Kurucu partinin kurucu siyaseti
Ali Haydar Fırat
Şimdi tarihsel bir aşamadayız. CHP başladığı devrimi bitirmek istemektedir. Yani muhafazakârların kurucu ideoloji ile barıştırılması, Kürt Sorunu’nun çözülmesi, Alevilerin taleplerinin karşılanması; etnik, dinsel, mezhepsel, cinsel bütün eşitsizliklerin giderilmesi...
Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu günden bu yana izlediği siyaset, dönem dönem eleştirilse de artık yeni bir biçimde yorumlanıyor, okunuyor, analiz ediliyor. Son dönemde muhafazakârların endişelerine dönük kapsamlı açıklamalar yapan, Kürt Sorunu’nun çözümünde HDP’yi adres gösteren, toplumun farklı kesimleriyle buluşmayı süreklileştiren Kılıçdaroğlu’nun bu siyasetini detaylandırmak gerekiyor.
CHP lideri ülkedeki sosyolojik karşılaşmaları kamplaşmalardan demokratik alana çekme mücadelesi veriyor. Türkiye’nin siyasal ve toplumsal barışını tesis etmeye çalışıyor. O yüzden hiçbir kutuplaşmadan yana olmuyor, o yüzden sürekli itidal çağrısı yapıyor, o yüzden sürekli pozitif bir siyaset izliyor.
Türkiye’yi kuran parti olan CHP ve kurucu/devrimci önderi Atatürk, yurttaşlık ilkesi ekseninde dinsel, feodal, etnik, mezhepsel baskıyı toplum üzerinden kaldırma mücadelesi vererek, bireylerin kendi kaderini tayin hakkını sağladı. Bu devrimci ve dönüştürücü çağdaşlaşma hamlesi elbette ki öngörülen, istenilen biçimde yaşama geçirilemedi. Bunun çok farklı nedenleri söz konusu. Bu nedenlere girmeden özetle şu söylenebilir, yurttaşlık hamlesi istenilen düzeyde ve pratik düzlemde karşılık bulmadı ve özellikle çok partili yaşamda sağ popülizm kimlikleri kışkırtan bir siyaset izledi, ortaya çıkan sorunları ise çözmedi.
“İKİNCİ YÜZYIL BEYANNAMESİ” BU FİKİRLERİN SOMUT İFADESİDİR
Şimdi tarihsel bir aşamadayız. CHP başladığı devrimi bitirmek istemektedir. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dördüncü büyük devrim dediği süreç; yani cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması, özgür ve eşit bir yaşamın inşası buna denk düşmektedir. Muhafazakârların kurucu ideoloji ile barıştırılmasını, Kürt Sorunu’nun çözülmesini, Alevilerin taleplerinin karşılanmasını; etnik, dinsel, mezhepsel, cinsel bütün eşitsizliklerin giderilmesini ve herkesin bu ülkede huzur içinde, barış içinde, demokratik zeminde, özgürlük ve eşitlik temelinde bir arada yaşamasını bugün Kılıçdaroğlu’nun temel hedefi olarak görmek gerekmektedir. Atatürk’ün başlattığı devrim yeni bir aşamaya taşınmalıdır. Cumhuriyetin ilk yüzyılında ortaya çıkan daha doğrusu tarihsel olarak devam eden sorunlar artık bir çözüme kavuşturulmalı ve İkinci yüzyıla başka bir anlayış, yaklaşım ve perspektifle girilmelidir. Son kurultayda benimsenen “İkinci Yüzyıl Beyannamesi” bu fikirlerin somut ifadesidir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasal pratiği, ortaya koyduğu tavır, sahiplendiği ilkeler ülkenin bütün kesimlerinin birbirleriyle barışması, bu kesimlerin devletle barışması ekseninde ele alınmalıdır. Yani hem toplumsal hem de siyasal barışın aynı anda inşa edilmesi; kurum, kural, yasa ve anayasanın bu eksende yeniden düzenlenmesi; toplumsal birlikteliği, siyasal ortaklaşmanın en üst düzeye çıkarılmasıdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu siyaseti, CHP’yi dönüştürme amacı sağcılaşma olarak okuma hatasına zaman zaman düşülmektedir. Oysa mesele ideolojik bir pozisyona kaymak değildir, mesele bütün pozisyonları birbirini anlayacak düzleme çekmektir. Bu elbette zor ve ağır bir sorumluluktur.
Şimdi bu sorumluluğun en kilit dönemine gelmiş bulunmaktayız. CHP lideri ülkenin bu büyük barışını, kendi ortaya koyduğu çabayı iyi anlatabilirse, Millet İttifakı’yla kurduğu siyasal ortaklık amacına ulaşır ve ülkede demokrasi ve özgürlük atmosferi egemen olur. Dolayısıyla mesele adaya indirgenmeyecek kadar önemli ve tarihidir. Ülkenin içinde sürüklendiği kamplaşma taşınabilir olmaktan çıkmıştır. Bu ağır yükü bu ülke ve bu halk taşıyamamaktadır. O nedenle herkesin bu süreci daha iyi okuması, analiz etmesi gerekmektedir. Toplumsal ve siyasal barışını sağlamayan, buradaki gerilimi ortadan kaldırmayan hiçbir ülke/toplum gelişme, kalkınma ve çağdaşlaşma süreçlerini gerektiği gibi yaşayamaz.
Bu çerçevede ülkenin kurucu partisinin yine ve yeniden kurucu bir siyaseti inşa etmesi, halkın önüne getirmesi gerekmektedir. Bu herkesten önce CHP’nin tarihsel sorumluluğudur. O yüzden cesaretle, söylem birliğiyle, güçlü bir kadroyla bu iddiasını toplumun önüne koymalıdır. Her kesime ulaşıp onların sorunlarını çözeceğini anlatmalıdır.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Marmaray'da bir kişi intihar etti