Enerji fiyatlarındaki artış duracak gibi görünmüyor. Şimdiye kadar temelinde COVID-19 vardı. Bu aşamadan sonra ise güç savaşları öne çıkıyor. Putin’in verdiği sözlere rağmen Avrupa’ya gaz satışında bir artış gerçekleşmemesi önemli sorunlardan bir tanesi. Kış aylarının enerji fiyatları açısından zorlu geçeceği birkaç aydır vurgulanan konular arasında. Hatta dünkü kabine toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı üzere elektrik fiyatlarındaki TRT payının kaldırılması gibi adımlar zaten yüksek enflasyon altında zorlanan hane halkının elektrik fatura yükünü bir miktar hafifletebilmek için atılmakta. Avrupa’da da hükümetler benzer şekillerde destekler açıklayarak kurumsal olmayan tüketicilerin enerji şokunu hafifletme çabası içinde. Örneğin daha bu hafta sonu Norveç'in yeni hükümeti, hane halkını enerji krizinin etkilerinden korumak için elektrik ücretlerinin düşürülmesini önerirken, ülkenin varlıklı kesimleri üzerindeki vergileri de artırdı. Fakat enerji fiyatlarındaki artış küresel ölçekte duracak gibi görünmüyor. Şimdiye kadar bu sıçramanın temelinde COVID-19 ile çöken ekonomilerde aşının ardından gelen açılmalar vardı. 2020’de ertelenen talep 2021’de piyasalara çok kuvvetli geri döndükçe mal üreten firmaların elektrik ihtiyacının da beraberinde yukarı çekmişti. Bu aşamadan sonra ise enerji fiyatlarında artışın beklenen devamında enerji politikaları ve güç savaşları giderek daha ön plana çıkıyor. Elektrik üretimi için Avrupa’ya gereken doğalgazın kaynağı ise ağırlıklı olarak Rusya. Bir yandan Rus doğalgaz stoklarının seviyesi, bir yandan Çin’den gelen talep ve bir taraftan da iklim değişikliğine bağlı aşırı soğuk havalar Avrupa’da doğalgaz talebini zirveden düşürmüyor. Rusya tarafında ise Putin’in verdiği sözlere rağmen bu hafta başı itibarıyla Avrupa’ya doğalgaz satışlarında bir artış gerçekleşmemesi önemli sorunlardan bir tanesi. Doğalgaz ve enerji fiyatları artmaya devam ettikçe de Avrupalı hükümetlerin zorlukları katlanıyor.
Rusya’nın elinde enerji bağımlılığı nedeniyle neredeyse oyuncak olan Avrupa ülkeleri açısından fiyatlar sert şekilde artmaya devam ederken Avrupa da nihayet Rus doğalgazına olan bağımlılığı konusunda düşünmeye başlamış oluyor.
Sadece Hollanda’da vadeli doğalgaz fiyatları bir günde %10’a yakın artarken temelinde Rusya’dan Avrupa’ya tedarik edilen gaz miktarının normalin de altına indiği haberleri yatmaktaydı.  Türkiye’de henüz yaşamıyor olsak da Avrupalı üreticiler ve hane halkları enerji kesintileri ile mücadele ediyorlar. Almanya da benzer bir durumla karşı karşıya. Putin’in 8 Kasım’dan itibaren kendi doğalgaz stoklarındaki artıştan sonra Almanya’ya gaz akışını artıracağı sözünü tutmamasının arkasında ise Rusya’nın güttüğü enerji politikaları var.  Almanya yerine hafta sonu Polonya’ya yönelen Rus gazı, Kremlin'in Almanya ve Avrupa Birliği'ne Kuzey Akım 2 boru hattını onaylaması için baskı yapmak amacını taşımakta.  Keza, tamamlanan ancak jeopolitik nedenlerle tam onay alamayan dev proje tam da şu günlerde Almanya'da lisanslama prosedürlerinden geçiyor. Rusya’nın elinde enerji bağımlılığı nedeniyle neredeyse oyuncak olan Avrupa ülkeleri açısından fiyatlar sert şekilde artmaya devam ederken Avrupa da nihayet Rus doğalgazına olan bağımlılığı konusunda düşünmeye başlamış oluyor. KUZEY AKIM 2 HATTI, AVRUPA-RUSYA İLİŞKİLERİ DÜZELTEBİLİR Temmuz 2018'de döşenen Kuzey Akım 2 hattı başlangıcından bu yana tartışmalarla çevrili. Proje, Rusya'yı Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya bağlayacak ve Orta Avrupa'ya yılda 55 milyar metreküp gaz sağlayacak kapasitede. Bu hatta destek verenler, boru hattının Almanya için yeni ekonomik fırsatlar yaratacağını ve Orta Avrupa'nın Rus-Ukrayna ve Rus-Belarus ilişkilerine olan duyarlılığını hafifleteceğini savunuyorlar. Hatta Kuzey Akım 2 sayesinde Avrupa-Rusya ilişkilerinin de düzeleceği iddialar arasında. Fakat Ukrayna ve Belarus'un Orta Avrupa'ya gaz götüren boru hatları yaşadıkları politik gerginliklerle Rusya’nın bu hatlara verdiği doğalgazı kesmesiyle sonuçlanınca, 2004, 2006 ve 2009'daki kış aylarında milyonlarca Ukraynalı, Belaruslu ve Orta Avrupalı gazsız kalmıştı. Kuzey Akım 2 ile Rusya-Avrupa ilişkileri Kremlin’in arzlarına daha bağımlı hale gelmeden önce, bu hatta destek vermeyenler ileride benzer durumların Almanya, Hollanda gibi Avrupa’nın ekonomik devlerinin de başına gelebileceği uyarısında bulunuyorlar. Rusya'nın Avrupa kıtası üzerindeki enerji tekeli Kuzey Akım 2’nin onaylanması ile keskinleşirse, Rusya'nın gaz fiyatını ve akışını istediği şekilde kontrol edebilmesi Ruslara Avrupa ülkeleri üzerinde ek kaldıraç sağlayacak.  Eğer ilişkiler bozulursa, Rusya’nın bu hattı dilerse kapatabileceği gerçeği Avrupa için felaket anlamına gelecek. ABD kaynaklı uyarılar Biden döneminde artarak devam etmesine rağmen, Almanya Kuzey Akım 2 konusunda ciddi.  Biden yönetimi söz konusu hatta yönelik ek yaptırımlardan feragat etmeyi tercih etmesine rağmen fiziksel inşaatı Eylül 2021'de tamamlanan Kuzey Akım’ın halen Almanya’dan onay alamaması sonrasında işte Putin Avrupa’ya gaz akışını yavaşlattı. Doğalgaz fiyatlarında devam eden sert yükselişler işte bu kıtalar arası bilek güreşinin sonucu. AB YENİLENEBİLİR ENERJİYE DAHA FAZLA YATIRIM YAPACAK Avrupa’nın Rusya’nın enerji hegemonyasından kurtulacak alanı halen var.  Eurostat verilerine göre, blok doğal gazının %41'ini Rusya'dan alırken, %16'sı Norveç’ten, %8’i Cezayir'den, %5'i ise Katar'dan teslim ediliyor. Bu çerçevenin içine Suudi Arabistan ve ABD’yi de eklemek mümkün. Dolayısıyla AB Rusya’nın enerji gibi kritik bir konuda kontrolünü ele geçirmesini engellemek için ya doğalgaz alımlarını çeşitlendirecek ya da hızla ve büyük bir finansmanla İklim krizi ile mücadele sözlerinin arkasında durarak yenilenebilir ve temiz enerjiye daha fazla yatırım yapacak. Avrupa bu adımları çok hızla atsa bile bekleyen soğuk kışta ucuz doğalgaz ve elektrik fiyatlarına kavuşması mümkün görünmüyor. Sadece doğalgaz değil, petrol üreticileri de güç savaşı içinde Enerji fiyatları konusunda endişeler sadece doğalgaz ile sınırlı değil.  Başta ABD’nin isteği olmak üzere, petrol tüketicisi ülkelerin taleplerini göz ardı eden OPEC+ üyeleri geçen hafta aldıkları kararla Kasım’da günlük üretimlerini sadece 400 bin varil artırma kararı aldı. Hızla yükselen fiyatların normalleşmesi için istenen miktarın neredeyse üçte birine denk geliyor bu artış.
Yüksek enflasyon ve AKP hükümetinin değersiz TL politikasıyla ezilen Türkiye ekonomisi açısından enerji piyasasında izlenen güç savaşları daha yüksek enflasyon ve daha geniş kitlelerin ekonomik zorluluklarında artış anlamına geliyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) BAE, OPEC+’nın kararından memnun olmayan petrol tüketicilerine verdiği cevapta OPEC+ olmasaydı petrol fiyatlarının bugünkü seviyelerin iki hatta üç katı olacağını hatırlatıverdi. Bu açıklamalar ise grubun daha hızlı petrol üreterek, yanı arzı yükselterek fiyatların düşmesine yardımcı olmayacağının bir başka ifadesi. ABD Enerji Bakanı Granholm, Başkan Biden'ın bu hafta yüksek petrol ve benzin fiyatlarını ele almak için bir açıklama yapacağını söyledi. Granholm konu hakkında net bir bilgi vermese de masada ABD Stratejik Petrol Rezervi'nden piyasaya ham petrol sunmanın olduğu biliniyor. Bu adım fiyatları en azından bekleyen soğuk kışta bir miktar gerilemesini sağlayabilecek olsa da ABD-Suudi Arabistan arasında yeni bir gerginlik doğmasına neden olacak.  Çünkü hiç kuşkusuz OPEC+’nın enerji politikası mimarı Suudi Arabistan. Dolayısıyla, birçok yabancı finans kurumunun önümüzdeki aylarda petrol fiyatı beklentilerini varil başına 85-100 dolara güncellemiş olması çok şaşırtıcı değil. Yüksek enflasyon ve AKP hükümetinin değersiz TL politikasıyla ezilen Türkiye ekonomisi açısından enerji piyasasında izlenen güç savaşları daha yüksek enflasyon ve daha geniş kitlelerin ekonomik zorluluklarında artış anlamına geliyor.