Habeşistanlı bir çoban sıcakta hep uyuşukluk içindeki koyunlarının bir ağacın meyvelerini yedikten sonra hareketlendiklerini görmüş. Bu mucizeye şaşırmış ve kendisi de ağacın küçük meyvelerini kaynatıp suyunu içmiş. Bir süre sonra enerjisi artmış, kalp atışları hızlanmış. Ve tüm dünyayı saracak olan bu tadın kâşifi olmuş...
Rivayete göre, yüzyıllardır evlerimizden eksik etmediğimiz kahveyi ilk keşfeden, meyvelerini yedikten sonra aşırı canlılık gösterip mehtapta rakseden keçiler!.. Habeşistan'ın Kaffa yöresinde yaşayan
Khaldi adında bir çoban sıcakta hep uyuşukluk içindeki koyunlarının günün birinde, bir ağacın meyvelerini yedikten sonra hareketlendiklerini görmüş. Bu mucizeye şaşırmış ve kendisi de ağacın küçük meyvelerini kaynatıp suyunu içmiş. Bir süre sonra enerjisi artmış, kalp atışları hızlanmış. Ve tüm dünyayı saracak olan bu tadın kâşifi olmuş...
Kahve adı Arapça
“gahwah”dan gelmekte olup bu Türkçe’de “
kahve”ye dönüşmüştür ve adının anlamı keyif veren içecektir. Geçmişte “
kara inci” diye de adlandırılan kahvenin acı, tatlı uzun bir geçmişi vardır. Hiçbirimiz onun hatırını kıramayız, hepimizde kırk yıllık hatırı vardır... Günlük yaşantımızda öyle bir yer etmiştir ki günlük alışkanlıklarımızın da ismi olmuştur kahve. Kahvaltı sözcüğü kahveden türemiştir mesela... Sabah kahvesinden önce yenilen altlık mahiyetindeki yemeğe “
kahve-altı” denmiş ve bu, zamanla “
kahvaltı”ya dönüşmüştür.
Günümüzde kahve en popüler, en çok tüketilen evrensel içeceklerden biridir ve içilmesi günlük yaşamın düzenli bir parçası haline gelmiştir. Uluslararası Kahve Organizasyonu’nun en son raporuna göre 2022/2023 yılı dünya kahve tüketiminin %1,7 artarak 178,5 milyon poşete ulaşacağı beklenmektedir (
merak edenler raporun ayrıntılarına yazımın sonundaki kaynaklar kısmından ulaşabilirler).
Kahve çekirdekleri, yaprak dökmeyen kahve ağacının ekşi kırmızı meyvesinden elde edilir. Öncelikli olarak gıda endüstrisinde olmak üzere kozmetik ve farmakolojik (ilaç endüstrisi) alanda kullanılan bir çekirdektir. Ticari kahve üretiminde kullanılan kahve çeşitleri;
Coffea arabica L.(Arabica kahvesi),
Coffea canephora (Robusta kahvesi) ve
Coffea liberica (Excelsa kahvesi) olarak bilinmektedir.
Düzenli kahve alımı, uyanıklığı ve algıyı arttır. Makul miktarda (4 fincana kadar) tüketildiğinde, kahve bunamayı azaltabilir ve bilişsel performansı iyileştirebilir.
KAHVE VE SAĞLIĞA ETKİLERİ
Son yıllarda, çok sayıda çalışma, kahve tüketimi ile ilişkili olumlu sağlık sonuçları ortaya koydu ve bu, kahve algısını lüks bir uyarıcı içecekten, tüketildiği takdirde sağlığı teşvik eden bir içeceğe dönüştürdü (tabii ki normal alım seviyeleri içinde).
Kahvenin insan sağlığı ve metabolizma üzerindeki çok yönlü etkileri, kahvenin biyoaktif bileşenlerinden kaynaklanmaktadır yani kahvenin tek biyoaktif bileşeni kafein değildir. Sebze veya meyvelerde olduğu gibi, kahve çekirdeklerinde de polifenoller ve fenolik asitler fitokimyasalların önemli bir bölümünü temsil eder. Kahve çekirdeklerindeki bu elementlerin bileşimi farklıdır ve kahve türüne; kahve çekirdeklerinin kavrulma koşullarına (süre, sıcaklık vb), kahve demleme koşullarına (özellikle demleme yöntemi, kahve/su oranı, su sıcaklığı, kahve öğütme boyutu ve bu işlemin süresi) göre değişmektedir. Kahve meyvesinin kafeine ek olarak içerdiği biyoaktif bileşenler, alkaloid trigonellin, polifenol klorojenik asit, ferulik asit, diterpenler cafestrol ve kahweol, melanoidinler ve kahve lipitleridir.
Kahve yüksek kafein içeriği nedeniyle genellikle uyarıcı olarak tanımlanır. Bununla birlikte, Kahve içeceği aslında polifenoller, özellikle klorojenik asitler ve kafeik asit (kavrulmuş kahve çekirdeklerinde), alkaloidler (kafein ve trigonellin) ve diterpenler (kafestol ve kahweol) gibi bir dizi biyoaktif bileşiğin bir karışımıdır.
Çalışmalar, kahve tüketiminin şeker hastalığı riskini azaltabileceğini göstermektedir. Klorojenik asit, glikoz ve lipitlerin metabolizmasını etkileyebilir ve bu sayede koruyucu ve tedavi edici etkiye sahiptir.
Kapsamlı araştırmalar, kahve tüketiminin insan sağlığı üzerinde yararlı etkileri olduğunu göstermektedir. Düzenli kahve alımı, uyanıklığı ve algıyı arttır, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet, obezite ve bazı kanser türleri dahil olmak üzere birçok kronik rahatsızlıktan koruyabilir.
Nörolojik hastalıklar: Kahve tüketimi, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve bunama gibi bazı nörodejeneratif durumların gelişme riskinin azalmasıyla da ilişkili görülmektedir. Düzenli kahve alımı felç riskini de azaltabilir. Makul miktarda (4 fincana kadar) tüketildiğinde, kahve bunamayı azaltabilir ve bilişsel performansı iyileştirebilir. Ayrıca, alışılmış kahve tüketimi potansiyel olarak inme riskini azaltabilir ve multipl skleroz gibi otoimmün hastalıkların seyri üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Yapılan çalışmalarda kahvenin yaşa bağlı hafıza ve algılama sorunlarını azaltıcı etkisi olduğu gösterilmiştir.
Şeker hastalığı: Çalışmalar, kahve tüketiminin Tip 2 şeker hastalığı riskini azaltabileceğini göstermektedir. Bu konudaki araştırmalarda ilginç bir bulgu kafeinsiz kahve içenlerde de şeker hastalığı riskinin azalmış olması. Bu da, bu yararlı etkinin kafein dışında kahvede bulunan diğer biyoaktif bileşenlerden de kaynaklandığını düşündürmektedir. Bu etki muhtemelen klorojenik asitten gelmektedir. Klorojenik asit, antioksidan ve antiinflamatuar etkilere sahiptir, glikoz ve lipitlerin metabolizmasını etkileyebilir ve bu sayede diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser, inflamasyon (iltihaplanma), karaciğer yağlanması ve Parkinson hastalığına karşı koruyucu ve tedavi edici etkiye sahiptir.
Karaciğer hastalıkları: Kahve özlerinin inflamasyonu (iltihap) azalttığı gösterilmiştir ve bu etki karaciğerde belirgindir. Çeşitli nedenlere bağlı karaciğer hastalığının gelişmesinde ve ilerlemesinde kahve tüketiminin koruyucu etkileri lehine artan kanıtlar bulunmaktadır. Hepatit B ve C'nin yanı sıra alkolden bağımsız karaciğer yağlanması ve alkolik karaciğer hastalığında kahve tüketiminin yararına dair klinik kanıtlar bulunmaktadır. Yakın tarihli bir araştırmada ise, kahvenin alkole dayalı karaciğer rahatsızlığına karşı koruyucu olabileceği belirtilmiştir ki her fincanla birlikte (günde dört fincana kadar) alkol kullanımına bağlı siroz riskinin yaklaşık yüzde yirmi oranında azaldığı görülmüştür.
Kalp ve damar hastalıkları: Büyük ölçekli araştırmalar, kahve içme alışkanlığı ile kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölümlerin azalması, kalp krizi ve diyabet riskinin azalması arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Popüler inanışın aksine, kahve içmenin kardiyak aritmi oluşumundaki artışla bağlantılı olmadığı görülmüştür.
Şişmanlık: Çalışmalar kahvenin vücutta yağ depolanmasını çeşitli mekanizmalarla azaltabileceğini göstermektedir.
Kanser: Etkileyici bir başka çalışmaya bakacak olursak; kahvenin yeşil çay, siyah çay ve bazı yararlı bitkisel çaylardan daha fazla antioksidan etkisinin olduğu saptanmıştır. Kahvede sağlık açısından fayda sağlayan iki antioksidan (kanser karşıtı) klorojenik asit ve kafeik asittir ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkilerinin olduğu yapılan çalışmalarca gösterilmektedir. Kahve çekirdekleri dünyadaki en zengin besinsel klorojenik asit kaynaklarından biridir. Kahve içenlerin günlük olarak 1 gr. klorojenik asit ve 500 mg kafeik asit aldığı tahmin edilmektedir. Çoğu kişi için kahve bu önemli antioksidanların beslenmeyle alınan toplam miktarının %70’ini sağlamaktadır. Bu önemli sağlığa yararlı etkileri sayesinde kahve “uzun ömürlü içecek” ünvanını almıştır. Dolayısıyla, kahvenin sağlığı iyileştirmek için brokoli, pancar, çilek, nar, zerdeçal, kakao gibi fonksiyonel besinlere benzer moleküler yollar kullandığını söyleyebiliriz.
Peki ya zararları?
Kahveyle ilgili her şey bu kadar da güllük gülistanlık değil. Fazla miktarda alınan kafeinin toplam kolesterol düzeyini arttırabileceği, HDL (iyi kolesterol) düzeyini düşürebileceği, uyku sağlığını bozabileceği oldukça iyi bilinen bir gerçektir. Her gün alınan üç fincan ya da daha fazla kahve tüketimi kadınlarda PMS (adet öncesi) semptomlarını ciddi derecede artırabilir. Yüksek dozlarda kafein, özellikle osteoporozu (kemik erimesi) olan kişilerde kaygı, uykusuzluk, vücuttan kalsiyum kaybına ve bunun sonucunda kırık riskinde artışa neden olabilir. Yapılan başka bir araştırmada ise her gün tüketilen 1-2 fincandan fazla kahvenin gebelikte erken doğum riskini yükseltebileceği görülmüştür.
Bir ipucu !
Kahvenin kolesterol yükseltici etkisi içerdiği yağlardan gelmekte. Bu yağlar ise kağıt filtreler tarafından emilmekte, bu nedenle lipid metabolizması bozuk kişilerde, kahve tüketimi kolesterol ve diğer lipidleri arttırırken, filtre edilmiş kahvede (kağıt kahvedeki yağı emdiği için) bu olumsuz etkisi azalıyor..
SONUÇ OLARAK
Kahve tüketimine verilen tepkilerde bireysel farklılıkların olduğu unutulmamalıdır. Bazı insanlar kahvenin etkilerine diğerlerinden daha duyarlıdır ve bunun da genetik bir temele sahip olabileceği düşünülmektedir. Bir başka ilginç gerçek de erkeklerin ve kadınların kafeine verdikleri tepkinin farklılık göstermesi ve bu farklılıklara dolaşımdaki steroid hormon değişikliklerinin aracılık etmesidir.
Bazı insanlar kahvenin etkilerine diğerlerinden daha duyarlıdır. Bir başka ilginç gerçek de erkeklerin ve kadınların kafeine verdikleri tepkinin farklılık göstermesi…
Sağlığa ilişkin bazı olumsuz etkilerine rağmen, geniş çaplı araştırmalar, kahve ve kafein tüketiminin yetişkinlerde, hamile kadınlarda, ergenlerde ve çocuklarda bu olumsuz etkilerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığını göstermekte (Doepker ve ark. 2018) ve tersine, uzun ve sağlıklı bir ömür için tavsiye edilmektedir. Ez cümle sağlıklı, dengeli beslenmenin ve aktif bir yaşam tarzının parçası olarak günde 4-5 fincan kahveye (yaklaşık 400 mg kafein) kadar ölçülü kahve tüketiminin keyfini çıkarabilirsiniz. Gebeler, emziren anneler ve yüksek tansiyonu olan bireylerde bu miktar günde 1 fincanla sınırlandırılmalıdır. Kahve alışkanlığınız ileri boyutta ise, kahveyi azaltırken aniden keserseniz baş ağrısı, sıkıntı, anksiyete, bulantı gibi belirtiler olabilir. Bu nedenle tüketimin yavaş yavaş azaltılması en doğrusu.
Dost toplantılarımızın sessiz ortağı, yorgun akşamların vefalı dostu ve yoğun çalışma hayatımızın güzel bir molası olan kahvenin ölçülü tüketiminin zararından çok faydası olduğunu düşünürsek, hayattan alacağımız keyifli anları kaçırmamak dileğiyle sevgiyle kalınız...
Kaynaklar
- https://icocoffee.org/documents/cy2022-23/Coffee_Report_and_Outlook_April_2023_-_ICO.pdf
- Kolb H, Kempf K, Martin S. Health Effects of Coffee: Mechanism Unraveled? Nutrients. 2020 Jun 20;12(6):1842.
- Kolb H, Kempf K, Martin S. Health Effects of Coffee: Mechanism Unraveled? Nutrients. 2020 Jun 20;12(6):1842. doi: 10.3390/nu12061842.
- Socała K, et al. Neuroprotective Effects of Coffee Bioactive Compounds: A Review. Int J Mol Sci. 2020 Dec 24;22(1):107.
- Sirotkin AV, Kolesárová The anti-obesity and health-promoting effects of tea and coffee. Physiol Res. 2021 Apr 30;70(2):161-168.
- Doepker et al. Key findings and implications of a recent systematic review of the potential adverse effects of caffeine consumption in healthy adults, pregnant women, adolescents, and children. 2018;10