Millet İttifakı ve özellikle Cumhuriyet Halk Partisi yeni bir dönemin başlangıcında olduğumuzu ve bu yeni başlangıca uygun bir siyasal ve iletişimsel strateji belirlemenin zorunlu olduğunu görmek, göstermek durumundadır. Kastımız şudur; Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Parti’ye bağımlı stratejiden, eleştiriden artık uzaklaşmak gerekmektedir. Bir çok kez bu durumu analiz etmiş biri olarak yeni dönemin dayattığı yeni bir strateji ile yola devam etmenin muhalefet için çok daha verimli ve sonuç alıcı olduğunu söylemek gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti siyasal İslam’ın ya da kendi tanımlamalarıyla muhafazakâr demokrat parti/siyaset/ideoloji öncülünü yitirmiş, lider kültü etrafında birleşmiş ancak her geçen gün aşınan bir lider imajıyla krize girmiş bir son dönemi yaşamaktadır. Toplumlar, geniş kesimler çözülmekte olan parti ve liderlere odaklanmazlar. Bunun yerine boşaltılan siyasal, ekonomik, kültürel ve ideolojik alanın nasıl doldurulduğunu bakar ve bu yapanın maharetli bir ekip ve uygun programın olup olmadığını sorgularlar. Türkiye toplumu bundan sonra AK Parti ve lideriyle yola devam etmenin mümkün olmadığını görmektedir. Hal böyleyken muhalefetin sürekli Erdoğan eleştirisi üzerine kendi politik pozisyonunu kurması giderek ve artarak muhalefetin sanki bir çözümü yokmuş gibi bir algıyı egemen kılmaya başlar. O yüzden muhalif alışkanlıkları, söze karşı söz söylemeyi, eleştiriyi sadece karşı tarafa cevap yetiştirme üstene odaklanmayı bırakmak lazım. Erdoğan ve AK Parti dışında da bir başka sözün mümkün olduğunu, gündelik tartışmalara girmeyerek, kutuplaşmaya söz taşımayarak ve de istenilen mindere gelmeyerek göstermek mümkündür. Halk, hem bu iktidarın niteliğini hem de artık ülke ve toplum hayatına bir katkısı olmayacağını biliyor. O nedenle strateji ülkenin yapısal sorunlarına odaklı, umut veren, yeni bir gelecek inşa edebilecek bir potansiyeli harekete geçirecek güçte olduğunu göstermelidir. Halk, şunu diyebilmeli ve dedirtmek muhalefetin temel görevidir. O da; “Muhalefet anlamsız tartışmalara girmiyor, kimseyi kötülemiyor, çözümlerini sade bir biçimde anlatıyor.” İktidara odaklı bir muhalefet yaratmak, iktidara geleceğine kadrolarını ve halkı inandırmak, sonrasında geniş kesimlere bu enerjiyi vermek ve inandırıcılığı kanıtlamak iktidar olmanın önkoşuludur. O nedenle Muhalefetin Erdoğan bağımlılığını terk etmesi onun dışında bir söz ve eylem organize etmesi yeni dönemi açacak anahtardır. Liderlerin özellikle de sosyal medya hesaplarından sürekli Erdoğan eleştirisi yapması iyi bir etkileşim alma potansiyeli taşır ama iktidar olma potansiyelinden götürür. Bu sebeple çözümleri anlatan basit ve etkileyici iletiler oluşturmak, insanların değişim umudunu canlı tutmak gerekmektedir. Toplumun kapattığı AK Parti parantezini eleştirilerle açan muhalefet vatandaşın aklına “acaba” sorusunu getirir. Devri kapanmakta olan bir dönemi açma hissi uyandırır. Bu çerçevede muhalefet, iktidarın çekmek istediği sembolik, kutsal değerler alanına gelmemeli, her döneme ilişkin bir söz ve eylem planlaması yapmalıdır. Bu planlama hayati önemdedir. Haftalık ve aylık tartışma gündemleri, çözüm öneri demetleri hazırlamak; ülke gündemini buna göre belirlemek; yani iktidarın gerisine düşmeden, onun yarattığı gündeme takılmadan bir planlama yapılmalı, mecraları belirlenmeli ve yarattığı etki ölçülmelidir. Bilimsel bir süreç keyfi cevaplara indirgenemez. Cevap ne kadar iyi olursa olsun önceki sözü, ilk söyleyeni besler, onun gücüne güç katar. Planlı bir iletişim stratejisi oluşturmadan, gündelik itirazlarla muhalefet yapılmaz, iktidar hiç olunmaz. Ülke yeni bir dönemin eşiğindedir, bu eşiği geçmek için planlı bir iletişim stratejisi zorunludur.