Kendi gerçekliğini yitirmiş bir ülke, tarihin en büyük arayışında olan insanlık ve içeride dışarda kaldırılmayacak denli keskinleşmiş çelişkiler... Dünya büyük çatışmaların girdabında iken Türkiye, yüzyıllardır alışık olduğu dengeleme siyasetiyle ayakta kalmaya çalıştığı bir süreci daha deneyimliyor. Bu büyük tarihsel kesişimlerde Türkiye tarihine yön verecek seçime gidiyor. Yaşamın her alandaki kriz, partizanlığın ulaştığı boyut ve beraberinde yaşanılan çürüme, kendi dinamikleriyle ayakta kalma becerisi kalmamış bir devlet/toplum dinamiği meydana getirmiştir. O nedenle önümüzdeki seçim, devlet ve toplum dinamiği ya normal bir zemine oturacak ya da iç çatışmaları  esas alan bir durumla karşı karşıya kalacak. Yaşanılan süreçte en büyük sorun, her ne olursa olsun iktidara mecbur, iktidarı kaybetmemek üzere her tülü tavizi verecek bir iktidarın bizatihi kendisidir. Bu durum, içeride ve dışarıda farklı güç odaklarının devreye girmesi, siyasal bir istikrarsızlığın sağlanmasına sebebiyet verebilecek mahiyettedir. O nedenle muhalefetin bir bütün olarak yaşanılan sürecin kriminal bir yöne sevk edilmemesi, siyasal düzlemde kalması ve toplumun karar verme süreçlerine ipotek koyacak bir ortamın oluşmaması için daha yoğun bir mücadele içinde olması gerekiyor. Türkiye’nin geleceği, toplumsal ve siyasal barışı için kritik önemdeki bu seçim sürecinin salt izleyeni olmamak, iktidarın ortaya koyduğu/koyacağı süreçlerin nesnesi olmamak yani süreci izleyen değil yönlendiren bir konumda olmak muhalefetin en temel sorumluluğudur. Ülkenin bir girdap içine sokulmak istendiği görülmektedir. Buna karşı sağlam durmak salt seçim güvenliğini değil seçimin yapılacağı ortamın güvenliği içinde zorunludur. Seçimin yapılacağı ortamın güvenliğinden kasıt aslında seçime gidilen sürecin kriminal bir atmosfere sokulmasının önüne geçilmesidir. Dolayısıyla seçime gidilen güzergahın güvenliği her bir aşaması muhalefetin aktif müdahilliği ve katılımı ile mümkündür. Giderek ısıtılan ortam gelecek daha yoğun günlerin habercisi olabilir. 2015 Haziran ve Kasım’ında yaşanılan sürece benzer bir süreç ya da inanç, mezhep, etnik temelli bir ayrıştırma ve çatışma ortamı ülkedeki müesses nizamın en iyi bildiği yöntemdir. Geçmişte yaşanılan büyük trajedilerin yaşanmaması için siyasal ve toplumsal duyarlılığın en üst seviyeye çıkarılması gerekmektedir. Seçim ortamının güvenliği seçimin kazanılması ya da kaybedilmesini sağlayacak bir atmosferin oluşumunu sağlamaktadır. Özetle burada mesele, salt seçim günü/gecesi değil öncesindeki sürecin de aktif bir biçimde denetim altına alınması ve ortaya çıkacak olumsuzluklar ve krizlerde aktif bir rol oynayarak siyasal bir sürecin bir tür psikolojik harbe kurban edilmemesidir. Burada muhalefetin en önemli çabası da, seçim ortamının güvenliği konusunda olacaktır.