Muhalefetin hem siyasal alandaki bu dizaynı halka anlatması ve kurulan oyunu bozması hem de toplumsal alanda hiçbir provakasyona izin vermeden bütünlüklü ve ortaklaşa bir hareketi gündemine alması ve gereğini yapması gerekmektedir. Bir önceki yazımda siyaset için tehlike çanlarının çaldığını yazmış ve muhalefetin daha hızlı hareket etmesi gerektiğini savunmuştum. Bu yazının sonrasında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun cezası Yargıtay tarafından onandı ve siyasi yasak getirildi. Burada elbette ki, bu davanın hukuksal dayanaklarını tartışmayacağız. Bu karar, siyasi ve konjonktürel olmanın ötesinde bize yakın dönem için çok şey söylüyor. Temel bir tespit olarak şunu söyleyelim; mevcut iktidar bloku normal ve olağan şartlarda seçimi kazanamayacağını çok iyi biliyor. Yani ne ekonomideki krizi ne göçmen/sığınmacı/geçici koruma altındaki milyonların sorununu, ne de her alanda yaşanan çöküşü ortadan kaldırabilir. Dolayısıyla siyaseti, başka bir düzleme kanalize etmek, onu paramiliter süreçlerin etkisi altında ezmek ve çok ciddi bir baskıyla herkesi susturmak istiyor. Tam bu aşamada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hakkında çok ciddi iddialar bulunan SADAT’ı giderek çok net bir mesaj verdi. CHP lideri kendisine gelen çok sayıda bilgi ve belgeden yola çıkarak SADAT’a gitti ve “ne tür planlar içinde olduğunuzu biliyorum” mesajını iletti. Millet İttifakı’nın seçim güvenliği konusunda kurduğu kurul ve muhalefet liderlerinin seçim güvenliğine ilişkin açıklamaları salt seçim gecesine dönük bir çalışma olarak anlaşılıyor. Oysa burada seçime giden sürecin planlaması ve olası tehditlerin, provokasyonların hesaba katılması gibi bir durum da söz konusu. Şimdi artık çok net görülmektedir ki AK Parti ve ittifak ettiği bütün unsurlar, siyasal alanı kriminal bir ortama sokma noktasında herhangi bir çekince görmemektedirler. O sebeple muhalefetin hem siyasal alandaki bu dizaynı halka anlatması ve kurulan oyunu bozması hem de toplumsal alanda hiçbir provokasyona izin vermeden bütünlüklü ve ortaklaşa bir hareketi gündemine alması ve gereğini yapması gerekmektedir.
Muhalefetin aday, program ve kadrosunu açıklayarak erken seçimi toplumsallaştırması yaşamsaldır. Ancak siyasal bir özne olup süreçleri belirlediğiniz zaman kurulan oyunları bozabilirsiniz.
Ekrem İmamoğlu davasından HDP’nin kapatılmasına kadar çok sayıda siyasi dava bu süreçte farklı bir biçimde kullanılacaktır. 7 Haziran – 1 Kasım 2015 ara döneminden daha yoğun, baskıcı ve şiddetin daha da toplumsallaştırılmak istendiği bir süreci yaşayabiliriz. O sebeple muhalefetin aday, program ve kadrosunu açıklayarak erken seçimi toplumsallaştırması yaşamsaldır. Ancak siyasal bir özne olup süreçleri belirlediğiniz zaman kurulan oyunları bozabilirsiniz. Göçmen sorunun ulaştığı boyut, ekonomik krizin geldiği aşama çok ciddi toplumsal patlamaları üretecek zemine sahiptir. Bu alanlara ilişkin sağlıklı politikaların üretilmesi ve kamuoyunun ikna edilmesi gerekmektedir. Diğer yandan sınır bölgelerinde savaş ve terör olgusu Türkiye’yi başka bir sarmala taşıma riskine sahip bulunmaktadır. O nedenle yaşanılan sürecin çok dikkatli izlenmesi, ortak söylem geliştirilmesi ve birlik içinde hareket edilmesi muhalefetin toplum nazarındaki en temel sorumluluğudur. Muhalefetin birlikteliği ve gücü ile gündemi domine etme etkisi, aynı zamanda toplumsal ve siyasal ve söylemsel alanı kendi kontrolüne alma imkânı yaratacaktır ki, bu durum da seçimlere giden süreci, seçimi ve seçim sonrasını güven ekseninde toplumsal bir duygunun oluşmasına imkân verecektir. Türkiye bir iktidarın geleceği ile ülke ve toplumun geleceği arasındaki fay hattında ilerlemektedir. Bu sürecin nasıl sonlanacağı iktidarın kurduğu oyunlarla değil, muhalefetin ortaya koyduğu güç ile orantılıdır.