu’nun inşa ettiği  “İstanbul İttifakı”nı yeniden canlandırması önemli. KAZANMAK İÇİN UZLAŞMA ŞART Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs akşamı ilk mesajında İstanbul’u almak istediğini açıkça ifade etti. Ve bu süreçte bunun için her şeyi yapacağını da hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği veri aldığımızda CHP’nin önünde çok fazla yol yok. İstanbul’u kazanmanın yolu da aday ile genel merkez arasında uzlaşmayı sağlayacak, ikisi ile uyumlu çalışacak bir il başkanı belirlemek olmalıdır. Parti içindeki taraflara mesafeli ama seçimin kazanılması için herkese taraf olan bir adaya ihtiyaç var. Yani yeni İstanbul İl Başkanı, İstanbul İttifakı’nı önce parti içinde sağlayabilecek, sonra da bunu parti dışındaki potansiyel ittifak güçleriyle örebilecek kapasiteye sahip olmalıdır. Belirlenecek il başkanı aynı zamanda sol seçmenle de Kürt seçmenle de, merkez de yer alan seçmenle de yan yana gelebilecek bir vizyona, kamusal karşılığa ve medyatik tanınırlığa sahip olmalıdır. Bununla birlikte başkan adayı, CHP’nin politik çizgisini kamuoyuna yansıtabilecek, sokağı ve İstanbul’u bilen bir isim olmalıdır. Çünkü İstanbul büyük şehir başta olmak üzere, 14 ilçenin yanı sıra Üsküdar, Sancaktepe, Tuzla, Eyüp gibi ilçeler kazanılacaksa bu yalnızca üzerinde uzlaşılan ve “söyleneni yapan” bir il başkanıyla değil güçlü ve dirayetli, vizyoner kentin adaletini de, haksızlıkla ve hukuksuzla her alanda mücadele eden, görünür olan ve siyaseti toplumsallaştıracak bir il başkanı ile mümkün olabilir. Açıkçası yukarda il başkanları arasında benim çizdiğim profile en yakın isim Necdet Saraçtır. Gürsel Tekin ve Cemal Canpolat, “eski” il başkanı olarak yeni döneme ne kadar karşılık gelebilirler emin değilim. Kuşkusuz deneyimleri önemli olacaktır. Bu noktada İstanbul için yeni bir yüz tabanı motive etmek açısından önemli olabilir. Necdet Saraç, Özgür Çelik bu yeni isimlerden sadece ikisi. Onlara da şans verilmeli. Necdet saraç, gerek entelektüel kapasitesi gerek parti içi deneyimi ve bilgisi gerek herkese eşit mesafesi gerekse medyadaki görünürlüğü ve kamusal karşılığı ile İstanbul için uygun isimlerden birisi olabilir. Yine Özgür Çelik genç bir ilçe başkanı olarak İstanbul'da örgütün teveccühünü kazanmış biri olarak öne çıkıyor. Kuşkusuz başka isimler de vardır. Bunları bulmak da partililerin görevidir.