Yüzde 52 devlet ve düzen kimdeyse ona güvenirim demekte. 52 ile muhalefetin ilişkisi öncelikle güven sağlamaktan geçmekte. Burada zikzaklar ve istikrar önem kazanmakta. Yüzde 48, siyasi aktörleri güven sorununu 52 siyaset yapıcılarına benzemeye çalışmakla çözemeyecektir. Anketlerin, mitinglerin, video çekimlerin ve muhalif medyanın verdiği moral-motivasyon ile seçimlere giden muhalefet seçmeni, medyası ve partileriyle yeni ve derin bir hayal kırıklığını tekrar yaşamakta. Muhalif partilerdeki parti içi ve dışı suçlamalar veya hesaplaşma çağrıları, seçim kaybı özeleştirisini bastırmakta bu da seçmende sahipsizlik ve yalnız bırakılmış duygusunu arttırmakta. Uzun yıllardır imkânsızlıklar içinde mücadele edip reytinglerde üst sıraları kaptırmayan şu an daha yeni imkânlara kavuşan muhalif medya ise reytinglerde sürünmekte. Tartışma ve hesaplaşmaların hep odak noktası ise son birkaç seçimdir hiç değişmeyen %48’lik toplumsal muhalif dilimin sınırları içinde geçmekte. %52’lik kesime ise ana muhalif siyaset kendi uzmanlık alanı dışı olarak, ilgili muhafazakâr muhalif siyaset ise dolaylı küskünlük ve çaresizlik psikolojisi ile bakmakta. Her iki tarafta da özellikle de %52 de seçmenin tercihlerini, kaygılar ve yaşam tarzı belirlemiş durumda. AK Parti’den kopanlar dahi tercihlerini %52 içinde kullandılar. Sadece oy açısından değil gerek duygu gerekse de rasyonalite açısından uzun süredir ülkemizde 52 ve 48 arasında geçişler de mevcut değildir. Bu ama ve fakatsız denge dikkat çekici ve önemlidir. 48 ve 52 arasında farklılıklar olduğu gibi benzerlikler de mevcuttur. Benzerlikler ideolojik bazdadır. Seküler Kemalist, İslami, Milliyetçi ve Kürt siyaseti duyarlılığı gibi. 48, mevcut oluşturulan rejimin hangi siyasi aktörler olursa olsun demokratik yasal yollardan değiştirilmesini talep etmekte. Metot uzlaşma, iş birliği ve seçimdir. Hedef ise Anayasa’nın ve kuralların işler kılınmasıdır. 52’nin duyarlılıkları ise rasyonel değil içgüdüsel kaygılar üzerine motive edilmiş durumda. 52 için öncelik, var olmanın güvenliği. Bu güvenliği ise devlet ve güçlü karizmatik lider temsil etmekte. Bunun için kampanyanın etik niteliği değil sonuç önemli. Bir düzen fikri 52 açısından tarihsel bağlamda hep bir gurup kimliğinin varoluşunu da içeriyor. Muhalefetten ise bir düzene sahip çıkıp kuracağı konusunda, kendi parçalı yapısı ve çelişkileriyle 52’nin endişeleri var. 52’nin çoğunluğu her türlü çürümenin ve hatta reform gerekliliğinin farkında. 52 seküler ve milli anlamda beka önceliğinde.
Bu kadar üretilmiş gerçeklik ve gerçeğin tartışmaları ötesinde 52 için sorun radikal reformların yapılması veya yapılmaması değil muhalefetle kurulamayan bir güven ilişkisinin sorunu olarak gözükmekte.
52’nin İslamcıları ulusalcılaşmış, milli anlamda Kemalizm ile de barışmış durumdalar. 52’nin Kemalist ulusalcıları da İslamcılara; anladık artık sizin cüppe sakal ve çarşafınıza karışmayacağız demekteler. 52, farkına vararak veya varmayarak dünyadan izolasyonist siyasi ve irrasyonel ekonomi politikalara güvenlik ve ulusal onur karşılığında onay vermekte. Kurtlar vadisi filminde çuvalla onuru kırılan askerimize İsrail’deki Amerikalı albaya Türk mafyasının verilen cevabı 52’nin duygularında yerini bulmuştur. Hele uçak gemisi diye anlaşılan çıkarma gemimizi TOGG ile gözler önüne takdim edilmesi de 52’nin gözünde de irrasyonel popülist dizilerimizi rasyonalize etmiştir. Geçenlerde İstanbul havalimanında uzun süre bulunmam gerekmişti. Oldukça uzun gözlem yapma şansını bulabilmiştim. Havalimanı gerçekten de kalıcı mükemmel bir eser olmuştu. Aklıma önce muhalif STK’ların çevre felaketi ve leylek güzergahı değişimi protesto ve dirençleri geldi. Aslında çevre ve göçmen kuşların güzergahı ne oldu diye de hâlâ merak etmekteyim. Ancak o günkü protestoları yapanlar şimdi ise bu konuda konuşmamaktalar.  Havalimanındaki ticarethanelerin toplumsal profillerine bir göz attım. Baktım çoğu mahalleli. Ümraniye belediyesi hat sergisinden tutun tesettürlü ablalar ve sakallı hacı abilerle de burada görünülür hâldeydiler. Mahalleli için bu eserin meydana bir efsane gibi zuhur etmesi önemliydi. İhale ve çevre tartışmaları değil. Bu manzara 52’nin dokunduğu 48’in ise göz ardı gerçekliğin değil gerçeğin ta kendisinin ayrı bir örneğiydi. Bu kadar üretilmiş gerçeklik ve gerçeğin tartışmaları ötesinde 52 için sorun radikal reformların yapılması veya yapılmaması değil muhalefetle kurulamayan bir güven ilişkisinin sorunu olarak gözükmekte. 52 devlet ve düzen kimdeyse ona güvenirim demekte. 52 ile muhalefetin ilişkisi öncelikle güven sağlamaktan geçmekte. Burada zikzaklar ve istikrar önem kazanmakta. 48, siyasi aktörleri güven sorununu 52 siyaset yapıcılarına benzemeye çalışmakla çözemeyecektir. Bu aktörler ilkelerinde tutarlı olmak durumundalar. İlkelerini verebildikleri özeleştirilerin içtenliği oranında anlatabileceklerini ve ikna edebileceklerini görmeliler.