Türkiye’de muhalefet kendisini normal dönemlerdeki iktidar eleştirisi ya da normal zamanlı ve eşit koşullarda bir seçim süreciyle sınırlayamaz. Çünkü artık böylesi bir süreç ülkemiz için çok geride kaldı. Mevcut iktidar ülkenin tarihte görülmemiş krizlerin içine sürüklemiştir. Her alanda bir çöküş, her alanda bir kriz ve her alanda kurumsal bir çözülme yaşanmakta. Gerçekliği doğru okumak, doğru konumlanmanın önkoşuludur. İnsani kriz, toplumsal çözülme ve öngörülemezlik yaratılan yıkım tablosunun doğal sonucudur.

Hiç kimse olağan süreçlerin olağan siyasetini ya da muhalefetini yapma lüksüne sahip değildir. Ne partiler ne de yurttaşlar. Ülkenin yönetilmediği bir ortamda muhalefet eğer topyekün bir biçimde yan yana gelip bir alternatif sunmuyorsa krizler ve çöküşler derinleşir.

MUHALEFETİN İKİ TARİHSEL ROLÜ

İnsanların bu denli umutsuz olduğu, çaresizlikten intihar ettiği bir dönemde, salgının yönetilemediğini ve ölümlerin kanıksandık bir ortamda, doğanın geri dönülemez biçimde tahrip edildiği bir zaman diliminde; adaleti, eğitimi, ekonomisi, tarımı, dış politikası, sağlığı geniş kesimler nazarında tarihin en büyük güven krizini yaşadığı bir kesitte Muhalefetin tarihsel iki zorunlu rolü bulunmaktadır;

1- En geniş muhalefet birlikteliğini sağlamak

2- Erken seçimi hep birlikte halkın karşısına çıkarak istemek...

İnsanları, toplumu ve krizleri kendi haline bırakarak süreç normal işliyormuş gibi kabul ederek iktidar blokunun kendisi için uygun seçim koşulları yaratması beklenemez, beklenmemelidir. Durumun vahameti ortadayken söylemsel bir edimin muhalefet olarak kabul edilmeyeceği; muhalefetin ve de siyaset kurumunun bunun da ötesinde demokratik yaşam, değer ve ilkelerin sıradan yurttaşlar nazarında geri dönülemez biçimde değersizleşeceği görülmelidir.

Bunun için bütün muhalefetin yan yana gelip KURUCU BİR İKTİDAR formülüyle davranması, program ve projelerini ortaklaştırması zorunludur.

Türkiye’nin her alanda yeniden inşası gerekmektedir. Bu inşa için en geniş toplumsal konsensüsün sağlanması önkoşuldur. AK Parti iktidarının eleştirisini artık kendisine oy verenler de yapmakta ve AK Parti tarihin en düşük oy oranına doğru bir seyir izlemektedir. Hal buyken muhalefetin ciddi bir alternatif oluşturamaması yaşanan krizlerin derinliğinden ve yan yana gelmemesinden kaynaklanmaktadır. Toplum ülkenin her alanda yeniden ayağa kaldırılmasını beklemektedir. Bunun tek bir partinin yapmasının da olası olmadığını görmektedir.

O nedenle toplumsal talep muhalefetin yan yana gelmesidir.

NEDEN ERKEN SEÇİM?

İkinci mesele erken seçim istemektir. Muhalefetteki her lider tek tek erken seçim istemektedir ancak bu yeterli karşılığı görmemektedir. Bu nedenle bütün muhalefet liderlerinin yan yana gelip birlikte halkın karşısına çıkıp erken seçimi talep etmeleri süreci başka bir noktaya taşıyacaktır.

Toplumun 2023’e kadar dayanacak takatinin, dermanının kaldığı düşünülüyorsa bu yanlış bir hesaptır. Çünkü bir toplum için en korkunç durum umudunu yitirmesidir. Dolayısıyla muhalefet toplumdaki umudu diriltecek, ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak Cumhuriyetin tarihsel rolünü sahiplenecek, demokratik ilke ve değerlere işlerlik kazandıracak bir çabayı sergilemek durumundadır. Yoksa siyasal olanın ve de alanın bir bütün olarak tasfiye edildiği bir dönemi daha ağır ve daha korkunç bir biçimde hep birlikte yaşarız.

Olağanüstü zamanlarda olağan davranma lüksüne hiç kimse sahip olmadığı gibi muhalefet hiç sahip değildir. İnsanların her gün canıyla ödediği bedelleri göğüslemek, umudu bu topraklarda yeniden diriltmek, yeni bir siyaseti ülkeye hakim kılmak istenilen normalleşmeyi ya da demokratik bir düzeni kurmak adına kaçınılmaz bir roldür. Tarih ve toplum bu rolün muhalefet tarafından cesaretle üstlenip üstlenmediğini izlemektedir.